Salonda oturmuş ojemi sürerken karşımdaki adama ara sıra gözüm kayıyordu. Üzeri çıplak altında ise spor şortu ile benim evimde bana kahvaltı hazırlıyordu.
Evde bıcır bıcır dolaşan 1,86 manita.
Ben gerçekten büyük bir sevap işlemiştim.
Ancak fazlasıyla acelem vardı. Bir toplantıya geç kalacak gibi duruyordum.
"Yavrum hadi gel. Çay da oldu," Ojenin kapağını kapatıp yerimden kalktım ve koşarak yanına gittim, "Üstüne bir şey giysene. Hasta olacaksın." bakışları bedenimde gezindi. Sadece beyaz kumaş bir pantolon ve haki rengi braletimle dolaşıyordum evde.
"Ojem kurumadan giyemem." dedim.
Sandalyeye oturdu ve beni kolumdan tutarak kucağına çekti.
"O zaman ojelerini kuruturken ben sana yedireyim. Olur mu?" çatalını domatese batırarak bana uzattı. Ağzımı açarak domatesi aldım.
"Ama hızlı yedir, geç kalacağım," diye açıkladım kendimi. Ve birden kalp ritmimi bozan o sırıtışı yaptı. Söylediğim cümleyi anlama biçiminden dolayı omzuna sertçe vurdum, "Nerenle anlıyorsun yuh ya!?" dedim.
Daha da güldü, "Cümlenin ucunu bu kadar açık kurarsan böyle anlarım güzelim. Hepsi senin suçun."
"Gayet masum bir cümleydi Barış abartma." cümle kurarken zorlanıyordum çünkü ağzıma sürekli kahvaltılık bir şeyler sokup duruyordu.
Yanağımdan öptü, "Dün ağzına alırkende böyle şeyler söylüyordun, ondan kafam gitti." birden bunu demesiyle sertçe omzunu sıktım.
"Terbiyesiz herif! Sus artık."
"Bu akşamda benim kafam senin bacak arandayken sen beni terbiye etsene." sesindeki arzuya şok olmuştum Galiba sabah ereksiyonu yaşıyordu.
Birden kucağından kalkmamla gülerek bana baktı, "Seninle aynı ortamda biraz daha kalırsam bu evden zor çıkarız. Ye şu yumurtanı da çıkalım hadi, çok konuştun."
Ağzına haşlanmış yumurtayı tekte attı, "Bana diş fırçası çıkartsana." konuşurken ağzına da bir şeyler atıp duruyordu.
"Çıkarttım!" diye bağırdım banyodan ona. Kendi işlerimi hallettikten sonra hızla odama koşarak dolaptan beyaz bir bluzumu aldım ve üzerime geçirdim.
Kapıda belirdi. Üstüne tişörtünü giymişti, "Masayı toplamadan mı çıkacağız?" diye sordu ve odama girerek dağınık yatağıma oturdu. Yere eğildi giyeceğim topukluları eline alarak incelemeye başladı.
Bilekliklerimi taktım, "Evet, toplantıdan sonra işim yok eve gelir toplarım."
Güldü, "Buradan nikah dairesine mi? Bembeyazsın." dedi.
Yalandan ona güldüm. Ve ayağa kalkarak bacaklarının arasında durdum. Ellerini kalçama koydu ve sıktı. Çenesini ise karnıma yaslamıştı, "Espri seviyeni çok vasat buldum şu an. Yenilet bi kendini." dedim kıvırcık saçlarını okşarken.
"Almaz mısın beni bu halimle?"
"Tıh, pek eğlenmem gibi alırsam." dedim.
Ellerini kalçamdan çekerek pantolonumun düğmesinin üzerine getirdi ve orada gezindi parmakları, "Eğlendireyim. Beş dakikamı almaz." dedi alayla.
Ellerinden kurtuldum. Gerçekten bugün yürüyen libidoydu. Beynini, bacaklarının arasındaki o mükemmel uvzu yönetiyordu.
"Of bu ne azgınlık be?! Kalk gidiyoruz yeter." odadan çıkarken kahkahasını duymuştum.
YOU ARE READING
Touched • Barış Alper Yılmaz
Fanfiction"Kızım senin benim aklımla zorun mu var?" "Var ulan var! Senin aklınla zorum var! İşim gücüm yok ya benim zaten senin aklınla zorum var!"