ölüm dansı

112 8 44
                                    

İkisinin de ağzından tek bir kelime çıkmıştı. Tek bir kelime ne kadar çok korku dolu olabilirse o kadar ürkekti bakışları.

"ECE!"

Aynı anda koşmaya başladılar kızlarının odasına doğru. Asi'nin elleri titrerken belkide 10. kere basıyordu asansörün düğmesine. Bu lanet olası alet ne kadar yavaştı böyle. Kızına yetişmesi gerekiyordu. Ne diye yalnız bırakmıştı ki zaten. Yine hata yapmıştı işte, Alaz yanındayken hep hata yapıyordu.

Alaz: Asi sakin olmamız lazım. Bir şey yoktur belki de sadece atak geçirmiştir.

Asi: Umarım öyledir Alaz, umarım öyledir.

Asansörden indiklerinde sedyede bir sürü makineye bağlı hemşireler tarafından bir yere yetiştiriliyormuş gibi taşınan kızlarını gördüler. Asi dayanamıyordu artık. Sesler çok karıştı. Nolduğunu anlayamıyor anlayamadıkça deliriyordu.

Asi: Nihal Hanım nesi var, nolmuş?

Doktor: Kalbi... 12 saat içinde nakil olmazsa dayanamayacak.

Alaz: OLSUN O ZAMAN YA! HIZLANDIRIN HER ŞEYİ HALA NEYİ BEKLİYORSUNUZ!

Asi ne doktora ne de Alaz'a cevap verecek bir güç bulamadan öylece çöktü olduğu yere. Ya nakil bulunamazsa ya hayatının en nadide çiçeğini kaybederse o zaman ne yapacaktı? Olmuyordu işte dayanamıyordu bu acıya. O an ölmek istedi asi kalbini kendi elleriyle kızına teslim etmek istedi. Kafasındaki bu dağınık odadan Tarık'ın bağırması çıkardı onu.

Tarık: Anne sana yalvarıyorum bir şey yap nolursun

Doktor: Oğlum sakin olmamız lazım tamam mı? Elimizden gelen her şeyi yapacağız merak etme.

Tarık: Anne benim durumum zaten ortada. Kalbim için test yapsak Ece'ye uyuyorsa...

Asi: Oğlum saçmalama! Ece iyileşip seni yanında göremezse ne kadar üzülür tahmin edebiliyor musun?

Tarık: İyileşecek yani demi?

Asi: Tabiki iyileşecek benim kızım çok inatçıdır. Beni, babasını en önemlisi de seni bırakmamak için var gücüyle uğraşıyordur ben eminim.

Tarık: Benim canım çok yanıyor Asi Abla.
Nefes alamıyorum... sanki boğazımı biri sıkıyor böyle nasıl desem...

Asi, gel buraya deyip yanına çekmişti oğlanı. O kadar tatlı seviyordu ki kızını o an kendi korkularını bile kenara bırakıp onunkilerle ilgilenmesi gerekiyormuş gibi hissetti. Nihal doktorla göz göze geldiklerinde ikisi de anne taraflarından anlıyorlardı korkularını. O an gözleriyle paragraflar dolusu konuşmuşlardı. Sonra Alaz'a kaydı gözleri telefonda hararetle birileriyle konuşuyordu daha doğrusu emir veriyor gibiydi. Dikkatini Tarık'a çevirdi hemen, çocuğun gözyaşlarını silerken yüzünün çok beyazladığını fark etti.

Asi: Tarık iyi misin oğlum?

Doktor: Oğlum hadi gel bir serum takalım.

Derken yoğun bakımdan koşarak bir hemşire çıktı. Nihal hocam çok acil gelmeniz lazım. Hastanın kalbi durdu.

Alaz, Asi, Tarık hepsi nefes almayı unutmuştu. Doktor koşarak yoğun bakıma girdiğinde Alaz da onların yanına çökmüş olabildiğince sıkı sarılıyordu ikisine de. Orda öyle kaç dakika birbirlerine sarılarak beklediklerini bilmiyorlardı. Doktor çıktığında hepsi de ayağa kalkmıştı.

Doktor: çok üzgünüm...

Kalbimin Kırık Parçası (yarı texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin