Sunghoon ile Wonyoung çok yakın oturuyorlardı. Wonyoung, Sunghoon'un kollarını -kollarındaki kas'ı- elliyordu, ve Jungwon bunların hepsine şahit oluyorduda.
"Yıldızlar çok güzel dimi Sunghoon?" Dedi Wonyoung yıldızlara bakarken. Bakışlarını Sunghoon'a çevirdi ve ona gülümsedi. Ama Sunghoon, Wonyoung'a bakmıyordu bile. Sadece önündeki laptop'tan bir şeylere ilgileniyordu.
Jungwon yutkundu ben dişlerini sıktı. Elinden gelen hiç bir şey yoktu.
"İlk aşkım başka birini buldu..."
...
Jungwon kirada oturduğu evden atılmıştı, nedenmi? O evin kirasini Wonyoung ile ödüyorlardı. Wonyoung evin kirasini vermeyi reddedince Jungwon'da o evden atılmak zorunda kalmıştı.
Şimdi ise Jungwon kapşonu kapalı bir şekilde sokaklarda geziyordu. Yağan yağmur yavaş yavaş şiddetleniyordu. Umutsuzluk ruhunu kaplamıştı.
"Ben mahvoldum."
...
"Yang Jungwon..."
"Yeteneksiz bir yazarsın."
Sunghoon defterdeki son kelimeyi okuduktan sonra elindeki not defterini kapattı ve camdan dışarı baktı. Sunghoon yağan yağmuru izlerken yavaşça sırıttı.
"Tiksint siktimin stalker'ı."
...
"Size bir hawaiian, iki sucuklu pizza ve 3 bira~" Jungwon, Heeseung ve Jake'in oturduğu masaya yaklaştı ve siparişlerini masaya koyarak onların yanına oturdu. Heeseung pizzalara baktı sonra Jungwon'a baktı.
"Lezzetli gözüküyor~ Bizle yesene, zaten burdaki tek müşterin biziz." Dedi Heeseung ve Jungwon'un omzuna kol attı.
"Evet, yemelisin Jungwon. Benim ikramim, sadece sana özel." Dedi Jake ve Jungwon'a göz kırptı. Jungwon, Jake'e alaycı bir şekilde gülümsedi ve önlüğünü çıkarıp sandalyenin başına koydu. Derin bir nefes aldı. Jungwon, Jake ve Heeseung'a baktı.
"Dersleriniz bittimi?" Dedi Jungwon sakin bir ses tonu ile. Heeseung'un omzuna hafifçe vurdu ve ona baktı.
Heeseung'un yüzünü hüzünlü bir yüz ifadesi kapladı ve Jungwon'un iki omzunuda tutup onu kendine çevirdi. Jungwon, Heeseung'un bu yüz ifadesinden kendi ile dalga geçtiğini anlaması uzun sürmemişti.
"Sen artık evsiz kaldın ve bize derslerimizin bitip bitmemesinimi soruyorsun?!" Dedi Heeseung dramatik bir şekilde. Jungwon göz devirdi ve Heeseung'un o 'dramatik' yüz ifadesini görmemek için eli ile Heeseung'un yüzünü kapattı. Jungwon derin bir şekilde iç çekti ve çatalıyla tabaktaki pizza ile oynamaya başladı.
"Benimle yaşa Jungwon! Sana iyi bakarım, söz!" Dedi Heeseung Jungwon'a bağırarak. Jungwon'un omuzlarını tüm gücü ile sıkıyordu. Jungwon, Heeseung'un ani lafından sonra donup kalmıştı.
"Jungwon'un oraya bir adım atcağını sanıyorsan delisin sen Heeseung. Bazı hastalıklara yakalanabilir o evde." Dedi Jake kendini güldürmemeye çalışırken. Heeseung bakışlarını hemen Jake'e çevirdi ve kaşlarını sinirli bir şekilde çattı.
"Evde sadece bir sinek gördün, abartma Jake! Benim evim kalbim kadar temizdir." Heeseung ellerini kalbine koydu ve gülümseyerek gözlerini kapattı.
Heeseung ve Jake kendi kendilerine kavga ederken Jungwon kol saatinin alarm sesini duymasıyla dikkatini saatine çevirir.
"Ah doğru, ödevin bugün teslim edilmesi gerekiyordu." Dedi kendine kendine. Jungwon çantasını yerden aldı ve not defterini aramak için çantasını karıştırmaya başladı. Jungwon not defterini çantasında göremeyince endişelendi ve çantasını endişe içinde masaya döktü. Heeseung ve Jake Jungwon'a baktı.
"Ne oldu Jungwon?" Dedi Jake, bir kaşı havada Jungwon'a bakarken.
"Ödevim kayıp..." Dedi endişe içinde Jungwon. Yüzündeki ifade korkudan başka birşey değildi. Jungwon saçını endişe içinde karıştırdı ve çantasını tekrar topladı. Heeseung ve Jake birbirlerine anlamsız bir şekilde bakıyordular.
"Okula geri gitmem lazım!"
...
Jungwon okulun bahçesinden sınıfına hızlıca koşmaya çalışıyordu. Yorulmuştu ama ödevlerin olduğu not defterini her an bulması lazımdı.
