10 . Bölüm - PARAZİT

508 82 57
                                    


İnsanın kendine dağ olması çok zor. Bazen sarsılıyor bazen de yıkılacak raddeye geliyor. Ama yıkılamıyor...

~ YİĞİT EFE YALÇIN

Benim de elimi tutan bana yol gösteren bir ailem olmasını çok isterdim. Saçlarımı okşayan bir anne , hata yaptığımda arkamda dağ
gibi duran bir baba... ama olmadı. Onun yerine beni yurda bırakan bir annem ve başıma belalar açan bir babam oldu.

Kaldığım evin kapısına alacaklı gibi vuran sesle gözlerimi açtım. Saat sabah dörde gelirken kim birisinin evine böyle gelirdi ?  

Yataktan kalkıp kapıya doğru yürüdüm delikten bakınca görünürde sadece siyah renk vardı. Ama kapı tekrar çalınca bu sefer açmak zorunda kaldım. Kapıyı aralık açmama rağmen kapıyı var gücü ile itip içeri giren 5 tane adam yüzünden yere düştüm. Adamlardan ikisi benim kollarımdan tutup ayağa kaldırdı. O anda eve iki adamın kollarının arasında giren ağzı yüzü kan olan babamı gördüm ve sertçe yutkundum. Yine bir haltlar yemiş ve beni de kefil olarak göstermişti.

Adamların kollarından kurtulmaya çalışırken " Ne oluyor siz de kimsiniz ? Benden ne istiyorsunuz" diye bağırdım.

Yüzü cama dönük olan adam    "Aslında senden bir şey istemiyorduk. Ama baban bize verdiği sözü tutmadığı için sana gelmek zorunda kaldık"

Babama dönüp " Bu da ne demek oluyor ? Sen ne hatlar yedi baba... yine ne hatlar yedin ? " diye bağırdım.

Babam cevap veremeyince yine o adam kouştu " Söylesene babası.. Oğluna taktığın borcu. Eğer ödemezse neler olacağanı" dedi.

Babam başını öne eğdi. Yüzüme bile bakmıyordu. Adam tekrar söze girdi " Ben ne olduğunu sana anlatayım o zaman babası. Senin meşhur kaçakçı baban ilk olarak benimle anlaştı. Sonra arkmadan iş çevirip benim mallarımı sanki kendisininmiş gibi 2 katına başkalarına sattı. Allahın işine bak ki o adamlarda onu dolandırıp benim mallarımı alıp , Senin babana da bir kuruş bile ödemeden kaçmışlar. Uzun lafın kısası benim ortada ne mallarım ne de param var" babamı gösterip           " Ama işe yaramaz bir baba var elimde. Ne yazık ki bana olan borcu 3oo bin dolar ve bunu ödeyemeyecek durumu var." Bu sefer beni gösterip "Gelelim sana Yiğit Efe Yalçın babanın dediğine göre bu borcu sen bana ödeyecekmişsin. Anlaştık mı ? " dediğinde beynimden vurulmuşa döndüm. Benim bırak 3oo bin doları harcayacak 3 kuruşum bile yoktu. Zaten zar zor geçinip bir yandan okuyup diğer yandan geçinmek için çalışıyordum. O para da bana anca yetiyordu.

Kolumu tutan adamlardan kurtulmaya çalışarak " Ben... ben o parayı karşılayamam. Ben zaten çok zor geçiniyorum"

Adam sinirlenmiş gibi nefes vererek "Bak çocuk benim sabır taşım falan yok. Kafam attığında ne yaparım bilmiyorum. Benim param 2 ay
içinde elimde olmazsa o zaman olacaklara sen ve  baban katlanırsınız. Bu ilk ve son uyarım " Adamlarına işaret verip tam evden çıkarken

" Ya da ne kadar ciddi olduğumuzu biraz gösterelim öyle değil mi Hasan ? " deyip yanındaki adamın omzuna iki defa vurup evden çıktı.
İşte şimdi tam anlamıyla bitmiştim. Yüzüme gelen ilk yumruk ile babamın sayesinde tekrardan cehennemi yaşamaya başlamıştım.

Başım o kadar çok ağrıyordu ki gözlerimi bile açamıyordum. Adamlar beni kaç saat dövdü bilmiyordum. Son hatırladığım şey babamı kollarından tutup götürürken adamlardan birinin kulağıma eğilip " 2 ay sonra görüşürüz çocuk. Eğer patronun dediği gibi para hazır olmazsa bu evden cesediniz çıkar " dediğiydi. Zaten sonrasında bilincimi kaybedip bayılmıştım.

Yerden acı içinde doğrulup saate baktım. Saatin 11'e geldiğini görünce yerimden hızla kalktım ama dün yediğim dayak yüzünden ağrıdan
iki büklüm oldum. İşe geç kalmıştım eğer işten kovulursam bu ayda kirayı ödeyemez ve evden atılırdım. Üstüne üzerime kalan bir de borç vardı. Koltuğa tutunup zorda olsa kaltım. Aynaya baktığımda durumum içler acısıydı. Yüzümde şişmeyen ve morarmayan hiç bir yerim
kalmamıştı. Korkarak üstümdeki tişörtü acı çekerek çıkardım. Zaten çok kilolu birisi değildim kemiklerim belli olacak kadar zayıftım. Tişörtü
çıkardığımda gördüğüm şeyle ne yapacağımı bilemedim. Karnımın etrafı mosmordu dokununca acı içinde inlemiştim. Daha fazla ayakta
duramayıp koltuğa oturdum. Bir şekilde hataneye gitmem lazımdı. Ama ayakta bile duramıyordum. Son çare olarak ambulansı aradım.
Teelfon açılınca adresimi vermiştim ki bir anda öksürük krizine girdim ağzımdan ve burnumdan kanlar gelirken çağrı merkezindeki
kadının bana seslenen sesiyle gözlerim kapanmıştı. Sonrası bir uğultu ve zifiri karanlıktı.

KARMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin