"Bu gece de kalsaydınız ya. Düşmanınızdan kaçar gibi apar topar gidiyorsunuz." Kral Yang kendi çapında yaptığı küçük esprisine tok bir sesle gülerken Kral Hwang da sırf nezaketen yaşı çoktan 50'ye dayanmış adama katıldı. Yan bir bakışla ileride arabaların orada olan oğluna bakarken "Kalmayı çok isterdik lakin bizi de bekleyen bir sürü iş ve yönetmek zorunda olduğumuz bir halkımız var efendi. Bizim oğlana sorsan fazla bile kaldık." dedi tekrar krala dönmeden hemen önce.
O sırada eşyaların ve Yang krallığının verdiği hediyeleri yük arabasına yerleştiren hizmetlileri kontrol eden velihat prens Hwang Hyunjin de yan gözle sohbet eden iki krala bakmış ve dahil olmamayı seçerek tekrar önüne dönmüştü. Zaten Kral Yang'dan gram haz etmiyordu ve sırf hâlâ yaraları kapanmamış bir savaşı tekrar alevlendirmemek için antlaşma imzalamak üzere buraya gelmişlerdi. Üç gün iki gece sarayda konaklamışlar, antlaşmayı imzaladıktan sonra da gitmek için hazırlıklar yapılmaya başlanmıştı.
"Oğlundan bahsetmişken, gerçekten çok güçlü ve sorumluluklarını bilen bir alfa yetiştirmişsiniz. Takdir ettim açıkçası. Böyle güçlü bir alfayı da ona yakışacak bir omega ile eşlemek gerek diye düşünüyorum." Yaşlı kral elini sakalına atıp göz ucuyla ileride ellerini arkasında birleştirmiş etrafa emirler yağdıran alfaya baktı. "Bana soracak olursanız size mektupta da sunduğum teklifi bir kez daha etraflıca düşünmenizi rica ediyorum. Tek amacım çocuklarımızın saltanatları boyunca sürecek kesin bir barış sağlamak." Kral Yang sonunda ağzındaki baklayı çıkardığında Kral Hwang yalnızca genişçe gülümsemiş ve elini eski düşmanının omzuna atıp hafifçe sıkmıştı.
"Oğlum çoktan kararını verdi. Evlilik gibi ciddi bir meselede onun sözünün üstüne söz söylemek bana düşmez. Elbette bana sorarsanız düşünceniz akla yatan bir fikir fakat oğlumun fikirleri benim için çok daha önemli." kral geri çekilip arkasına dönmüş ve hazır olan at arabasına binmeden önce son kez ardında bıraktığı krala bakmadan "Ne de olsa yakında ülkenin başına geçecek bir alfa o. Daha kiminle evlenip evlenmeyeceğine kendisi karar veremiyorsa ülkesi için en iyi kararı nasıl verecek? Öyle değil mi?" dedi ve arabanın içinde kendisini bekleyen oğlunun yanına oturdu. Arabacı atları harekete geçirdiğinde yavaş yavaş saraydan uzaklaşıp gözden kayboldular.
"Resmen oğlunu başından savmak için her yolu deniyor." Hyunjin çatık kaşlarla önüne odaklıyken konuştu. Kralın omega oğlu hakkındaki dedikoduları herkes gibi o da duymuştu elbette. Kimileri onun çok çirkin olduğunu söylüyordu. Bu yüzden kral onu hiç insan içine çıkarmıyormuş çünkü utanıyormuş. Kimine göre de omega çok güzelmiş ve gözünden bile sakındığı için saraydan çıkmasına izin vermiyormuş. Hyunjin'e soracak olursanız kendisi ile evlenmesi için bu kadar ısrar ettiğine göre birinci seçenek ona daha mantıklı geliyordu.
Öyle ki sarayda misafir olarak kalmaya başladıklarından beri kralın bütün çocukları özel olarak onlara bir "hoş geldiniz." merasimi yapmış lakin omega prensi aralarında görememişlerdi. Aynı şekilde büyük bahçede hazırlanan toplu yemeğe de gelmemiş, omegayı bir kez dahi görememişlerdi.
Hoş, bu Hyunjin için önemli değildi. Görevine odaklı bir prensti ve gönül işlerine ayıracak bir dakikası bile yoktu. Hayatında da kardeşleri dışında başka bir omega istemiyordu. Ona göre bir omegaya gönlünü kaptırmak demek zayıflık demekti. Düşmanların eline koz vermek, resmen önlerine yem atmak demekti. Bu yüzden bir evlilik yapacaksa bunun mantık evliliği olacağını biliyordu. Yalnızca tahta geçerken gelenekleri yerine getirmek için formaliteden de olsa bir omega ile evlenecek, ondan bir çocuk dünyaya getirecek ve sonraki çocuklarını da muhtemelen cariyelerden yapacaktı. Böylelikle soyu devam edecek ve kendisinden sonra tahta geçebilecek evlatları olacaktı. Fakat bu senaryodaki zavallı omega kesinlikle Yang krallığının tek omega prensi olmayacaktı. Hyunjin'e göre en büyük düşmanları zaten Yang krallığıydı. Onlardan biriyle evlilik yapmak kendi topuklarına sıkmakla eş değerdi.
O düşüncelerine dalıp gitmişken güneş yavaş yavaş ufuktan doğmaya, hava gecenin karanlığından kurtulmaya başlamıştı. Temiz hava almak için içinde oldukları arabanın küçük penceresini kapatan perdeyi biraz aralamış ve içine derin bir nefes çekmişti. Tam olarak bu saatleri çok seviyordu. Genelde erken kalkıp güneş doğarken saray bahçesinde de yürüyüş yapmaktan hoşlanırdı ve belki de gün içinde bir tek bu saatlerde kendini huzurlu ve rahatlamış hissederdi. Onun dışında bütün günü prenslik görevinin verdiği sorumluluklarla geçiyordu. Günün sonunda yatağa girdiğinde bile her an her şeye hazır olmak için kendini kasarak yatıyordu.
O gözlerini kapatmış temiz havayı içine çekerken arabanın aniden durması ile hızla gözlerini açmış ve eli kınındaki kılıcına gitmişti. Hızla babasına baktıktan sonra onun da ne olduğunu anlamadığını görüp içeriden askerlere seslendi.
"Muhafız! Neler oluyor orada? Neden durduk?"
"Majesteleri, yük arabasının içinde bir kaçak yakaladık."
Hyunjin duydukları ile şokla krala dönerken kral da en az onun kadar şaşkın görünüyordu. İkisi de muhafızların açtığı kapıdan hızla inerken arabanın az arkasında yere çökmüş ve iki yanında birer tane, karşısında da bir tane muhafızın dikildiği kaçağa bakmıştı.
Hızla onlara doğru ilerleyip kılıcını kınından çıkardı velihat prens ve kılıcının keskin ucunu yerde başı önüne eğik adamın boğazına dayayıp kafasını kaldırmasını sağladı.
Adam kafasını kaldırdığı gibi Hyunjin ile göz göze geldiler. Hyunjin'in görmeyi beklediğinin aksine yakalanmış olan bu kaçağın gözlerinde korku değil resmen meydan okuyan bir bakış vardı.
"Kimsin sen?!" diye bağırdı ormanlık yolun ortasında. Sesi yankı yapıp tekrar kulaklarına dolmuştu.
"Velihat prens! İndir kılıcını, bu ne saygısızlık!" Kral sonunda olaya müdahale ettiğinde kaçak adam kısaca krala bakmış ve hemen ardından bakışlarını tekrar yere eğmişti.
"Boğazına kılıcını dayadığının bir omega olduğunu görmüyor musun? Nerede görülmüş alfanın savunmasız bir omegaya kılıç çektiği!"
Kralın ani çıkışması ile Hyunjin bir adım geri çekilip kılıcını tekrardan kınına soktu fakat keskin bakışlarını yerdeki omeganın üzerinden bir saniye olsun ayırmıyordu.
"Sen de derhal kim olduğunu söyle! Hangi cüretle benim arabama kaçak girersin!"
Kaçak omega başını tekrar yere eğip gözlerini toprak yolda gezdirirken kısık bir sesle konuştu.
"Ben Yang krallığının omega prensi Yang Jeongin..."
_____________________________
Selam kizlarrrrr yeni omegaverse ficimize merhaba diyelim digerini daha bitirmedik ama bu fici de bi salip rahatlamak istiyorum zaten hazırda bölüm yok yani sık araliklar gelmicek (olsa da gelmiyo zaten bilen bilir)
Neyse çok usendim kontrol etmeye bi yanlislik falan varsa affola vallahi tr gundemi beynimi yedigi için odaklanamiyorum bir seylere
Neysos seviyom sizi optum muah😗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Voilá
Fanfiction[hyunin, omegaverse] "İşte buradayım, sonun geldiği açığa çıkmış olsa da. Buradayım, gürültü ve öfke içinde. Son olarak bana bak, gözlerime ve ellerime. Bütün sahip olduklarım burada, dudaklarım ve gözyaşlarım" Yang Krallığı'ndan kaçan Prens Yang Je...