uzaktan seviyorum seni

347 31 88
                                    

"uzaktan seviyorum seni.
kokunu alamadan
boynuna sarılamadan
yüzüne dokunamadan
sadece seviyorum."

○°•●•°○

Kahvesini içip devasa Eyfel kulesine baktı. İlk gelişi değildi. Fakat bu demir yığınına her defasında hayran kalıyordu.

Arkasından yaklaşıp yanındaki sandalyede oturan arkadaşına gülümsedi. Onun önüne, onun için aldığı, kruvasan ve kahveyi ittirdi. "Merhaba Melissa."

"Merhaba Karakurt. Zehra da gelecek birazdan." Diye her zamanki gibi bir bilgilendirme geçti Melissa. Aksi takdirde içi rahat edemezdi, Ebrar bunu anlıyordu.

Başını salladı sırf onu gücendirmemek için. Aksi takdirde söyleyeceği sözler epey bir kırıcı olacaktı. Tanrım, Zehra onların anneleri miydi!

Ebrar elini masaya koyup parmaklarını belli bir ritim içinde vurmaya başladı ahşap masaya. Bir an önce bu gergin ortamı dağıtmak istiyordu fakat bir yıldır dağıtamadığı o hava, bugün de dağılacağa benzemiyordu. Mile onunla saha dışında en ufak bir temas kurmuyor, konuşmuyor, sadece yalnız kalınca birazdan yalnız kalmayacaklarını hatırlatıp ortadan çekiliyordu.

Ebrar, düşüncelerinin karmaşıklığıyla aynı derecede bir karmaşıklıkla ritim tutmaya devam etti. Başta klasik müzik gibi gelen bu ritim, şimdilerde metali andırıyordu.

"Ne seni bu kadar öfkelendirdi?" Mile konuştuğunda metal müziğe bir süre ara vermeye karar verdi. O konuşmaya karar vermişti. Tabii ki aptal bir ritim için bu anı harcamayacaktı. "Bilmem. Performansım galiba." Mile yanındaki sandalyeye biraz daha yaklaşıp Ebrarın sırtını sıvazladı. "Yapabileceğini biliyorum. Sadece kendini zorlama." Anlık olarak sahada ona bakan Melissanın gözlerindeki ışıltıyı gördü Ebrar. Gözlerini kırpıp önündeki kruvasana geri döndü.

"Kruvasan da bizim biliyor musun?" Melissa alayla gülüp kahvesini içti. "Sizin için bütün Yunanistan da sizin."

"Bak bu ay şeklinde. Osmanlı ordusunun yaklaştığını haber vermek için yapılmış ilk."

"Sonuçta siz yapmadınız."

"Fikir babası biziz." Melissa başını iki yana sallayıp Eyfel'e bakmaya başladı. Galiba en uzun konuşmaları dalında yeni rekor yirmi saniye olarak kayıt altına alınacaktı.

Zehra, Cansu ve Aslı hediyelik eşya dükkanından ellerinde poşetlerle döndüler. Her biri bir sandalyede yer edinip telefonuyla ilgilenen Ebrar ve Melissaya selam verdiler. Zehra Melissa'nın boynuna olimpiyat halkaları olan bir kolye taktı. Melissa gülümseyip Zehrayı çenesinden öptü. "Teşekkür ederim aşkım."

Ebrar sinirle nefes alıp gözlerini kapattı. Yanında duran kahveyi kafasına dikince bütün gözler ona çevrildi. "Ben biraz yorgunum da. Gitsem olur mu?"

"Hayır Ebrar! Ne güzel oturuyoruz işte." Zehra'nın çemkirmesini çekemeyecek kadar sinirli ve mutsuzdu Ebrar. Aslı onun bu halini fark edince elindeki poşetlerle ayağa kalktı. "Hadi kalk Ebrar odamıza gidelim biz. Bunlar senin oda arkadaşın olmadığı için anlamazlar." Ebrar güldü. Onun dışındaki herkes sustu.

"Aslı ben de Ebrarın üç yıl oda arkadaşı oldum yalnız." Anlaşılan Zehra da sonunda onu kıskanmıştı. Aslı'nın onun için hazırladığı tuzağa düşmüştü. "Şuan benim ve ölene kadar da ben olacağım. Kalk Ebrar." Ebrar Aslı'nın komutuyla kalkıp Eyfel'e doğru yürüdü. Aslı, Mile ve Cansuyla sarılıp Zehraya dil çıkardıktan sonra Ebrarın yanına gitti.

august, ebgas Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin