1

212 31 215
                                    


"Ne güzel demiş üstad; 'Yâr olsaydı kalırdı, yaraydı geçti...

**********


Üç hafta geçmişti olayın üstünden, koskoca üç hafta. Saadet ve Cemil evleneli üç hafta olmuştu. Herkes Vartolu'dan bir hamle bekliyordu tetikte. Kimi can derdine, kimi mal derdine düşmüştü. Bu sefer kimin canı yanacaktı bu düğün yüzünden, kimin ocağı sönecekti merak içindeydi Çukur. Düğün günü, öncesinde düğün hamamında, damat tıraşında bütün mahalle gözüne soka soka nispet yapmıştı adama. Şimdi ise belli etmeseler de korkuyorlardı.

Sokaklarda dedikodu gibi yayılan bilgiyle mahalleli rahatlıyordu, ucu bize dokunmadı diye. Çok geçmeden çatıcıların da duymasıyla bütün mahalleye yayılmıştı haber. Cemil kaybolmuştu. Bütün mahalle Vartolu'dan bilmişti tabi.

Kahvedeki İdris'te tesbihini cebine atıp derneğe doğru adımladı ama adam yoktu. Gördüğü an soracaktı bunun hesabını. En mutlu olan kişi ise Saadet'ti. Cemil'in ortadan kaybolmasıyla o boğulduğu evden çıkmış ve gizlenerek, kimseye görünmemeye çalışarak Vartolu'nun evine gelmişti.

Medet kadını kapıda gördüğünde tereddüt etse de açtı. Saadet ise yukarı çıktı ve salonda Vartolu'yu yalnız görmesiyle adama sarılması bir oldu. Vartolu nazikçe kadını kendinden uzaklaştırdı. Saadet bu hareketiyle kırgın bakışlarını adama yönlendirdi. ''Salih?'' dedi. '' Ne vardı Saadet Hanım?'' 

Adamın sesindeki uzaklık... Bir yabancı gibiydi. ''Hanım mı? Salih, ne diyorsun sen? Sadiş derdin ya bana.'' Adam ufak bir tebessüm etti ama bunun sinirden olduğu fark ediliyordu. ''Yanlışınız var Saadet Hanım. Evet, geçmişte bir Sadiş vardı. Beni seven, benim sevdiğim... Ama öldü. Karşımda evli barklı kadın var, ne diyeyim?'' Saadet adama yaklaşıp ''Salih... Cemil kayboldu. Bunu sen bizim için yapmadın mı?'' dedi. Vartolu kadından uzaklaştı ve ''Biz diye bir şey mi kaldı da bizim için bir şey yapayım? Kocanıza sahip çıkamadıysanız o sizin sorununuz Saadet Hanım. Benim sizinle işim yok. Ben, beni sevmeyeni sevmemeye karar verdim. Bana acımayana ben de acımayacağım. Sırf birisi istedi diye beni silip başkasıyla evlenen bir kadını bende sileceğim. Ben, beni seveni seveceğim Saadet Hanım. Size de tavsiye ederdim ama siz sizi seveni sevmeyi beceremezsiniz.''

Vartolu'nun bir bıçak gibi yaralayan sözleri karşısında kadın ağlamaya başladı. ''Hiç boşuna ağlama, beni etkilemez artık. Ben sana aşıktım lan, aşık! Kimseyle paylaşmaya cesaret edemediğim acımı senle paylaştım, sen acımı küçümsedin. Yetmedi, kaç kere yarı yolda bıraktın, hem de kim için? Benim hayatımı mahveden insanlar için. Hepiniz bir oldunuz hayatımın içine sıçtınız lan! Beni en çok en sevdiklerim yaraladı. Ben de sevmemeye karar verdim. Seni sevmeyeni sevmeyeceksin!'' dedi son cümlesini sanki kendine söyler gibi. ''Annem gibi, sende öldün benim için. İkinizde benim çocukluğumun en güzel anılarısınız, çocukluğumda hatırlanmaya değer tek şeysiniz. Ama maalesef ikinizde şu an ölüsünüz.'' dedi ve dolan gözlerinden yaş akmasını engellemek için sözlerine ara verdi. Onun karşısında daha fazla ağlamak, zayıflığını göstermek istemiyordu. Derin bir nefes aldı ve dedi ki ''Git şimdi. Seni bırakıp kaçan kocana mı gidersin yoksa ayak sürüye sürüye Koçovalı evine mi gidersin, nereye gidersin bilmiyorum ama git!''

Kadın gözyaşlarıyla evden ayrıldığında Vartolu da bıraktı kendini ve ağlamaya başladı. Medet kadının gittiğini görünce hemen yukarı çıkıp abisinin yanına geldi. ''Abim.'' dedi ve adamın yanına oturup sırtını sıvazlamaya başladı. ''Değmez abim, üzüldüğüne değmez.''

Adam eliyle git işareti yapınca Medet el mecbur, yalnız kalıp sakinleşsin diye gitti. Odasına çekilirken eli telefonuna gitti, o numaraya...


Sözün Bittiği YerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin