Eczane

93 13 22
                                    

Sabah çim biçme makinesinin sesiyle uyandım. Sabah sabah kim çimleri biçiyordu?

Yataktan kalkıp terasıma çıktım ve bahçeye baktım. Yoksullardan JJ'di.

Sunday: hey ne yapıyorsun?
Jj yukarıya baktı.

Jj: ne yapıyor gibi görünüyorum tatlım?

Dedi samimi bir şekilde.
Sunday: ne yaptığını görüyorum. Niye sabahın yedisinde yapıyorsun?
Jj: babanız öyle istedi prenses.

Oflayıp içeriye girdim ve aşağıya inmek için odamın kapısını açtım. Tam çıkarken rafe önümden geçiyordu.

Sunday: sen hala burda mısın?
Rafe: sizin evde sabahları niye hep bir gürültü oluyor?
Sunday: beğenmiyorsan kendi evine gitseydin.

Rafe'i arkamda bırakıp aşağıya indim. Mutfağa gidip babamı buldum.
Sunday: sabahın bu saatinde neden bahçenin biçildiğini sorabilir miyim?
Henry: akşam çok önemli bir davet vereceğiz. Evimizin güzel gözükmesi gerekiyor.

Sunday: bu kadar erken yapmak zorunda mıydınız?
Amber: evet çünkü bahçeyi dizayn edeceğiz.
Dedi mutfağın kapısından girerken.
Amber: ve senin için bir kaç tane elbise getirttim. Birini seç. Hepsi odamda.

Sunday: hayır, hayır. Ben davete katılmayacağım.
Henry: sen davetin ev sahibisin. Katılmak zorundasın.

Amber: abin hala uyanmadı mı?
Sunday: dün gece çok içmiş. Hatta rafe getirdi.

Henry: Abi diyeceksin. O senden kaç yaş büyük. Saygılı ol biraz.
Sunday: ben ona hep rafe diyorum.

Rafe: ari!
Diye seslendi koridordan

Sunday: ne var?
Derken yanına gittim.
Rafe: topper seni çağırıyor.

~

*02.00*

Başım çok ağrıyordu ve evde bir tane bile ağrı kesici yoktu. Ağrıdan duramamıştım ve bu yüzden evin aşağısındaki eczaneye gidiyordum.

Hızlı hızlı yürüyordum çünkü karanlıktan ve geceden korkan bir insandım. Alt sokağa gelince hızla eczaneye girdim. Önümden bir adam daha girdi.

Çalışan: meraba hoş geldiniz
Adam sessiz bir şekilde kadına bir şeyler söyledi. Kadın çok göstermeden adama istediğini verdi. Sonra adam çıkıp gitti.

Çalışan: hoş geldiniz.
Sunday: meraba. Ağrı kesici alabilir miyim?
Çalışan: tabi hangisinden istersiniz?
Sunday: en etkilisi hangisiyse.

Kadın başıyla onaylayıp arkadan bana bir ağrı kesici verdi. Parasını ödeyip eczaneden çıktım.
İçerideki adam eczanenin köşesinde durmuş bana bakıyordu. Adama hiç bakmadan hızla eve doğru yürüdüm. Adamın arkdamdan geldiğini fark ettiğimde öyle korkmuştum ki. Yanıma telefonda almamıştım.

Koşsam fark ettiğimi anlayıp o da koşardı.
Adam: pist

Bana mı sesleniyordu!?

Adam: hey kıvırcık kız.
Elim ayağım titremeye başlamıştı. Adımlarımı daha da hızlandırdım.
Adam: beni duyduğunu biliyorum.

Adam koşarak önüme geçti.
Sunday: ne istiyorsunuz?
Adam: sadece tanışmak.
Sunday: kusura bakmayın. Ben istemiyorum.
Adam hızla bileklerimi tuttu.
Adam: yürü benimle geliyorsun!
Beni karşıdan karşıya geçirmek için sürüklemeye çalıştı ama ben çırpındığım için çok haraket edemiyorduk.

Sunday: bırak beni!
Bir araba sesi duyunca hızla yola koştum. Adam kolumu bırakmadan beni çekiştirmeye devam etti. Beni yere itip üstümü çıkarmayı denedi.

Ultraviolence || Rafe cameronHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin