"Burada biri var."
"Bir şeytan!"
Jeonghan'ın güzel gözlerini gören genç oğlan bağırdığında diğerleri başına toplanmıştı. Jeonghan aniden dizlerini kendine çekip başlığını geçirdi.
"Şeytan mı?"
İnsanlar başında konuşmaya başladılar. Jeonghan geri çekilip sırtını ağaca dayarken "Siz kimsiniz?" diye sordu. Bu korkmuş halini fark eden insanlar kendi aralarında tartışmaya başladılar.
İçlerinden birisi "Kusura bakmayın, oğlum hayatında hiç yeg görmedi. Sizi neden yeg sandı bilmiyorum." dedi. Genç oğlan yine de ona inanmayarak şüpheyle bakmaya devam etti.
Jeonghan "Ben şeytan değilim." diyerek ayak uydurdu ve aynı soruyu ekledi tekrardan; "Siz kimsiniz?"
Birazdan kervanın lideri olan kervancıbaşı merakla seslerin olduğu yere gelmiş ve Jeonghan'ı görünce "Biz nakliye yapıyoruz." dedi.
"Nereye gidiyorsunuz?"
Jeonghan çekingence nereye gittiklerini sorduğunda kervancıbaşı "Vadideki kente gidiyoruz. Neden sordunuz, yolunuzu mu kaybettiniz?" diye sordu.
"Yolumu kaybettiğim söylenemez, aslında kalacak yer ve biraz aş istiyorum. Beni de yanınıza alır mısınız?"
Bunun üzerine kervancıbaşı "İsterseniz sizi kentin birkaç kilometre yakınındaki köye bırakabiliriz. Oraya da uğrayacağız, oranın muhtarının eli boldur. Yardım etmeyi sever. Orada iş bulabilirsiniz kendinize." dedi.
Jeonghan sevinçle ayaklandı. Kervan toplanıp binek hayvanlarıyla beraber yola çıkarken Jeonghan'ı da yanlarına aldılar.
"Oraya gitmek ne kadar sürer?"
"Bir gece sonra varmış oluruz."
Günün öğlen saatinde kervan dinlenmek için durdu. Artık sıcaktan ve açlıktan dermanı kalmayan Jeonghan, ağaçların gölgesine gidip oturdu. Kervancıbaşı da peşinden gelmişti. "Aç olmalısınız." diyerek yiyecek bir şeyler getirmişti.
Yiyeceklerini yerken kervancıbaşı merakla sordu, "Buraya nereden geldiniz?"
Jeonghan beklenen soru karşısında ağzındaki yemeği çiğnemeyi bırakıp duraksadı. Yavaşça çiğneyip yutmadan önce bir bahane düşündü, "Seyahat ediyorum. Kendime biraz birikim yapıp devam edeceğim." dedi.
"Seyahat ederken yanında mutlaka para olmalı." diyordu adam. "Aç kalabilir ve hatta kurda kuşa yem olabilirsin bu ıssız yerlerde. Cesaretini takdir ettim. Biz de günlerce yollarda vakit geçiriyoruz ama kalabalığız. Tek başına gezmek gerçekten büyük cesaret."
"Size rastladığım için şanslıyım sanırım." dedi Jeonghan ve kendisine verilen suyu içti.
Adam konuşmaya devam etti. "Buralara birkaç yıl önce dört, beş kişilik bir grup gelmişti. Sonra onları bir daha bulamadık. İçlerinden biri döndü sadece. Bazı yegler insan kaçırıp... gerisini tahmin ediyorsundur. Etle beslenen canavarlar tarafından yakalanmışlar."
"Hala böyle şeylerin devam ettiğini bilmiyordum." dedi Jeonghan. "Yani yeglerin insan yediklerini bilmezdim."
"Açlık onları vurduğunda böyle bir alışkanlık edinmiş olmalılar. Şimdi de bunu sürdürüyorlar demek ki. Gerçekten korkunçlar, sayılarının azalması çok iyi oldu."
Jeonghan sessizleşmişti. Bir suçlu onlar değildi. İnsanlar da şeytandan daha kötü olabiliyordu.
"Geldiğin yerlerde yeglerin yaşadığı köyler bulunuyor. Oralara da gitmiş olmalısın." dedi adam merakla. Jeonghan yalnızca başını sallayıp konuşmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beautiful Monster - Jeongcheol
FanficYeg denilen şeytani varlıkların içinden bir grup yeg büyük orman yangınından sonra başlayan kıtlık nedeniyle et yiyebilmek için insanların köylerini basar. Gözleri dönen bazıları insanların etini bile tatmıştır. İnsanlar bu duruma bilenir ve yegleri...