(Bölüm emojisi:🖤)
Annemin yokluğu gecelerin aysız oluşu, dünyada ki bütün çiçeklerin soluşu, güneşin bir daha doğmamışı idi adeta. Ve bu, acı bir duygudan çok enkaz altında diri kalıp, hiçbir zaman oradan çıkamamak gibi idi. Ne kadar küçük olsam da her doğum günümde annemi bekledim. Annem bir gün gelecek, bana sarılacak ve birlikte mumları üfleyeceğiz diye. Babam ile parka gittiğimizde diğer çocukları annesi ile gördüğümde kalbimde ki küçük bir nokta sızlamaya başlıyordu. Anlıyordum çünkü, annesiz olmak me kadar zor diye. Babama, halama ya da amcama ne zaman sorsam, "Gelecek Leyla, gelecek güzelim, şuan işleri var" diyorlardı, babamın bazen sesi bile titriyordu bunu derken. 5 yıl oldu, 5 yaşıma girdim, ancak gelmedi. Onu görmedim bile, ama ben onu görmesem bile onun güzel ve çok iyi bir anne olduğunu biliyordum. Bildiğim tek şey, adının Feride olması idi. Yengem demişti, annenin adı Feride diye. Resim çizerken bile, bütün ailemizi, ve elimden gülümseyerek tutan annemi çiziyordum. Hiçbir resmi de çöpe atmazdım, uyumadan önce resime bakardım. Ama beni annemin yanında hissettiren bir şey daha vardı. Amcamın anlattığına göre ben daha yok iken, annem bana odamda hep duran küçük, kahverengi çok tatlı bir ayıcık almıştı. Ve ona her sarıldığımda, sanki annemin yanında idim. Bütün kalbim ile inanıyordum, annem bir gün gelecekti, ve bana sımsıkı sarılacaktı. Sonra birlikte yaşayacaktık, ve hiçbir zaman ağlamayacak, üzülmeyecektik. Hatta bir gün, güneşli bir havada, ilkbaharın güzel günlerinden birisinde, mis kokulu çiçekler ile dolu bir yere gidip piknik yapacaktık. Annem beni salıncakta sallayacaktı. Herkes gülecekti, şarkılar söyleyecekti, ve hiçbir zaman ayrılmayacaktık. Bu hayaller ile yaşamaya devam ediyordum ben. Gerçekler bazen acı gelse bile, hayallerim ile büyüyecektim. Ve her zaman buna inanacaktım. Çünkü hissediyordum, annem de beni çok özlüyor, ve bir gün geri dönecekti. Halamın da anlattığı gibi, mis kokusu ile, yumuşacık saçları, tatlı bir yüzü, merhametli kalbi ve beni çok ama çok seven bir annem, bir gün dönecekti...
🖤
Sabahın ilk ışıkları ile uyandığımda bugün ilk iş günüm olacağını hatırladım. Gülümseyerek yatakta oturarak güneşe baktım, sonra telefonumda saate. 07.00 olduğu için kalktım, terliklerimi giyinerek banyoya doğru ilerledim. Aynada kendime baktım, ve gülümsedim. Sonra sabah bakımımı yapmaya başladım.
Herşeyi bitirdiğimde banyomdan çıktım, ve gardıropumun yanına geldim. Kendime güzel bir şeyler seçmeye özen göstermeli idim. Cıvıl cıvıl renklerde birşey seçecektim, çünkü çocuğa bakacaktım, ve beni beğenmesi gerekiyordu. Kendime üstünde gül desenli, uzun dekoltesiz, açık kollu bir elbise seçtim. Fiziği de iyi gösterir, karamsar da değil. Makyaj masama oturdum, ve sade bir makyaj yaptım. Son olarak Kiko Firması'nı pembe glossunu sürdüm, ve pembe küçük bir el çantana attım. Telefon kılıfını da siyah renkten pembeye değiştirdim. Rahat bir ayakkabı giyinerek, Temmuz ayının sıcak bir pazartesi gününde yola çıktım. Tabii kide Sıla'yı aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yalan~AhFer. [Devam Ediyor]
RomanceBizi ayıran tek şey, yalandan ibaret dünya idi... AhFer hikayesidir.