Dudaklarım arasında bir ıslık, ellerim ceplerimde adeta zıplayarak okula gidiyordum. Sabahın köründe ilk defa bu kadar neşeli ve enerjik hiss ediyordum kendimi. Hayat garipti, daha dört beş gün önce kaldırımda oturup hüngür hüngür ağlarken şimdi sekerek neşeyle okula adımlıyordum.
"Kafana saksı falan mı düştü acaba?" Dedi yanımda yürüyen ve bugün epey huysuz olan Ada.
"Düşmedi kızım ya kaç kere söyleyeceğim. Bugün mutluyum sadece."
Onu kolumun altına alıp hızlı hızlı yürütürken sonunda Sarpların evinin önüne gelmiştik. İki dakika sonra yarı açık gözleriyle Sarp yanımıza kadar geldi ve bir günaydın mırıldandı.
"Günaydın kardeşim benim! Nasılsın?" Diye cıvıldadım adeta.
Sarp şaşkınlıktan açılmış gözleriyle bana baktıktan sonra gözlerini ovuşturup yeniden bana baktı. Ardından Ada'ya dönüp "Kayhan'a büyü mü yaptın?" Dedi ciddi bir şekilde.
Dediğine kıkırdayıp "Ben mutlu olamazmışım gibi davranıyorsunuz." Dedim azıcıkta kırgınlık barındıran sesimle.
Sarp hemen beni yanına çekip kolunu omzuma atarken "Saçmalama, sadece şaşırdım," İçten bakışlarıyla gözlerime bakıp "Hem mutlu olmayı en çok sen hakediyorsun."
"Gerçekten neden bu kadar sevinçlisin?" Dedi Ada sohbetimize katılıp.
"Yoksa annenler öldü ve sana miras mı kaldı?" Hepimiz dediğine kahkaha atarken neden mutlu olduğumu sorguladım.
Sahi ya, ben neye bu kadar sevinç doluydum ki?
Belki, sevilme hissi?
Kaydını benimle aynı sınıfa alan Sarp ve Ada'yla en üst kata ilerlediğimiz sırada ortaya toplaşmış kalabalıkla birşeyler döndüğünü anlamak zor olmamıştı. Yaklaştığımızda yine Edis, Koray ve Defne üçlüsünün birini hırpalayarak iğrenç sözler kullandığını anlamıştım.
Bu seferki kurbanları erkekti ama biraz yapılıydı. İstese üçünü de bir birine katabilecek bir potansiyele sahipti ama neden yapmıyordu?
Kalabalığı yarıp önlerinde durduğumda hepsinin bakışı bana döndü.
"Heh geldi kahramanımızda." Dedi kıvırdığı gömleğinin kollarını düzeltirken Edis.
Defne parıldayan gözlerle yüzüme bakarken bakışlarımı ondan çekip Koray'a çevirdim. Hala nefretle yerde yüzü kan içerisinde olam çocuğa bakıyordu.
"Ne istiyorsunuz bu okuldakilerden?" Dedim hafif sesimi yükselterek.
Etrafta her sınıftan öğrenci varken herkesin dikkati bizim üzerimizdeydi.
"Sana ne lan? Sana giren çıkan mı var!?" Üzerime bir adım attığı sırada Defne tarafından engellenmesi sonucu derince bir nefes alıp yüzüme baktı Koray.
Ardından "Yetti artık!" Deyip Defne'den kolunu kurtardığı gibi üzerime atladı.
Tüm yumruklarını geri çevirip üzerine çıktığımda acımasızca yüzünü dağıtıyordum. Dünün acısını ve sinirini bu çocuktan çıkarmaya karar vermiştim. Bugün nedense o da fazla sinirliydi.
Etraf baya kalabalıklaşıp kaos yaratırken tanımadığım ama muhtemelen düşman olan kişiler de bir birine girmiş, ortalık savaş alanına dönmüştü. Boşluk bulup Sarp'a işaret verdiğimde Ada'yı kolundan tuttuğu gibi sınıfa götürmüştü. O fazla hassasdı ve böyle şeylerden fazlaca etkileniyordu.
Altıma aldığım Koray'ı güzelce hırpalarken az önce dövdükleri çocuğun hala aynı yerde durduğunu fark ettim. Kaşlarımı çatmış ona bakarken elmacık kemiğime yediğim yumrukla dengemi kaybettim. Bu fırsattan yararlanan Koray üstüme çıkıp yumruk atacağı sırada müdürün kalın sesi duyulmuştu neredeyse savaş çıkmış koridorda.