"Yeter lan Agir! Gülme artık! Babam gelince ağzımıza sıçıcak sen kıkırdıyon hala!"
"Yav ne yapayım! İlk kez götüm ellendi diye kavga çıkıyor. Çok komiğime gidiyor!"
"Hala götüm ellendi diyor ya! Hala götüm ellendi diyor! Hem sizin orada ne işiniz vardı!"
"Sanada aynı şeyi sormak gerek Alp bey!"
Olcanın sesini duymamızla beşimizde parmaklıklara doğru baktık.
Ah evet. Kavgadan sonra bizi karakola getirmiştiler. Beşimizi de aynı hücreye tıkmıştılar.
Ben geldiğimizden beri sırıtıyordum. Doğu sakince oturuyordu. Kuzey ve Ata da aynı şekilde. Başlarının dertte olduğunu bildikleri için usluca cezalarını bekliyorlardı. Ben ise ele başı olarak Alpin azarlarını dinliyordum. Tabi dalgaya aldığım için pek dinliyordum denmez.
Olca patronun yanında gelen polis abi parmaklıkların kapısını açıp dışarı çıkmamızı söyledi.
Bizde ördek yavruları gibi Olcanın peşine düştük.
"Babam baş komiserin odasında sizi bekliyor. Cihan da burada Ata."
Önden Olca içeri girerken ardından içeri girerken arkamda sızlanan dörtlüye yandan bakıp konuştum.
"Ne inliyorsunz lan. Sangi dövücekler."
"Dövmiyecek ama hayal kırıklığına uğrayacaklar."
"Evet Ata. Hayal kırıklığına uğrayıcaz."
İçeride amca beyle koltukta, baş komiserin önünde karşılıklı oturan Cihan abiye kaşlarımı çattım.
"Ben de senden hayal kırıklığına uğradım Cihan abi. Ne o? Kardeşim güzel, dolu dolu gençlik yaşıyor diyemi hayal kırıklığına uğradın?"
Cihan abi bana bakıp iç çekti.
"Endişelendiğim için öyle konuştuğumu biliyorsun Agir. Neden gecenin bir yarısında yaşınızın yetmediği bir barda kavga çıkarıp, dövdüğünüz adamı hastanelik ediyorsunuz?"
Cihan abinin yorgun ve endişeli yüzüne baktım. İyi bir adam olduğunu biliyordum. Fakat yanlışlıkla kardeşinin kalbini kırmasını istemem.
"Endişenizi yalnış kelimelerle göstermeniz dışında bir sorun yok. Ve kavganın sebebi benim. Ata sadece kavgayı ayırmaya çalıstı. Adama bir fiske bile vurmadığına yemin ederim. Ve yaşımızın yetmediği bir yerde olmamızın sebebi de benim, kavga çıkmasının olduğu gibi."
Evet suç benimdi. Ben merakıma yenik düşüp Alpi takip etme fikiyle gelmeseydim, hatta duyduklarımı onlara söylemeseydim, burada olmazdık.
Pişmamıyım? Asla! Yine olsa yine yaparım! Verdiğim kararlardan asla pişman olmam ben.
"Çocuklar. Oturunda öyle konuşalım hadi."
Saçları yer yer beyazlamış baş komiser orutmamız için sandelyeler işaret etti.
Olca amca beyin yanına oturdu. Bizde başta ben olmakla sandalyelerde sırayla oturduk.
Anlatmamız için beklerken sesimiz çıkmadı. Aslında ben belki başkası anlatmak ister diye onlara baktım. Hiç biri gönüllü olmazken omuz silkip konuştum.
"Şimdi komiserim. Ben anlatıcam gibi. O yüzden sorayım. Sadece kavganın sebebini mi anlatayım yoksa en başta orada olma sebebimizden mi başlayayım."
"Sakıncası yoksa komiserim ben en başından duymak isterim."
Amca bey komiser amcadan izin istediğinde komiser amca kafasını sallayıp söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Agir bu!(Gerçekailem / Erkekversiyon)
Humor(BİTTİ BİLE!) hikaye isminin anlamı yok. karakterimi kafamda kurarken nedense "ayas bu" kelimesi aklıma gelince kitabın ismini öyle koymak istedim. Fakat diğer kitabın ana karekterinin adı olfuğu için "Agir" diye değiştirdim. kısaca hikayeyle bir al...