Nayeon
"Tam da alışmışken nöbet günleri değiştirilir mi be!" dedi Sana.
"Gerçekten, cumartesi akşamı nöbet mi olurmuş?" Mina böyle diyerek Sana'yı destekledi.
Bende sessizce yemeğimi yemeye devam ediyordum.
"Ne güzel Chaeyoung ile yemeğe gidecektik."
"Sonra eve atacaktın kızı."
"Ha bu senin yapmadığın bişey çünkü Jihyo."
Minayla yan yana oturmuş olan Sana ve Jihyo'ya bakıp gülüştük.
"Gülmeyin be!"
Daha çok gülünce Jihyo ikimizin de kafasına birer tokat attı.
"Ah, tamam tamam özür."
Dördümüz sekreterlik masasında oturmuş yemek yiyorduk. Sana içeceğinden bir yudum alıp bana döndü.
"Ee Nayeon, Bayan Yoo'nun asistanı olmak zor olmalı. Çok disiplinli ve sert bir kadın."
"Yani, alıştım."
Mina gülerek elini omzuma koydu.
"Merak etme, özünde tatlı biri olmalı. Gerçi biz hiç tatlı yönünü göremedik de, belki sana gösterir."
"Ben hiç asistanlarıyla yakınlık kurduğunu görmedim şahsen." dedi Jihyo gülerek.
"Hey!" diye bağırdım.
"Şşşş, hastanedeyiz." Parmağını dudağına götürerek 'sessiz' işareti yaptı.
"Gerçek bir hemşire gibi duruyorsun."
"Zaten öyleyim Mina, umarım sende birgün gerçek bir hemşire olursun."
"Hey, benim senden daha çok tecrübem var, gerçek bir hemşire varsa o da benim!"
"Hayır."
"Ya tamam kavga etmeyin." dedim. Yemeğimin son lokmasını alıp plastik tabakla çatalı çöpe attım.
"Hadi ben gidiyim artık." dedim.
Mina da yemeğinin son lokmasını aldı.
"Benimde ilgilenmem gereken birkaç hastam var, görüşürüz."
"Birazdan gelin bi kahve içeriz." dedi Jihyo.
"Bakarız." diye geçiştirip masanın üstündeki telefonumu aldım. Ve gittim.
-
Kapıyı tıklatıp içeri girdim. Jeongyeon yüzünü bilgisayar ekranından çevirip bana baktı.
"Nerdeydin?"
"Yemek yiyordum."
"Hm."
Kapıyı kapatıp kendi masama geçtim. Çıkmadan önce kapattığım bilgisayarımı açtım.
"Nayeon, sen kaç yaşındaydın?"
Beklemediğim bu soru ile ona baktım.
"28, neden sordunuz?"
"Merak ettim, ayrıca sizli bizli konuşmamıza gerek yok, bunu sana daha önce kaç defa söyledim."
"Peki."
Bilgisayarım açılınca birkaç dosyaya baktım.
"Jeongyeon, peki sen kaç yaşındasın?" Ona ilk defa adı ile seslenmiştim.
"Yaşıtız." Yüzünde ufak bir gülümseme belirdi.
Biraz daha bilgisayarına baktı.
"Bu gece bir işimiz yok, eğer sende istersen seni daha yakından tanımak isterdim."