°¹

30 6 27
                                    

öncelikle selam!! bu benim ilk ficim.. eğer hatam varsa lutfen takmayın! ilk bolum olduğu icin aklima ne geldiyse onu yazdım. umarim begenirsiniz. iyi okumalar! ♡

•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•

hyeongjun ve seungmin küçükluklerdinden beri yakın arkadaştı. neredeyse her gün sokakta buluşup oyun oynarlar, aksama kadar eve adımlarını bile atmazlardı. ama bir cuma sabahı seungmin, hyeongjunun yaşadığı evin ziline bastı ve onu hyeongjunun annesi karşıladı. seungmin ağlayarak hyeongjunun annesine bakıyordu. kadıncağız telaşlı bir şekilde ağlayan minik oğlana bakıyordu. dizlerini kırarak oturdu ve gözünde ki göz yaşlarını silip ona neden ağladığını, her şeyin yolunda olup olmadığını sordu. seungmin ona bir kaç saat içinde buradan taşınacaklarını ve bunu hyeongjuna yakın bir zamanda söyleyemediği için çok pişman olduğunu söyledi. ama eğer söyleseydi, hyeongjun içinde huzursuzluk ile beraber eskisi gibi mutlu olmayacaktı. kadının yüzünde sıcak bir tebessüm belirdi. ve cevapladi:

"kuzum benim, zaten annende benim numaram var. taşınsanız bile birbinizi arayıp yine konuşursunuz. lütfen üzme kendini."

kadınının gülümsemesi düşüp, üzgün bir bakışla konuşmaya devam etti.

"kötü olan şu.. hyeongjun şuan uyuyor ve ona nasil söyleyeceğim bilmiyorum ama o da en az senin kadar üzülecek bundan eminim... eğer onu görmek istiyorsan siz gitmeden yanina gidebilirsin. belki de suan uyanık bile olabilir bir kaç oyun daha oynarsınız. bende annenle bu konuşma işini konuşayım olur mu yavrum? lütfen sıkma canını."

seungmin kafasını salladı ve teşekkür etti. hyeongjunun annesi onu içeri alip hyeongjunun uyuduğu yerin kapısına getirdi ve evden çıkıp seungminin annesinin yanına gitti. artik tamamen iceriyi kaplayan bir sessizlik vardi. seungmin gergindi. kapının kulbuna minik elini koydu ve içeri girdi. hyeongjun arkası dönük bir şekilde uzanıyordu. seungmin kapiyi kapatti ve hyeongjunun yanina doğru ilerlerdi.

"hyeongjun.."

hyeongjun, seungminin sesini duyduğu gibi ona döndü ve kendini kaldırıp, oturdu. gülümsedi.

"seungmin! senin burada ne işin var? biz bu saatte bir araya gelmiyoruz ki!"

"sen uyumuyor muydun?"

"hayır az once uyandim ve duvarla bakışıyordum. bulaşağımız saati bekliyordum."

seungmin gülümsedi.

"yanina otursam rahatsız olur musun?"

hyeongjun seungminin sorduğu soru karşında şaşırdı.

"asla! rahatsiz olmam. neden soruyorsun ki?"

"bilmem belki olursun diye."

seungmin hyeongjunun yanina oturdu. ve ona yüzünü burkup bakmaya başladı.

"aslında hyeongjun, sana bir şey söylemek icin buraya geldim... ama lütfen ağlama."

hyeongjun şaşırdı. bir şeyler dönüyordu.

"ne? neler oluyor? yoksa ben mi bir sey yaptim? yaptıysam cok ozur dilerim."

"hayır sen bir sey yapmadın.."

"o zaman ne oldu seungmin?"

seungmin derin nefes verdi ve konuştu.

"bir kaç saat içinde burdan uzaklara bir yere gideceğiz.."

hyeongjunun aklı karışmıştı.

"uzaklara mi? gezmeye mi gideceksiniz? ne güzel iste! niye buna agliyim ki."

☆ :: the sılence ın your soul. / odehanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin