İhanetin Bedeli

36 4 0
                                    

💎

8.Bölüm: İhanetin Bedeli

Taylor Swift, Don't Blame Me

"Beni her sevdiğinde kendimi kaybediyorum."

💎

07.02.2018

Kantindeki boş masalardan birinde otururken yanıma gelen Yağız ve Nehir sessizliklerini koruyorlar aldıkları sıcak içecekleri yudumluyorlardı. Ne içtiklerine dikkat etmemiştim çünkü kendimi bu ortamdan fazlasıyla soyutlamıştım. Sabah yediğim bir dilim ekmekle duruyordum ve üstüne bir damla su bile içmemiştim. İştahım yoktu, bir gıda tüketmeye çalıştığımda midem bulanıyordu. Kendime neredeyse hiç dikkat etmiyordum. Şubatın ortasında okulun ceketini bile giymeden üstümde sadece ince, beyaz gömlekle günü bitiriyordum.

Göğsümde birleştirdiğim kollarımın üşüdüğünü hissettiğim an omuzlarıma bırakılan montla kafamı yavaşça kaldırıp bunu yapan kişiye baktım. Tanıl. "Titriyorsun. Yarın evden seni ben alacağım sıkıyorsa mont ve ceketini giyme de ne oluyor gör." Ona karşılık vermeme engel olarak elinde tuttuğu, dumanı tüten içeceği önüme bıraktı. "Montu doğru düzgün giyip şu çayı içer misin artık?" Yanımdaki sandalyeyi çekip oturduğunda dediklerini yapmazsam çok konuşacağını bildiğimden montunu giyip çaydan bir yudum aldım.

Kurumuş dudaklarım çay sayesinde ıslandığında kendimi biraz daha iyi hissettim. "Kendini çok yıpratıyorsun Hazal." Bu sabah çirkin göründüklerinden kesin olarak emin olduğum kaküllerimi tel tokayla tutturup ortadan kaldırsam da Tanıl bunu bozarak tel tokaları tek tek çıkardı ve kaküllerimi düzeltmeye başladı. "Umursamıyor gibi görünüyorsun ama o kadar çok düşünüyorsun ki antrenmanlarda topu atamayacak hale geliyorsun, seninle konuşmamıza izin vermiyorsun. Bu böyle olmaz, böyle yaşanmaz." Kaküllerimi düzeltmiş olmalı ki elini oradan çekti. O gelene kadar etraftakilerin hareketlerini izlediğimden olsa gerek Nehir ve Yağız'ın yemek aldıklarını bile yeni fark ediyordum.

"Beni rahat bırak Tanıl. Böyle iyiyim ben." Tanıl dudaklarını bir şeyler söylemek için açtığı sırada Nehir onu susturdu. "Hazal, Yağız'a bu kitabı almasını sen mi söyledin?" Nehir'in yüzündeki sahte kırgınlığa normalde tebessüm ederek bakacak olsam da şimdi öyle değildi. Elinde tuttuğu kitaba baktım. Beyaz Geceler'di bu. Yağız dün sabah bana Nehir için güzel bir kitap almak istediğini ama ne alacağını bulamadığını söylemişti.

Bende onu eve çağırmış ve üzerine hem not aldığım hem de delicesine işaretlediğim bu kitabı vermiştim. Kısaca notlarıma ve işaretlediğim sadece bir cümleye bakınca kesinlikle bu kitabı alıp ona hediye edeceğini söylemişti. Hangi alıntıyı okuduğunu bilmiyordum ancak benim en sevdiğim cümle hala ezberimdeydi. Birini çok sevmenin bedeli bir daha kimseyi sevmemektir.

O kadar doğruydu ki. Bunu deneyimlemiş olmak canımı sıkıyordu.

"Hayır." Aslında yalan değildi. Gidip de ona doğrudan al dememiştim. Kendisi karar vermişti. Tek kaşını kaldırdı. "Vesile oldun?" Çayımdan bir yudum aldım. "Evet." Bunu dememle elindeki kitabı Yağız'ın kafasına çok sert olmayan bir şekilde geçirdi. "Nereden anladın ya?" Elini acıyan kafasına götüren Yağız konuştuğunda Nehir yüzüne bilmiş bir ifade takındı. "Hazal'ın en sevdiği kitap bu çünkü sersem." Yağız bana kızgınlıkla bakarken konuştu. "Kızım ne diye en sevdiğin kitabı elime tutuşturuyorsun? Başka kitap mı yok?" Kafamı aşağı yukarı salladım. "Evet." Anlıma yediğim şaplakla kaşlarımı çatarak Tanıl'a döndüm. "Evet-Hayır yarışmasında mısın kızım? Cümle kur artık görende yabancı uyruklu sanacak."

Bir Beyaz FrezyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin