Sabah beni Olca patron kaldırmıştı. Okula erken gitmem gerekiyordu. Müdürle konuşup ders programını ve sınıfın yerini öğrenmem gerekiyordu.
Emiri uyandırmamak için formamı banyoda giyindim. Beyaz gömlek ve gri kumaş pantolonla birlikte, aynı renk ceketi olan şık bir formaydı. Kışın içine kazak giye biliyormuşsun.
Asağı inip kahvaltı yaptıktan sonra Doğu ve Kuzeyle birlikte Kayanın arabasına bindik. Okula o götürecekmiş.
Ben önede, şöför koltuğunun yanında Doğu ve Kuzeyde arka koltukta oturdular.
Okula vardığımızda Kaya hepimize uslu durmamızı söyleyip gitti. Ben de göz devirip okula doğru ilerledim.
Güzel bir binası vardı. Açık yeşil bir renkte.
"Müdürün odasını göstermemizi istermisin?"
Doğu sorunca ona baktım. Vallahi bu çocuk durduk yere konuşmasa lal bilicem vallahi.
"Gerek yok. Bilirim kendim."
İkinci katta demişti amca bey. Üzerinde isim yazılıdır. Bula bilirim rahatlıkla. Yani kafası çalışan herkes bulur.
İkisini arkada bırakıp müdürün odasına doğru ilerledim. İkinci kattaki kapılarda olma isimlere bakarak kolaylıkla buldum odayı.
Kapıyı çalıp içeri girdim. Saçları beyazlamış yaşlı müdüre selam verdim. Ders programını alıp sınıfımın yereni öğrenip çıktım odadan.
Sınıfı bulduğumda önünde orta yaslarında bir kadın vardı. Beni görünce durup baktı.
"Yeni öğrenciyim efendim."
"Anladım. Gel bakalım."
Kapıyı açıp içeri girince bende onu takip etdim. Elindeki kitabıasasına bırakıp sınıfa doğru konuştu.
"Dikkat çoçuklar! Aramıza yeni öğrenci katılıyor. İzin verin kendisini tanıtsın. Buyur çoçuğum."
"İsmim Agir. Öylesine transfer oldum. Neden geldiğimi sormayın."
Bana garib garip bakan sınıf ve devam etmemi bekleyen öğretmene baktım. Oturmayacağım mı. Ayakta kaldım.
"Bu kadarmı. Hobilerini felan anlatsana."
"Hocam ne yapsınlar benim hobilerimi? Bu kadardı söyleyeceğim."
"Tamam. İkinci sıradaki boş yere otur."
Soldan ikinci sıradaki üçüncü sandalyeye oturdum.
Yanımda bir kız oturmuştu. Kız erkek oturuyordu her kes zaten.
"İsmin Agir dimi. Yan sınıftaki Kanlı kardeşleriyle akrabamısınız. Aynı Kuzeyin kopyasısında ondan sordum."
Yanımdaki saçlarını burmuş makyajlı kıza baktım. Düğüne mi gidiyor okulamı belli diğil. Vurma demiyorsunda, az vursan şunu.
"İnsan insana benzer. Hem senide ilgilendirmez. Önüne dön."
"Baya sinirliyiz ha. Ama ben umursamam. Merak etme."
Garip cilveli hareketlerine yüz buruşturdum. Yılışık bir tipin yanına düşmüşüz anlaşılan.
Sandalyede biraz yana kaymamdan sonra oda kayınca sinirle göz devirdim.
"Söylezsen ölür müsün. Tıpa tıp Kuzeysin işte."
"Evet. Söylersem ölürüm. Şimdi kafamın etini yemede dersine bak."
Uflayıp pufladıktan sonra önüne dönüp telefonuyla ilgilenmeye başladı.
Öğle yemeği zamanı gelinceye dek te benimle uğraşmadı.
Kafetaryada kendime yalnız kalabileceğim bir masada sakince meyve suyumla sandiviçimi yerken gelip karşıma oturdu.
"Neden Kuzeyin gerçek ikiz olduğunu söylemedin!"
"Neden söyleyecekmişim. Ve hem Doğu onun ikizi."
"Doğu senin yerini alan çoçukmuş."
"İlk olarak kimsenin kimsenin yerini aldığı yok ve ikinci olarak başkalarının aile işlerine burnunu sokma."
"Burnumu soktuğum yok. Her kəs bunun dedikodusunu yapmaya başlamış bile."
"Bu herkesin burnunu soktuğu anlamına gelir. Şimdi çık gitde yemeğimi rahat yiyeyim."
"Ben arkadaş olmaya çalışıyorum sadece! Neden bu kadar kabasın!"
Ay götüm. Daha yüksek bağıt bir de istersen. Sinirlenip elimdeki nimete zarar vermemek için kendimi sakinleştirdim. Aynı onun ses tonunda konuştum.
"Pardon ben başkalarının özel işlerine izinsiz burnunu sokup, dedikodusunu yapanlarla arkadaş olamıyorum. Alerjim var öylelerine. Yani kovmamı istemiyorsan kəndin git."
Ağzı açık, ellerini masaya vurarak masadan kalkıp saçlarını savurarak gitti. Ben de arkasıyca göz devirip sandiviçimi yemeye devam ettim.
"İyi dersler çoçuklar. Agirim sen de arkadaş edim tamamı. Hatta Kuzeyle Doğu seni okuldan sonra arkadaşlarıyla tanıştırsınlar."
"Gerek yok Canay hanım. Okulda konustuklarım var. Üç günde arkadaş olunmuyor sonuçta."
Bize gülümseyen Canay hanıma iyi günler diyip Kayanın arabasına bindik.
Üç gün olmuştu. Canay hanıma söylediklerimde yalan söylemedim. Konuştuklarım vardı. Nöbetçi öğrenci ve öğretmenler. Diğerlerinden uzak geziyorum.Ve arkadaşta edinmemiştim. Daha sınıftakilerin ismini biliyorken arkadaş edinicem ha. Gülüldürmeyin.
Kuzeyle Doğuyu da bir kaç kere okulun bahçesinde yada kolidordan geçerken görmüştüm.
"Kantindekiler için özür dilemiyrcekmisin Agircim?"
Bide şu yılışık vardı. Her dersin ortasında özür dile diye tutturuyor.
"O nedenmiş? Yalnış bir şey yaptığımı hatırlamıyorum ben."
"Gerçektenmi!? Kantinde bana bağırıp kovdun ya! Hemde sadece sana iyilik yapmaya çalıştığımda."
"Birincisi ben kimseye sesimi yükseltmedim. Abartma. Aynı ses tonuyla konuşuyorduk. Ve ikincisi şahsi işlerime izinsiz burnunu sokman ve dedikodumu yapman iyilik diğil bence."
"Sen bilirsin Agir. Sonra seni bağışlamam için yalvarma bana. Çünki dizlerime kapanmadan affetmem."
"Tabiki de ben bilicem. Ve bir daha söylüyorum özür dilemesi gereken ben diğilim sensin."
"Sana bir gün veriyorum özür dilemen için. Yoksa cumartesi olucaklarsa ben sorumlu diğilim."
Kendini beğenmişce konuşmasına yüz ekşittim. Buna ne oluyor ya. Squatı fazlamı kaçırmış ne. Manyakğın teki.
Saçlarını savurup bir kaç kızla zil çalınca çantasını alıp sınıftan çıktı.
Yemin ederim tüm sorunlular beni buluyor.
Ertesi günde özür dilemem için bekler bir hali vardı. Çok beklersin! Ben Agir! Şu zamana kadar bir kez olsun ağzımdan özür kelimesini çıkarmamış birisiyim. Manyak kaşarın birisi tehtit etti diye mi özür diliyicem? Asla!
Ne yaparsan yap. Çokta sikime.
Haftanın son günü gelmişti. Ve kaşar yanıma geliyor yine. Yani neden yerimizi değistirmeye izin verilmiyor ki? Anlamıyorum bu kızın yanında beynim çürüyor gittikçe.
"Zamanın bitti Agir. Sana sanş vermiştim elinin tersiyle ittin."
"Allah aşkına kızım. Senin kafanda neler oluyor. Ne bu tek kullanımlık kötü karakter kelimeleri? Sen kimsinki bana şans ve zaman versin. Bir git geri zekalı oyunlarını şu köselerde, benden uazakta oyna ya."
"Uyarımı yaptım. Öğle yemeğinde sana iyi şanslar dilerim."
"Allahım sen benim aklıma mukayet ol yada şu beyinsiz kadına bir şeyler yap. Zombi sanki insanın beynini yiyor!"
Söylediklerimden sonra sinirle yüzüme baktı. Hırsala yanımdan kalkıp sınıfın diğer köşesindeki arkadaşlarının yanına gitti.
Şükür kurtuldum Allah'ım. Şimdi öğlen de ne yapıcağını merak ettim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Agir bu!(Gerçekailem / Erkekversiyon)
Юмор(BİTTİ BİLE!) hikaye isminin anlamı yok. karakterimi kafamda kurarken nedense "ayas bu" kelimesi aklıma gelince kitabın ismini öyle koymak istedim. Fakat diğer kitabın ana karekterinin adı olfuğu için "Agir" diye değiştirdim. kısaca hikayeyle bir al...