Bölüm gecikti. Kusura bakmayın lütfen.
Keyifli okumalar. Yorum atarsanız sevinirim.Odanın kapısının fuhuş operasyonu baskını yapar gibi açılmasıyla yatağın içinde dikleştim. Gözlerimi açmak için parmak eklemlerimle ovuşturdum.
Parmak eklemlerimle ovuşturuyordum, çünkü tırnaklarım birazcık uzundu. Evet, tırnak yaptırmayı çok seviyordum.
Sonunda gözlerimi zar zor da olsa aça bildim. Her ne kadar gözlerimi ovuştursam da buğulu görüyordum. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım.
Bir eliyle kapı kulpundan tutan, bedenini kapıya yaslamış ve diğer elini de beline koymuş, bir adet Esmer gördüm.
Tam "Ne var?" diye soracakken yeni uyanmanın etkisiyle ağzımda oluşan garip tatla birkaç kez yutkundum.
Bu sefer de tam soracakken, o "Hadi, kahvaltıya gel." deyip bana fırsat bile vermedi.
"Tamam, geliyorum. Git sen." Odadan çıkmasıyla, bastıran uykuma karşı koyamayarak kafamı tekrar yastığa bıraktım.
Pozisyon rahatsız edince yüzüstü dönerek kollarımı yastığa sardım. Bacağım birisini kırarak daha ileriye atarken, diğerini de düz şekilde uzattım.
Aradığım o rahat pozisyonu bulunca, tam uykuya dalış operasyonunu gerçekleştirecekken, koridorda duyduğum adım seslerini anında yataktan kalktım.
Sanki Esmer beni uyandırdığından beri uyanıkmışcasına, telefonumu aldım ve kapıya doğru yürümeye başladım.
Kapıyı açtığımda karşımda odanın kapısını açmak için eli uzanan bir adet annemi gördüm. Beni karşısında görünce havadaki elini indirdi.
Uykuma rağmen, şirince gülümsedim. "Annelerin kraliçesi, günaydınlar." dedim coşkulu sesle.
İki elini yanaklarıma koyarak hafifçe silkeledi. "Annesinin güzeli, günaydın." Son kez birazcık sert bir şekilde yanağımı sıktıktan sonra bıraktı.
"Hadi, elini-yüzünü yıka da kahvaltıya gel." deyip cevap bile beklemeden arkasını dönüp gitti.
Nermin sultan işte, lafını söyler, cevap beklemezdi. Niye, çünkü onun lafına karşı gelmek cesaret isterdi.
Banyoya giderek yüzüme soğuk su çarptım iki kere. Tuvalet işimi de hallettikten elimi sabunla yıkayıp çıktım.
Mutfağa doğru giderken, bir yandan da telefonumdaki bildirimlere bakıyordu. Hayatımdaki herkesden daha çok bildirim atan Trendyoldan gelmişti çoğunluğu.
Mutfağa girdiğimde masada herşeyin hazır olduğuna görmemle yüzüme keyifli bir gülümseme yayıldı. Hiç bir şeyi umursadam gidip yerime oturdum.
Masanın başında oturup, gazetisini okuyan babam kafasını kaldırıp bana baktıktan sonra gazetesine geri döndü.
Normalde babamla çok yakındık, fakat sabah gazete okurken dünya umurundan olmazdı.
Ekmekleri getiren annem ve onun ardından da çayları dolduran Esmer'le kahvaltıya başladık.
Kahvaltının en sevdiğim parçası olan bal, kaymak ve yağı tabağımda karıştırarak, ekmek batırıp yemeye başladım.
"Esmer, kızım, çekinme ye." diyerek bana yapmak yerine Esmer'in tabağına kahvaltılıklardan koydu, annem.
Boğazımı yakan balın tatlılığıyla çayımdan içtim. "Aşk olsun ama ana kraliçe. Ben senin öz kızınım ya." birazcık kıskanmış ola bilirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Agapetos
RomantizmKucağımdaki minik, onun uzattığı oyuncaklarla oynarken kendince gülüp, mırıldanıyordu. Ben ise sanki yerime çakılmış gibi, otura kalmıştım burada. Tek yaptığım Duru'nun saçlarıyla oynayarak oyalanmaktı. Onun ise ben oturduğumdan beri suratıma baktığ...