Arel Yılmaz
"Abi, abi konuş benimle. Bir şey de. Abi! 'Git.' demene bile razıyım, yeter ki konuş."
Oğuz'un ısrarlı sözlerine rağmen gözlerimi bile kırpmadım. Tam iki saattir burada öylece oturuyordum. İlayda yine kollarımın arasında yok olmuştu. O bana 'Gitmek istemiyorum.' demişti ve ben hiçbir şey yapamamıştım. O bana ona aşık olup olmadığımı sormuştu ama ben cevap verememiştim.
Yıllar öncesine döndüm sanki. Annemi uyandırmak için sarsarken sedyeden düşen elini tutuşum, doktorun bir baş işareti ile onu götürmeleri... Onunla gitmeme izin vermediler, Ares var dediler. Annemin eli ellerimin arasından kaydı ve gitti. Onu bir daha göremedim.
Şimdi ise İlayda gitmişti ama bu benzer bir gidiş değildi. Kollarımın arasında acı çekti ve sonra yok oldu. Ne hissettiğimi şaşırdım, o andan sonra sadece haykırdım. Annemin cansız bedeninin arkasından babamın cansız bedenini gördüğümde haykırışımdan güçlüydü ya da değildi belki de. Oğuz'un kaybolduğunu öğrendiğim gün gibi de değildi. Ama acı içindeydim, yine acı içindeydim işte.
"Abi..."
Ares'in seslendiğini duydum bu defa. İlk yarım saat haykırıp bağırmıştım, ikinci yarım saat ise sessizlik hakim olmuştu. Ares benimle konuşmak istemişti ama cevap vermediğim için Oğuz'u çağırmıştı. Ve sonra bir saat geçti, hâlâ konuşmadım.
Gözlerim ise İlayda'nın söküp attığı o bileklikteydi. Acaba onunla uğraşsam İlayda'yı bulabilir miydim? Onu geri getirebilir miydim?
"Anasını satayım!"
Ares'in korkarcasına çıkan sesi ile bazı sesler işittiğimde bile başımı kaldırmadım. Ancak önüme bir beden düşene kadardı.
Birisi o bedeni çektiğinde başımı kaldırdım. Kenarları parlayan ve şekil değiştiren bir şey vardı odanın tam ortasında. Sanırım bir tür portaldı. Kesik kesik görüntüler oluşuyordu.
Birden birisi çıktı. Tam karşımda durdu ve o an portal kapandı. Bu kişi İlayda'ydı ama saçları mavili beyazlıydı, gözleri ise beyazdı.
Bana bakıp gülümsedi ancak sonra arkasını döndü ve sessiz bir küfür mırıldandı. Ardından tekrar bize döndü ve o an elinde uzun ve sivri bir buz oluştu.
"Sizin de Evren 0-25 Arel'inin de kafasına bu girsin!"
Belki de o an isteyip bunu yapar, o buzu kafamıza sokardı ama bu umurumda değildi. Benim umurumda olan İlayda'ydı. Onu nasıl geri getireceğimdi.
Onun yanından geçtim ve arkasında kalan bilekliği aldım. Cebime koydum, her hareketimi izlediğinin farkındaydım ama bana o kadar yaklaşmazdı.
Elindeki buz parçasını bir kenara attı ve bir iç çekti. Saçları ve gözleri renk değiştirdi ama ben bunu da umursamadım. Hiçbir şey demeden çıkışa ilerledim.
"Abi!"
Ares ve Oğuz'un aynı anda seslenmesini umursamadan çıktım. Benim İlayda'yı evine geri getirmem lazımdı, diğer evren zırvalıkları ile ilgilenemezdim.
🦋🧚🏻♀️
İlayda Efseryan
Bileklikten ışınlar falan çıkıyordu ve ben odanın altını üstüne getirmiştim. Bir yangın çıkarmadığım kalmıştı. Gerçi bir dakika önce o da oluyordu ama olsun.
Odanın kapısı aniden açıldı ve duvara çarptı. Bu benim sıçrayarak yatakta geri gitmeme neden olurken Arel görüş açıma girdi.
"Şu bilekliği kurcalamayı kes!" diye bağırdı aniden. Çok korkunç görünüyordu çünkü gözleri her zamankinden çok parlıyordu. Öfkesini gördüm, korkmama neden oluyordu. Öyle ki bir an önce kendi evrenime dönmeyi istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSERYAN AİLESİ
ChickLitİlayda... Yedi yaşında deney için çocuk kaçıran bir çete tarafından ailesinden koparılmış genç kız. Deneylere olumlu sonuç veren gençlerden biri. Kamufle olabilen bir peri. İsminin anlamı gibi bir su perisi... 17 yaşında çetenin elinden kaçtıktan so...