{0} You

300 76 21
                                    

Her şeye sahipsin, her şeye. İpekten eldivenlerinle kapısını araladığın cennet bile senin. Hizmetine dizilmiş meleklerin var, sana tapan cesur yüreklerin dillerindesin, Tanrı biliyor; kendine ait kılmadığın ruh yok. Şu seni altına yatırdığım, güldüğün ve ağladığın gökyüzü bile uykunla batırıyor güneşini. Gözlerinde görüyorum hayatımı, yıldızı ve ayı, onların arasında doğmuş renkleri. Karşıma dua gibi kimsesizce çıkan güzelliğine kapılmasaydım Tanrı beni evine kabul etmez, yaşam amacımın tamamlanmadığını söylerdi. Ben yok olurdum, kokunla sarmalanmasaydım ölemezdim. Biliyorsun ki sen her şeye sahipsin, dahasını da isteyebilirsin.

Ama sen, beni istiyorsun.

Gözün yükseklerde değil, ben yerin dibindeyim çünkü. En aşağılara bakıyorsun, boynun kırılsa da yanıma ulaşabilmek için. Tıka basa insanla doldurulmuş bir odadayız ve sen beni arıyorsun, deliye dönüyor, beni arıyorsun.

Ama sen, mutlu olamıyorsun. Ne şöhret kapattırıyor yorgun gözlerini umarsızca ne tüm o elden düşmeyen gücün rahatlatıyor aklını. Sen aşkım, aşka küskünsün.

Ve tatmin olamıyorsun başka hiçbir zevkle. Kaçamıyorsun, Tanrı olmaktan hoşnutsun. Tapılmak seni memnun ediyor.

Ama sen, sana tapan ben olayım istiyorsun.

Ağlarken uzatılan omuzları değil, önüne serilen satenden halıları değil, dünyaya bedel gerdanlıklarını değil, uğruna köle olmuş âşıklarını değil sevgilim, sen her pazar gecesi ayın ışığı kirpiklerinin gölgesini yanağına çizerken benim kollarımın arasını istiyorsun.


Giderek ikimizin arasına çekilmiş zaman çizgisi silikleşiyor, birbirimizden farkımız kalmadı artık. Aynı doyumsuzluk, aynı hınçla karşı karşıya gelsek de bir yarış değil bu. Savaşım kendimleyken aklımdasın.

Kumarlarımı sana oynuyorum, kartlarımı senin için açıyorum. Bu bir direniş, sana çoktan indirilmiş bayraklarımı ezip geçiyorum.

Kazanmadığım oyun yok benim ve ne derler bilirsin, kumarda kazanan aşkta kaybedermiş.

Hile istiyorum, hem aşkta hem kumarda kazanmanın sırrını ver bana. Yüzyılın karanlık çağında boğuluyoruz, hayatlarımızın ışıltısında kör oluyor, kimsenin yüzünü hatırlamıyoruz. Aklımdan çıkmayan adınla sayıklıyorum geceleri. Senin gelişin çok hızlıydı, bana vuruşun, beni tutuşun da. İlk misin bilmem, son musun onu da bilmem, sadece teksin. Kış yağmuru gibi, vakitsiz ölüm koridorlarında yaşama tutunmak gibi, her gün ıslandığın sokaktan geçmediğin günlerdeki gibi, son noktayı yanlış sayfaya koyanlar gibi teksin.

Teksin, olmadık güzelliğinle, bilinmedik parıltınla benim olman için oturuyorum rakipleştiğimiz masaya.
Gel, benimle oyna.

Bana kaybettir.


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Living LegendHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin