11|İki simit, bir çay

199 14 5
                                    

Sıcak gözyaşları yanaklarıma doğru akarken kendime engel olamadığım için kendime kızıyordum. Bu onun yanında kaçıncı yenilişimdi bilmiyorum ama yanındayken ben Kayhan değildim sanki. Sert ve duygusuz olmamdan dolayı bana Kaya ismini taktıkları Kayhan değildim ben. Küçücük çocuk gibi yanında ağlamak istiyor, göğsüne sığınıp beni üzen şeyleri bir bir anlatmak istiyordum ona.

Beni yavaşca kucağına aldığında sesimi çıkarmadan bacaklarımı beline, kollarımı boynuna sarıp göğsüne yaslandım. Asansöre doğru adımlarken beni evine götürdüğünü anlamıştım ve nedense buna ses çıkarmak, onu kendimden uzaklaştırmak istemiyordum.

Sadece ilgiye en ihtiyacım olduğu zamanda benimle ilgilenmesine izin vermek istiyordum. Bir kez olsun ona karşı olan yüksek duvarlarımı yıkıp, kalbime yakın bir yerde gözlerime bakmasına izin vermek istiyordum. Sabah kalkıp yine ondan uzaklaşacak, yine ona hocam diyecektim ama bu akşam sadece etraftaki insanlara karşı yarattığım Kayhan değil de ben olacaktım. Tüm içtenliğimle ben.

On ikinci kata ulaştığımızda sırtıma elini koyup kapıyı açtı ve ayakkabılarımı çıkardıktan sonra mutfağa adımladı.
Ben hala ona sarılıyken "Sıcak çikolata sever misin?" Dedi aynı yumuşak ses tonuyla.

Başımı kaldırıp hevesle yüzüne bakarken "Çok severim!" Dedim heyecanla.

Küçükken hep içmek isterdim ama annem onların Sinan için olduğunu söylerdi. O sıcak çikolatalar hiç bir zaman benim için olmamıştı.

Heyecanıma güzel gülümsemesini gösterip kucağında benimle beraber hiç zorlanmadan çikolatayı bir kupaya doldurup elime verdi. Salona adımlarken ben kupayı iki elimle tutmuş, içeceğin soğumasını beklemeden içmeye başlamıştım.

Koltuğa oturduğunda kucağında toparlanıp neredeyse yarıladığım bardağı cam sephanın üzerine bıraktım. Ardından yeniden göğsüne yaslanıp gözlerimi kapattım.

Elinin biri saçıma çıkıp nazikçe okşarken saç okşanmasının ne kadar güzel bir şey olduğunu fark ettim. Annem ve babam tüm güzel şeyleri benden esirgemişti.

"Anlatmak ister misin?" Dedi sonra kısık bir sesle.

Kafamı iki yana sallayıp huysuzca mırıltılar çıkardım. Tamam yakın davranacaktım ama o kadar da değil.

Beni zorlamadan sustu ve bir kolu belime sarılıyken yüzüme bakmaya çalıştı. Sonunda gözlerimiz kesiştiğinde "Sadece bu gecelik mi bu kadar güzelsin yoksa hep mi böyle olacak?" Ona karşı sakin olmamdan bahsediyordu sanırım.

Yüzümde alaylı bir gülümseme oluşurken "Bu gecelik bir rüya sadece." Dedim.

Yüzüne 'tahmin etmiştim' gibi bir ifade takıp başımı omzuna yasladı. Bir kaç dakika sessizlik oluştuğunda düşüncelerimin zihnimi ele geçirdiğini fark ettim.

"Sen anlatsana bir şeyler." Dedim sonra.

"Gelmediğin konuları anlatayım?"

Omzuna vurduktan sonra gözlerimi kapattım ve "Vazgeçtim, anlatma." Dedim şirince.

Gülüp belimde olan kolunu sıkılaştırıp diğer kolunu da bacaklarımın altından geçirdi ve ayağa kalktı.

"Gözlerin kapanıyor, uyu artık." Dedi sorgular gözlerime bakarken.

Odasına geldiğimizde beni beyaz çarşafların üzerine bırakıp yorganı üzerime örttükten sonra "Gecelerin mutlu geçsin." Dedi gülümseyip.

Arkasını dönüp odadan çıkacakken "Geçmiyor," Dedim. "Gecelerim hiçbir zaman iyi geçmiyor. Hep, hep sol yanımda ağırlık oluyor."

HOCAM | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin