Küfür ve argo yorum olmasın lütfen 😔 bölümde olacak (karaktere özgü) şimdiden özür dilerim. 😭
_*_*_*_*_*_*_*_*_
Hızlı adımlar ile giden sincap, bir fırsattı. Minho'ya seslenmek gibi bir niyetim yok. Ayağına bastım, "Git." Komutlarım kesindir. İkinci kez tekrar etmemi gerektirmeyecek kadar da sade.
Minho ayağı kalkınca, tek o değil diğerlerinde kalktı. Evet en ufak şeye bozulan sinirim bunun ile tavan yapmıştı, "Oturun !" Herkes tekrar yerine yerleşince; işte bu benim hoşuma giden bir şey.
Tekrar ayağa kalkan Jeongin, kaşlarımın kalkamasına neden oldu. "Ji' nin yanına gideceğim." Bunlar gerçekten kör, çenemi sonuna kadar açıp bağırmak istesemde kendimi tuttum.
"Otur yerine In." O bana baktı, ben ona baktım. "Neden, o iyi değil. İlk kez bu kadar si-" birsini tanımak için, bir sene yetmezken, 8 ay da Jisung'u tanıdığını idda eden Jeongin asabımı bozuyordu.
"İlk değil! Otur." Tabii ki de ilk değil, meleğimin aynı benim gibi sinir sorunları var. Sadece o benden daha iyi yönetiyor o kadar.
Jeongin'in dik bakışları kanımın ısınmasını sağlarken konuştum.
"Minho gitti. Otur." Her ne kadar fokurdasamda sesimi stabil tutabilmekte zorlanmadım. Bana bakan 6 kafa yüzünden bıkkınlıkla biraz daha açıkladım.
"Biraz aklınız varsa onu yürütürsünüz. Minho, Jisung'a yanık." Konuşurken göz devirmemek için kendimi sıksamda, olmadı. Cümle sonum büyük bir göz devirme ile bitti.
Kulaklarıma yakından bir ses ilişti. "Sonunda..." Kısık gözlerim Çilli'ye kaydı. "Evet, sonunda." Bunu da diyip, masada olanlardan koptum.
Yeonjun erkek tarafında gördüğü eski sevgilisi yüzünden hava almak için çıkmış, neredeyse yarım saattir yoktu. Aklım sadece Soobin'i bulduğunu düşünüyordu.
Lily ise lavoboya gitmişti. Oradan mutfağa gidip devireceği pastanın yapılışını büyük iştahla izlediğine, kolum üzüreni bahse girerim.
Gözlerim yakın çervemde olduğunu düşündüğüm, sicabımdan dersini almamış, savsak adımları ve kayık kelimeleri ile Johkwa'yı aradı. Zaten yüzü dağılmamış gibi hâlâ pişkince sıratan, üstüne birde buraya tekrar gelen Johkwa dişlerimi sıkmama neden oldu.
Ben hızlı sinirlerim. Bunu dışarı vurmaktan çekinmem.
"Kardeşimden uzakdur Jungkook." İki elini masaya serçe koyup bana bakan eleman, şansını çok zorluyor. Bu bana bir şarkıyı hatırlatıyor. Dünya üzerinde bilmediğim çok az şarkı vardır. Sinirlerimi yatıştırmak için, güzel bir çözüm.
"Bu gidişle sonunda, salıcam aklı çayıra..." Ben aklımı kaçırırsam, bilesinki ortalık karışır.
Burnunda ki kanı silmek ile uğraşmayan Johkwa tükekerek konuşunca, ağzından tükürük yerine, nefessiz kalınca çıkan köpüklerin taşmasını sağlama isteği, beynime doldu.
"Küçük beynini kaçırmam umrumda değil, kardeşimden uzakdur." benim küçük beynimi kaçırmam onun umrun değil, öyle mi? İşte bu beni gülümsetti. Küçük bir sırıtış benden izinsiz dudaklarıma yerleşmişti bile.
"Üzgünüm piç, küçük beynim ne dediğini anlamakta zorlanıyor." Onunda benim gibi çatılan kaşları, borderline (kişilik bozukluğu) nımı ortaya çıkarmak içindi sanki. "Hadi bana bir iyilik yap ve buradan kıçını kaldır." Bu; yer, mekan ve zaman kuralının dışında kalması gereken karakter, pişkin ve umursamaz ifadesi ile beynime uyrılar gönderiyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kısasa Kısas |Minsung✓✓
FanfictionJisung lise için Busan' dan Seul' e annesinin ısrarları ile gider. Oraya gittiğinde kalacağı yurdun iki bloğu vardır. Her iki blok da birbirleri ile anlaşamazlar. Ve Jisung sanki bunu gidermek için gelmiştir. O anlaşmazlıkları hiç fark etmez çünkü h...