36.Bölüm

2 2 0
                                    

Sürekli mantığını çalıştıran biri olarak söylüyorum ki bazen düşünmek bile bir insanı zor durumda bırakabiliyordu. Günlük hayatta insanları üzen sözler ya da hareketler yerine düşünceler de aynı etkiyi bırakırdı. Bir insanın sürekli mantıklı davranması zor bir işti, özellikle de aşk hayatında.

Çünkü aşk ne mantık tanırdı ne de gurur. Eğer birine aşıksanız mantığınız ve gururunuz devre dışı kalabiliyordu. Bu yüzdendir ki Alperden her ne kadar ayrılmış olsam da içimde ki dürtü kesinlikle ona gidip sarılmamı oyun yüzünden ayrıldım dememi istiyordu. Bunu yapabilirmiydim? Tabiki de hayır. Alperle olursam aramızdan biri ölebilirdi ve ben sırf aşkım uğruna bir insanı hayatından etmek istemiyordum.

Adene de kaş göz işareti yapmış ve yanımıza geldikten sonra üçümüz de merdivenlerden çıkıp adamın peşine takılmıştık. Saye sevecen bir ifadeyle adama tebessüm etmiş ve omzuna dokunup ona bakmasını sağlamıştı. Adam ona sorgularcasına bakarken saye istifini bozmadan "size bir şey sormam gerekiyor ama kimsenin duymaması lazım" demişti. Adam ise sayeyi süzüp görünüşünden etkilenmiş ve teklifini kabul etmişti.

Sayenin üzerinde beyaz dar bir elbise vardı. Elbisenin boyutu biraz kısaydı. Kumral saçlarına verdiği dalgalar sayeyi daha çekici yaparken özel olarak dudağına da kırmızı bir ruj sürmüştü. Adam sayenin onu ittiği yere doğru ilerlerken Aden ve ben de arkalarındaydık. Biri gelip gelmiyor mu diye bakarken Aden sayeye sopasını atmıştı. Saye de tutup adam ne olduğuna anlam veremeden adamın kafasına indirmişti. Adam bir kaç saniye sonra yere yığılınca Aden heyecanla bize baktı.

"Ay inanamıyorum bayıldı! Hem de ben bayılttım onu!" Ben ona göz devirirken Aden de endişeyle koridorlara bakıyordu.

"Bayılttık bayıltmasına da şimdi ne yapacağız?" İleride gördüğüm temizlik odasını gördüm adamın kollarından tutup sayeye baktım.

"Oraya götürebiliriz" saye baktığım yöne bakıp tekrar bana döndü ve adamın ayaklarından tuttu. İkimiz de hızla temizlik odasına doğru ilerlemeye çalışırken tabiki de başarısız oluyorduk çünkü adam öküz gibi ağırdı!

"Hadisenize biri gelecek şimdi!" diye uyardı bizi Aden. Saye ise alnından akan yerle Adene baktı.

"Yapma ya, bak şimdi Asya görüyormusun adamı hemen götürmemiz gerekiyormuş oysa ki ben daha oturup tavla oynamak istiyordum!" Aden sayenin söylediklerini aldırmazken dirseğimle kolu çevirip ayağımla kapıyı ittim ve içeri girdim. Saye de içeri girdikten sonra adamı yere bırakıp soluklandık. Adam zayıf görünüyordu fakat öküz kadar ağırdı!

"Tuğla mübarek!"

İkimiz de temizlik odasından çıkmış ve kapıyı kapatmıştık. Tam o sırada ikinci katın merdivenlerinde bir adamı gözüme kestirmiştim. Ben onun peşinden giderken son gördüğüm şey Adenin koridorun diğer tarafında ki adama doğru ilerlemesi ve sayenin temizlik odasının önünde beklemesiydi. Kulağımı kaşıyarak yukarı çıktığım anda etrafıma bakındım. Hemen hemen alt katla aynı dekorize edilmişti.

Neyse ki her katın bir temizlik odası mevcuttu. Adam üçüncü katın merdivenlerine ilerlediği anda ayağım burkulmuş gibi yapıp yalandan yere düştüm. Çıkardığım sesten dolayı adamın otomatikmen bakışları beni bulmuştu. Tam arkasını dönüp devam edecekti ki daha yüksek sesle inleyince tektar bana dönmek zorunda kalmıştı.

"İyimisiniz hanımefendi?" Başımı hayır dercesine iki yana salladım.

"Bileğim, çok acıyor! Bana yardım edebilir misiniz acaba?" Koruma yukarı çıkmakla çıkmamak arasında kalsa da en sonunda bana doğru gelince içten içe gülümsemiştim. Tam o an kulaklığımdan duyulan sesle şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım.

OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin