40. Bölüm: TEHLİKE ÇANLARI

4K 207 43
                                    

Sürpriz! Bugün bölüm atmak içimden çok geldiği için Çarşamba'yı beklemek istemedim. Yaptığınız oylar ve yorumlar için çok teşekkür ederim, iyi ki benimlesiniz.🤍

"Kaç yaşına girdin?" diye sordum elimdeki tabaktan bir çatal pasta alırken.

Eymen, pasta tabağını oturduğu kanepeye bırakırken bakışlarını da bana çevirdi. "Yirmi dört."

Kaşlarım havalandı, buna şaşırmıştım çünkü Eymen'i Cihanla yaşıt sanıyordum. Ondan iki yaş küçük olmasını beklemiyordum. "Göktuğ kaç yaşındaydı?" diye sordum, merakıma engel olamayıp.

"Yirmi yedi," dediğinde bakışları bulunduğumuz salonun meçhul noktalarında gezindi. "En büyüğümüz o." Duraksadı. "Oydu."

"Ben seni ve Göktuğ'u onunla yaşıt sanıyordum," dedim, o derken Cihan'ı kastederek.

"Yaşıt sayılırız zaten," dedi Eymen, yeniden bana döndüğünde. "Aramızda pek bi yaş farkı yok."

"Planımız işe yarayacak mı sence?" diye sordum. Birkaç saat önce pastaneye giderken, pasta aldıktan sonra arabaya binerken ve pastayı kesip tabaklara pay ederken sürekli bu ve bunun gibi sorular sormuştum, Eymen'e. Yaşanabilecek olumsuzlukları gözardı etmememiz gerektiğini vurguluyor, olabilecek en ekstrem ihtimalleri unutmamamız gerektiğini söylüyordum. "Kötü bir şey olacak diye ödüm kopuyor."

"Bak Yağmur," dedi Eymen, karşımdaki kanepedeki bedenini doğrultup hafifçe öne eğilerek. "Ben tek değilim. Yanımda çok güvendiğim insanlar var, başta sen." Ellerini dizlerinin üzerinde birleştirdi. "Her şey kontrol altında ve titizlikle ilerliyor. Cihan'ı alt etmek zor, farkındayım. Ama imkânsız değil, başaracağız."

"Yanındaki insanlar ya bizi satarsa?" diye sordum, şüpheyle. "Sonuçta onlar da bir zamanlar Cihan'ın adamıydı... Onu satan bizi de satar."

Kafasını iki yana sallarken, "Yapmayacaklar," dedi. "Yıllarca dayak yiyen, işkenceler gören, aileleriyle tehdit edilen bu insanlara Cihan'dan kurtulmaları için fırsat sundum ben. Hepsi zamanında para için bu yola düşmüş insanlar. Cihan'ın oyunlarının kurbanı olan adamlar..." Sesli bir nefes verdi. "Şimdi ellerinde böylesine güçlü bir kanıt varken yan çizmeleri mümkün değil. Ben kefilim hepsine."

"Sen öyle diyorsan..." diye mırıldandım ve yavaşça arkama yaslandım. İçim yine de yüzde yüz rahat değildi ve Eymen ne söylerse söyleseydi yine de rahatlamayacaktı emindim.

"Pasta güzelmiş," diyerek konuyu değiştirdiğinde yüzümü ona çevirip kafamı salladım. "Çilekli, en sevdiğim." Sonra bir an duraksadığında bakışlarını pastadan çekip bana çevirdi. "Çilek demişken... Bilgin olsun diye söylüyorum, umarım bu bilgi sana hiçbir zaman lazım olmaz ama Cihan'ın çileğe alerjisi var. Aklında bulunsun."

Kaşlarım havalandı. "Gerçekten mi?"

"Evet," dedi kafasını sallarken. "İleri seviyede. Elma dışında pek bir meyve de yemez zaten."

"Onu ne zamandan beri tanıyorsun?" diye sordum.

Tabağındaki pastanın tamamını bitirdikten sonra onu yeniden kanepeye bıraktı ve yeşil gözleri yine gözlerimi buldu. "Çok uzun zamandan beri."

AYNI BIÇAĞIN SIRTINDA (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin