Partiye geleli birkaç saat oluyordu. Yaklaşık 2 sene önce bir gün Çağla'yı atölyede beklerken tanıştığı onun bölüm arkadaşı Berk'in 21. doğum günü partisindelerdi.
Berk zengin bir ailenin uçuk çocuğuydu. Dolayısıyla da mekan ve organizasyon hayal edemeyeceği kadar güzel ve iyi düşünülmüştü. Asi seviyordu bu okulun bu partilerini, kendi doğum gününü hiçbir zaman böyle kutlayamayacak olsa bile. Hatta doğum günü kutlamak için o günü bilmesi de gerekirdi, bilmiyordu bile. Nasıl kutlayacaktı ki?
Onun yerine başkalarının lüks ve ekstra partilerinden keyif almaya bakıyordu. Şu an olduğu gibi.
Mekana ilk girdiğinde hemen Çağla'yı bulmuş, vaktini onunla geçirmişti fakat sonra mekana Cesur'un girip Asilerin olduğu masaya gelmesiyle Çağla bir bahaneyle hemen başka bir masaya atmıştı kendini.
Cesur ve Çağla bir dönem yakınlardı, hatta bayağı yakın. Sonra ne olduysa birbirlerini görmezden gelmeye kadar gitmişti iş. Asi sorduğundaysa Çağla'nın deyişiyle 'Cesur'un ayılığı' bir şeyleri başlamadan bitiren şey olmuştu.
O dönemden sonra Asi taraf tutmadı, ikisiyle de arasını bozmadı. Cesur her ne kadar senelerdir birlikte büyüdüğü kardeşi de olsa Çağla da yeni bulduğu ilk yakın kız arkadaşıydı ve hayatındaki yakın kız arkadaş eksikliğini onunla tanıştıktan sonra fark edebilmişti ancak. Kaybetmek istediği bir şey değildi.
Çağla kaçınca Cesur farkında değilmiş numarası yapmıştı ama herkes onun neden kovalanıyormuş gibi koşarak uzaklaştığını anlamıştı. Asi gecenin devamına Cesur'la devam edecekti belli ki.
Doğum günü çocuğu pastasını üfleyip dilek diledikten sonra kesmişti de. O büyük pastanın kesimini yapıp servis etmişlerdi. Asi önündeki pasta tabağını kırıntı bırakmayacak şekilde süpürürken mekana geç de olsa biri girdi ve direkt onların masasına yaklaşıyordu. Bunun sebebi gelen kişinin Cesur'un kendilerinden bir yaş büyük, kendi fakültesinde son sınıf iş ortağı olmasıydı.
Savaş Cesur'la geçen yaz mezun olmadan iş kurup erkenden ticarete atılmak istemişti. Başta küçük başlayıp yavaş yavaş büyütüyorlardı işleri. Yani Asi Cesur'un anlattıklarından böyle biliyordu. Ne sattıklarını bile tam olarak bildiği söylenemezdi.
Ha bir de Savaş'ı tanıdığı tek yer bu da değildi. Cesur aracılığıyla tanıştıkları doğruydu. Bir gün Cesur'la sahnesini izlemeye gelmişlerdi, sahneden inince de tanıştırmıştı onları ama bu da neredeyse 2 sene öncesine denk geliyordu.
O günden sonra adı hiç sevgilik olarak konulmamış çarpık bir ilişki oluşturmuşlardı. Situationship'in sözlük anlamını yaşamışlardı, Asi sıkılıp bunun ona iyi gelmediğini söyleyip bitirene kadar. Ha bir de kardeşiyle tanışmaması için resmen 40 takla atmıştı.
Ama şu an ondan kaçmasını gerektiren bir konumda değillerdi. İkisi de istediklerini almışlardı zamanında ve zamanı dolunca da acısız bitirmişlerdi. Hem zaten bu yıllar boyunca Asi'nin Savaş'la ilk iletişimleri şu an da olmuyordu. Savaş ara sıra Asi'yi tekrar ikna etmek için bir şeyler yapsa da Asi iletişimleri sert bir şekilde belli bir seviyede tutmuştu.
Başıyla ikisine de selam verip ayakta dikildikleri masaya iyice yaklaşmış, tam ortalarına yerleşmişti. "Eğleniyor musunuz?" demeden önce Asi'nin tabağında kalmış son krema kalıntısını parmağıyla sıyırıp ağzına götürmüştü.
Çocuk Asi'ye bakarak konuşmuştu ama cevabı arkasında duran Cesur'dan alabildi. "Oğlum neredesin ya sen? Biraz daha gelmeseydin parti bitecekti."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
And They Were Roommates - AsLaz
FanfictionKaldığı yurttan aniden çıkarılan Asi ağlarken yanlış kişiyi arayınca yanlışlıkla kendine yeni bir ev arkadaşı buluyor, çok hoşlanmadığı bir ev arkadaşı...