Sandalyeye sırtımı yaslayarak karşımdaki mavi duvarları izlemeye başladım. Buraya gelmek istememiştim ama bunu yapmak zorunda gibi hissetmiştim.
Babam olacak o adamla görüşmeye gelmiştim.
Hazır mıydım bilmiyorum. Sadece deli gibi ağlamak istiyordum. Ancak annem için ayakta durmam gerekiyordu.
Kapının açılmasıyla kafamı kaldırarak kısaca ona baktım. Ellerinde kelepçe ve yüzü morluk içinde kafasını bile kaldırmadan yanıma doğru geldi ve karşıma oturdu.
Mert'e baktım, "Kayıdı kapatın."
"Alev Hanım." diye itirazda bulundu Mert.
"Kapatın dedim komiser," dedim. Kafasını sallayarak dışarıya çıktı ve yıllar sonda bu adamla benim tekrardan baş başa kalmamı sağladı. Kendime gelmem gerekiyordu. Karşısında sinirimden ağlayamazdım, "Bana bak." dedim sesimdeki sıfır duygu ile.
Yavaş yavaş kafasını kaldırarak bana baktı. Göz göze geldik. Kahveleri yüzümü inceledi. Dudaklarına minik bir gülümseme yerleşti, "Büyüdükçe Nur'a benziyorsun." dedi. Yıllardır duymadığım, zamanında çok fazla sigara içmekten boka benzeyen sesini duydum.
"Annemin adını ağzına alma." dedim.
Gülüşü daha da belirginleşti. Gözlerinde anlık gurur ifadesi görmüştüm. İçeride başına falan vurmuş olmalıydılar.
"Ona benzeyeceğini biliyordum. En az onun kadar güzelsin. Gözlerinde tarif edemedim hırs ve delilik var. İnatçı olduğun belli. Annenin kopyasısın güzel kızım."
Kanımın çekildiğini hissettim. Fiziksel olarak ona benzediğimi biliyordum. Ancak onun ağzından bunu duymak istemiyordum. Kendimden nefret etmemi sağlamıştı, onun ağzından annemi dinlemek istemiyordum.
Kafamı birazcık sağ tarafa eğdim, "Aklıma bile gelmezdi biliyor musun?"
"Ne?" merakla bana baktı. Dudağındaki yara yüzünden acıyla konuşuyordu.
Alaylı bir şekilde gülümsedim, "Hatırlıyor musun? Ne çok döverdin küçükken beni. Sadece ben olsam yine iyi. Annem, abim, ben. Her akşam birbirimize merhem sürüp dururduk. Yaşıtlarımın sokakta yerlere düşmekten dizleri morarırken ben evde senden kaçarken morartırdım o dizleri."
"Neden anlatıyorsun bunları bana?" dedi umursamazca. Yıllar geçtikçe insanda birazcık olsun utanma olur diye düşünüyordum ama onda bu duygudan eser yoktu.
Zevkle gülerek suratındaki morluk ve kurumuş kan lekelerine baktım, "Bize yaptıklarının acısı çıkmış bakıyorum. Çok acıyor mu? Fazla mimik oynatmazsan acımaz ve daha kolay iyileşir minik bir tavsiye."
Bana güldü, "İçerideyken çok şey duydum senin hakkında. Avukatlık stajın biter bitmez ortalığı yakmaya başlamışsın."
"Beni sadece o içeride iğrenç arkadaşların sayesinde tanıyabileceksin biliyor musun? Sonsuza dek orada tutacağım seni," sorgu odasına camdan hafif giren ışığı gösterdim, "Bu ışığa iyi bak. Güneşe dair görebileceğin son şey bu olacak. Bu bile fazla sana gerçi."
Güldü, "Annene falan benzemiyorsun. Nur ile alakan bile yok."
"Sana annemin adını ağzına alma dedim. Son kez uyarıyorum."
Geriye yaslandı, "Bana benziyorsun."
"Sana benzeyen tek şeyim kan grubum, haddini bil." dedim.
O iğrenç sırıtışını yaptı bana. Azıcık sararmış, yer yer yamuk olan dişlerini gösterdi. Kansız gerif.
YOU ARE READING
Touched • Barış Alper Yılmaz
Fanfic"Kızım senin benim aklımla zorun mu var?" "Var ulan var! Senin aklınla zorum var! İşim gücüm yok ya benim zaten senin aklınla zorum var!"