Jeonghan banyo suyunu hazırlayıp üzerindeki pelerini çıkardı. Uzun saçları omzunun üzerinden dökülüyorken eliyle sıcaklığı kontrol etti. Şu anda bunu kendisini satın alan efendisi için değil, kendisi için yapıyordu. Hem de köle olarak başka bir yıkıntı döküntüde değil, efendisinin evinin içindeydi. Kim bir köleye böyle iyi davranırdı ki? Üstelik ayakları önünde eğilip yaralarını kontrol eden bir efendi söz konusuydu. Kendisine bakan gözlerini düşündüğünde yüzünde bir sıcaklık hissetti. İstemsizce dudak kenarları kıvrılıyor ve gülümsüyordu. Ona kervancıların elinden kurtulmak için her şeyi yapabileceğini söylemişti, böyle bir efendi için her şeyi yapabilirdi belki de.
Jeonghan vakit kaybetmeden suyun içine bıraktı kendisini. Fazla oyalanmak istemiyordu, eğer ağır davranırsa bu sebeple efendisini memnun edemeyebilirdi.
"Hemen başladın mı?"
Jeonghan panik halinde başını içeriye giren Seungcheol'e çevirdi. "Siz... ne zamandır buradaydınız?" Seungcheol üzerindeki tek beyaz elbiseyi omuzlarından aşağı bıraktığında görkemli vücudu Jeonghan'ın gözlerinin önüne serilmişti. Jeonghan utançla başını çevirdi. İçinde bulunduğu suya bakarken Seungcheol'ün ayaklarının girdiğini görünce bacaklarını hızlıca kendisine çekti. Seungcheol suya tamamen girip kollarını küvetin kenarlarından bırakırken "Hazır kendini temizlerken beni de temizle." dedi.
Jeonghan kızaran yüzünü hafifçe kaldırdı. Yapması zor bir şey değildi. Emre karşı gelemezdi ayrıca.
"Ama bu doğru değil, bir efendi kölesiyle yıkanmamalı. Size uğursuzluk getirebili-"
Seungcheol sert bir ses tonuyla sözünü keserek "Bir köle ne zamandan beri efendisine tavsiyeler verir oldu?" dedi. Jeonghan sessizleşip bakışlarını ellerine çevirdi.
Muhtar "Beni yıkayacak mısın?" diyerek Jeonghan'ın yüzüne eğildiğinde Jeonghan hızlıca başını salladı. Seungcheol bunun üzerine gülümseyerek tedirgince titreyen o cam gözlere baktı. Jeonghan utançla yerinden kalkıp teknenin dışına çıktı. Seungcheol'ün arkasına geçip saçlarına yavaşça su dökmeye başladı. Saçlarından süzülen sular yapılı sırtından kayıp gidiyordu. Jeonghan akan suyu takip ederken efendisinin pürüzsüz ve yapılı sırtından gözlerini esirgemeye çalışırken su seslerine karışan efendisinin yargılayıcı sesiyle duraksadı.
"Daha önce birini yıkadın mı Jeonghan?"
"Evet... eskiden kardeşimi yıkardım."
"Kardeşin var demek."
Jeonghan kendisini kapı dışarı eden ailesini hatırladığında bakışları karardı "Artık yok." derken.
"Öyleyse tereddüt etme. Bildiğin gibi yapmaya devam et."
Jeonghan efendisinin omuzlarında duran birkaç örgülü tutamı alıp suyu dökmeye devam etti. "Örgülerinizi çözmemi ister misiniz?"
Seungcheol gözlerini kapatıp mırıltıyla cevap verdi. Jeonghan'ın hata yapma korkusuyla ellerinin hafifliği Seungcheol'ü keyiflendiriyordu. Jeonghan yavaşça örgüleri çözmeye başladı. Saçlarını sabunlayarak tek tek dalgalanan örgülerin üzerinden geçiyordu. Daha sonra diplerine parmak uçlarıyla yavaş yavaş dağıttı.
Jeonghan nefes alırken huzursuz olmuştu. Sabunun kokusunun karıştığı nemli hava ya da başka bir şey burnunu gıdıklıyordu. Kendini tutmaya çalışsa da engel olamamış ve yere eğilip ardı ardına iki kez hapşırmıştı.
"Özür dilerim."
Üzeri ıslak ve çıplak olduğu için hafiften üşümüştü ve burnu gıdıklanmaya devam ediyordu. Kendini tuttukça burnu akmaya başlamıştı. Sessizce burnunu çekip işine devam etti. Suyu köpürttüğü saçlara dökerek yıkadıktan sonra efendisinin omuzlarından başlayarak vücudunu sabunlamaya başladı. Elleri pürüzsüz tende tedirginliğinden dolayı yavaşça dolaşıyordu. Bir yandan burnunun akmasını engellemeye çalışıyor, bir yandan da hata yapmamaya özen gösteriyordu fakat mücadelesi Seungcheol'ün dikkatinden kaçmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Beautiful Monster - Jeongcheol
ФанфикYeg denilen şeytani varlıkların içinden bir grup yeg büyük orman yangınından sonra başlayan kıtlık nedeniyle et yiyebilmek için insanların köylerini basar. Gözleri dönen bazıları insanların etini bile tatmıştır. İnsanlar bu duruma bilenir ve yegleri...