Ne alaka

329 5 0
                                    

Dalmış, elimdeki telefona bakıyordum. Şimdi bu niye yazdı ki. Bana 'bir daha yazma, karşıma çıkma'  diyor iki gün sonra tekrar yazıyor. Mal mı bu? Gerçekten geri zekalı. Şeyma bugün vermemiş heralde. Güldüm kendi kendime. Komikti. Gerçekten çok hoşuma gidiyordu yazması çünkü Barışı tanıyanlar bilir nasıl hırslı ve inatçı olduğunu. Bir kaç resim çıktı diye tıpış tıpış söylediklerini unutup döndümü bu? Şimdik mi hatırladı arkadaşını? Aklından acaba ne geçiyordu. Sena gitti, yalnız kaldım ya, Ayı tabi bunun nasıl damarına basarım, kafasını sikebilirim diye hissi vardı heralde. Görüldüye bırakıp üzerime eşofman giyip çıktım evden. Akşam olmuşdu saten, artık görülmeden gezebilirdim. Telefonumu açtım ve sena'yı arayıp her şeyi anlattım. Küfürler şıkır şıkır ağzından çıkıyordu ve ben buna gülüyordum.

"Oyuncak mısın sen kızım? İstediği zaman yazıyor, yazmıyor." Dedi sena ve sinirli olduğunu duyabiliyordum.

"Neyse ne. Çok kırdı beni. Hiç affetmeyeceğim. Sürünsün biraz."

"Sürünür sen bekle. Hadi bakalım eve git dinlen. Bende bir anneme bakıp yatacağım. İyi geceler. Senin gibi tatlı olsun rüyaların."

"İyi geceler. Öpüldün Barbiem."

Bundan sonra saten kapattım telefonu ve yalnız hissediyordum yine. Özlemiştim sena'yı. Şapşiklerimi saten bir başka özledim. Barışı hiç sormayın. Çok özledim. Kendime ne kadar 'hayır özlemiyorsun' desem bile hiç bir şey değişmiyordu.  Telefonumu sessize aldım ve Garajıma indim. 4 tane araba vardı, üstlerine dedem hep beyaz bir örtü örterdi. Her attığım adımda ekolayordu ayak seslerim. Dedemin bana ölmeden aldığı hediyesinin önünde duruyordum. Bana hediye aldığını söylemişti ama bana vermeden vefat etti. İç çektim ve yavaşça beyaz örtüyü çektim.
Porsche 911 Turbo S.
Yavaşça açtım kapıyı ve arabanın koltuğunda bir not buldum.

"Bunu sürünce beni hatırla. Seni seviyorum dedesinin prensesi."

Gözlerim doldu ve arabanın içine oturduğumda otomatikçe ağlamaya başladım. 2 haftadır ağlaya ağlaya bir hal olmuştum. Göz yaşlarımı sildim ve notu cebime soktum. Arabayı çalıştırdım ve motor sesli bir şekilde çalıştı. Arabaya bak amina koyayım. Gülümsedim ve garajdan çıkarken gaza bastım. Biraz turlayalım.

Saat akşam ikide eve geldim ve kendimi yatağa atıp uyumuşum.


Zilimin manyak gibi çalındığını duyarak kalktım. Bu ne sabah sabah. Hiç umursamadan üstümde ayılı gecelik setimle aşağı doğru indim ve kapıyı açtığımda önümde keremi, yunusu, Semih'i ve İsmaili gördüm. Yorgun gözlerim birden kocaman oldu. Barbielerim diye bağıracaktım sevinçten ama:

"Allah seni kahretmesin geri zekalı eşek."
Dedi kerem ve hepsi tuttuğu nefesi bırakıp rahatladı.

"Ödümüz koptu it. Kız götü gere gere yatarken biz 25000 kere donumuza sıçtık."
Dedi İsmail.

"Valla Allahım şahit ben sıçmadım."
Dedi yunus. "Yanlış anlama korktum, sadece sıçmadım"

"Yunus."

"Tamam be"

Güldüm ve hiç bir şey anlamadan onlara yol açıp içeri bıraktım.
"Noluyor Barbielerim" dedim ve hepsine sıkı sıkı sarıldım. "Ay çok özledim"

"Noluyor mu? Lan telefonlara çıkmıyorsun, mesajlara bakmıyorsun, hiç bir ses çıkmadı. Korktuk. Evi aradık ev telefonuna cevap vermedin. Korktuk"
Semih hep çok tatlıydı. En düzgün konuşan o oldu yine.

Seviyor sevmiyor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin