Epey uzun bir aradan sonra selam!
Sonlara doğru cinsel sahneler var!!!!
|||||
Seul / Jisung'dan
Nihayet vardığımızda yol boyu aralanmayan gözlerimi aralayabilmiştim. Gece fazla kaçırmış olmalıyız ki hâlâ kafamı kaldıracak gücü kendimde bulamıyordum. Minho emniyet kemerini çıkarıp sorgularcasına yüzüme baktığında hâlâ uyku sersemi halimle "Ne var amına koyayım?" diye mırıldandım.
Göz devirip kapısını açtı, çıkmak üzereyken "Kemerini çöz Jisung, geldik." diyerek hatırlatmada bulundu. Demesen açmıyorduk sanki kodumun salağı! (Kemerimin bağlı olduğunu bile unuttuğumu bilmenize gerek yok...)
Dediği gibi kemerimi çözüp çıktığımda çoktan uyuşan bacaklarımı esnettim. Bir sonraki sefere Minho'nun aracı yerine kesinlikle uçağı tercih edeceğim. Zaten somurta somurta bi hal oldu.
Önceden ayarladığı evin önünde bekliyorduk. Kafamı çevirip yorulmuş olmasına rağmen fazlasıyla yakışıklı görünen yüzüne baktım. O an farkettim beni izlediğini. Bu durum beni heyecanlandırırken utancımı belli etmeden "Aç da girelim şu eve." diye söylendim. Bagaja doğru gidip açarak içindeki hem onun hem kendi valizimi indirdim. Taşıyarak yanına ulaştığımda hızlı davranıp ikisini de elimden çekti. Bu hareketi ona anlamsız gözlerle bakmama sebep olurken "Ağırdır ben taşırım." demesiyle küçümser gülüşümü tutamadım.
"En az senin kadar güçlüyüm Min."
"Tamam." Önüne dönüp elindeki valizlerle dikildiği kapıyı açarken arkasından bön bön bakakalmıştım. Ne yani? Sataşmadan öylece gidecek mi? Neyse bana ne amına koyayım...
"Senin odan soldaki benim odam sağdaki. Mutfak salondan ayrı eğer sorun olursa başka eve geçelim. Tek katlı samimi bir ev oldun istedim ama değiştirebiliriz."
Yüzüme bile bakmadan söylediği gereksiz detaylara omuz silktim. "Ne kastın yaa ev işte." Valizi kenara itip doğruca mutfağa gittim. Oldukça temiz görünüyordu, muhtemelen bizden önce yaşayan insanlar temizleyip çıktılar. Keske dolaba da bir kaç paket atıştırmalık bıraksalardı... Mutfağın balkonuna çıkıp dışarıya baktığımda klasik bir sokak manzarasından fazlasını göremiyordum. Eh böyle bir beklentim olduğu da söylenmezdi zaten.
"Mutfak için alışverişe çıkalım." Minho'nun mutfaktan gelen sesine kıkırdayıp yanına gittim. Beline sarılıp kafamı göğüsüne sürterken alttan alttan sırıtıyordum. "Sonra dönünce birlikte yemek yaparız evli çiftler gibi! Çok romantik..."
Minho omzundan iterek beni kendinden uzaklaştırdı. Göz devirmesini yakaladığımda gülen yüzüm anında düştü. Bunun sorunu ne tanrı aşkına?
"Şımarma da gidelim."
O beni görmezden gelirken aynı şekilde ona göz devirdim ve omzumu çarparak önden ilerledim. "Taşak geçiyordum zaten, kasma."
|||
"Siktir yaa omzum çıktı. Bu kadar şey almaya gerek var mıydı? Üstelik ben domuz eti değil dana eti yiyorum! Ve bu soju da ne ben viski içiyorum sen de soju sevmiyorsun. Ne alaka yani hani anladın mı boş ağırlık falan. Zaten benim al dediğim çikolatayı da unutmuşsun. Aburcubura da gereksiz dedin obez mi olucaksın dedin. Evet olucam! Bu kadar şey aldın ben yemek bile yapamı-"
"Sana almadım Jisung. Sus artık." Söylenmelerimi kesen net sözüyle iki elimi de sarkıtan ağır poşetleri yere bıraktım. Cidden daha fazla taşıyamayacaktım. "O ne demek?"
Elindekileri bırakmadan geride kalan bana baktı. Yüzünde hangi duygu vardı tam olarak ifade edemesem de birazcık yaramaz bir gülüş hissedebiliyordum. "Akşam bir yakınım gelecek, ona aldım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gizli Görev || Minsung
FanfictionAjan Han Jisung, gizli görev için adı hiç iyi anılmayan bir üniversiteye ses eğitmeni olarak sızdığında gizli görevini başarıyla tamamlayacağına olan inancını yok eden bir şey vardı... Yanına ortak seçilen gıcık ajan Lee Minho!