"Üzerinde çalıştığım, üç geceyi çektiğim senaryolar artık yok, Ben tam bir salağım!" Dedi Jungwon kendi kendine. Nfes nefese kalmıştı.
"Son teslim tarihi bu gece saat 6'da..." Jungwon koşmaya devam ederken yutkundu.
"Ve 6'ya 20 dakika kaldı!" Jungwon gözlerini kapattı ve son hızıyla sınıfa doğru koşmaya başladı.
...
Jungwon sınıfın önünde kapının kolunu sıkıca tutmuş bekliyordu. Nefesini yeniliyordu ve ödevinin içeride olmasını umuyordu.
"Eğer not defterim buradada değilse bir köprüden atlayacağım." Jungwon derin bir iç çekti. Vücudunu titreme kaplamıştı, nedenini kendi bile bilmiyordu. Jungwon kapının kolunu eliyle iyice kavradı ve sıktı. Kapının kolunu yavaşca aşşağıya indirmeye başladı ve gözlerini sıkıca kapattı. Kapıyı açtıktan sonra içeri girdi ve gözlerini yavaşca açtı. Olduğu yerde donup kalmıştı.
Önünde Sunghoon vardı, Jungwon'un masasına oturmuş, Jungwon'un not defterinin içindeki şeyleri okuyordu. Sunghoon defterin içindeki şeyleri okurken yüzündeki sırıtış her saniye daha da genişliyordu. Jungwon yutkundu.
"Sen ne yapıyorsun?! Defterde adım, soyadım ve numaran yazıyor! Senin olmayan bir şeyi neden alıpta okuyorsun, siktimin ineği?!" Dedi Jungwon sinirli adımlarla Sunghoon'a yaklaşarak. Jungwon, Sunghoon'un elinden not defterini almak için elini uzattı fakat Sunghoon sandalyeyi ayağıyla geri iterek kendini Jungwon'dan uzaklaşmayı becerdi.
"Eşyalarını beceriksizce düşüren biri için oldukça lazımlık bir ağız." Dedi Sunghoon sırıtarrak. Jungwon ne kadar not defterini almaya çabalasada Sunghoon sürekli onun çabalarını boşa çıkarttırıyordu. Jungwon'un adımları daha da sertleşiyordu ve siniri yavaşca tepesine çıkıyordu.
"Ver şunu bana! Onu teslim etmem gerekiyor!"
Sunghoon ayağa kalktı, Jungwon'un gözlerinin içine baktı ve daha da sırıttı.
"Bu bir ödev miydi? Bunun bir anaokulu günlüğü olduğunu sanıyordum. O kadar korkunç yazılmış ki." Dedi Sunghoon Jungwon'la alay etmeye devam ederken. Jungwon'un çabaları boşa gitsede, çabalamaktan vazgeçmeyecekti. O not defterini alması lazımdı. Jungwon dişlerini sinirle sıktı ve yumruklarınıda aynı anda sıktı. Sunghoon'a ölümcül bir bakış attı ama Sunghoon bundan etkilenmişe benzemiyordu.
"Kahretsin, ölmekmi istiyorsun?! Ver şunu bana! O yazıları senin okuman için yazmadım!" Jungwon Sunghoon'a sert bakışlar atmaya devam ediyordu. Jungwon'un bu sinirli hareketleri sadece Sunghoon'a daha da güç katıyormuş gibiydi.
"Oh? Bu gerçekten senin ödevin olmalı." Dedi Sunghoon alaycı bir ses tonu ile.
"Ver şunu bana dedim, aptal inek!"
Dedi Jungwon sinirli bir şekilde. Jungwon artık dayanamamıştı ve Sunghoon'un üstüne yürüyüp defterini kapmaya başarmıştı.
"Yakaladım."
Dedi Jungwon kendinden emin bir şekilde. Jungwon yavaşça kafasını kaldırdı ve önüne baktı. Evet, tam da Sunghoon'un üstüne düşmüştü. Jungwon altındaki Sunghoon'a baktı ve göz göze geldiler.
"Düzgün görünüşlü bir adamın neden beni takip ettiğini merak ediyordum." Dedi Sunghoon yukarı doğru Jungwon'a bakarak. Jungwon'un gözlerini araladı ve Sunghoon'a baktı, gözlerinde kızgınlıkla dolu bir bakış vardı. Sunghoon vücudunu kaldırmaya başladığı anda Jungwon ayakları ile kendini ondan geri çekmeye başlamıştı.
"Stalker bir gaymisin?" Dedi Sunghoon, Jungwon'un gözlerinin içine bakarak. Jungwon yumruklarını sıktı ve Sunghoon'un sözlerini bir daha aklından geçirdi.
"Ne..." Dedi Jungwon sessiz ve endişeli bir ses ile. Sinirli bir şekilde kendi dudağını ısırıyordu.
"Siktimin ineği! Ben mi stalker gay'im!?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dangerous Nerd
Romance"Sevgilim ile ayrılma sebebim oldun, Sunghoon." "Öylemi olmuş? Çok üzüldüm." SungWon Biraz calinti oldu cart