Bir geldin bir kayboldun

213 6 0
                                    


Instyle magazini için çekimler çabuk geçti. İbrahim abi bizi bir lokantaya doğru sürüyordu ve Sena'yla ilginç bir konuşmaya dalmıştı. Ben ise hiç konuşacak halde değildim. Pek keyfim yoktu.

Barışla son konuşmamız 2 hafta önceydi ve ondan sonra ne o yazdı, ne ben. Bir de 'sensiz yaşayamam' diyor it. Avusturya'da antremanları vardı ve bu akşam maçları vardı.

Kerem bana staddan yer ayırmıştı ve yeni formaları yollamıştı ancak gitmek benim garibime gidiyordu. Gidemezdim. Hem hep barışın formalarını giyordum artık o da geçti, ve keremin formasıyla gitmek- ne bileyim, içime sinmiyordu. Gıcıklığına Icardinin formasını giyip gitmeli ama.. sormayın. Yapmazdım. Ne olursa olsun ben ona kıymazdım. Çakma sarıma yapmazdım ben. Belki saten bu yüzden beni ezip geçebiliyordu insanlar. Kolay oluyordu.

En büyük korkum buydu. İnsanlar benim iyi niyetimi yanlış anlayıp beni güçsüz bir kız olarak görebilirler diye korkuyordum. Babamın annemi nasıl bir yana atıp, çocuğunu bırakıp gittiğini görüyordum, gözümün önüne hep annem geliyordu. Benim için nasıl çabaladı. Para kazanmak için elinden geleni yaptı. Canım annem. Barış bu zamanlar bile yanımdaydı.
Ben bu eşeği şimdik nasıl unutabilirim ki?

Flashback:

"Sana sözüm olsun Rüya. Çok iyi bir futbolcu olacağım, ve sana ve annene çok iyi bakacağım. Bir daha asla çalışmak zorunda kalmayacak annen. Sen liseye gideceksin ve ünlü Yazar olacaksın. Zaten sana aşığım, bir gün gelir evleniriz. Babam sana babalık yapar, annem seni kızı gibi sever. Ne diyorsun?"

Yaşlarımı sildim ve bana papatya koparan barışa baktım. Papatyayı kıvırcık saçıma soktu ve gülümsedi.

"Sen beni unutursun ki. Hem belki başka kızlara bakarsın ve aşık olursun, ben ne yaparım?"
Dedim ve dudak büzdüm.

"Ya kızım ben sadece sana aşık oldum. Hem düşünüyorum da 10 yıl sonra 20 yaşında olacaksın, birde kırmızı ruj sürersin!" Dedi 14 yaşındaki barış gülerek.

Küçük bir taş alıp attım ona doğru.

"Barış Alper!" Dedim ve ormanın ortasında durup kollarımı bağladım.

"Şaka şaka hemen bakma kötü kötü. Kahramanın ben olacağım tatlı rüyam. Söz. Baban bir daha gelemez hayatına. Bir daha üzemez seni."

Flashback bitti

"Rüya!" Kafamı sena'ya çevirdim ve boğaz temizledim.

"Efendim?" Dedim ve zorla hafif gülümsedim.

"Diyorum ki, İbo abimizin hanımı kırmızı ruj seviyormuşta bize hediye gelmişti YSL'den onu mu versek?"
Dedi sena ve kafa salladım. Kırmızı ruj. Çok iyi.

"Ahhh, ahhh tabi, ablamız süslensin, sürsün kırmızı rujları, ona yakışır!" Dedim ve gülümsedim.

"Kızım hiç gerek yok, ben alırım"
Kafa salladım.

"Ya İbrahim abi sen yinede alabilirsin ama bak, markalı ürünler çok geliyor bize, yani hediye etmek isteriz. İçime doğdu bir kere unutamam şimdik."

İbo abi gülümsedi ve kafa salladı.
"Allah razı olsun kızım. Çok ünlü sürdüm ve gerçekten sizden iyisi yok" Dedi ve çok mutlu oldum. Ay canım abim benim ya.

"İyi olmayı unutmadık abi."

Boğazda bir Lokantaya geldiğimizde bir kenara oturup yemek yedik ve sonrada lokantanın terasına oturup çay içiyorduk. Manzara harikaydı ve çok insan yoktu. Saat 8e doğru geliyordu ve yavaş yavaş akşam oluyordu.

Seviyor sevmiyor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin