Korkunç bir baş ağrısı ile saatlerdir kapalı olan göz kapaklarımı araladım. Gözümü açtığımda yine aynı iğrenç hastane odasında oluyor olmak başımdaki ağrıyı katlanılmaz yapmıştı. Daha ne olduğunu bile bilmediğim lanet hastalığım yüzünden her gece burda yatıp kalkmaktan ve bana zorla dayatılan ilaçları içmekten bıkmıştım.
Bir an önce buradan kurtulup sevgilim ile çocukluğumuzun geçtiği minik evimize dönmek, oradaki anılarımıza yenisini katmak istiyordum.Ben aklımdan bunları geçirirken olduğum odanın kapısı açıldı ve içeri sevgilim girdi. Ahh, minik köpüşüm! Onu düşündüğümü hissedip yanıma gelmişti. Sevgilim, yani Seungmin'im, şu iğrenç hastane köşelerinde ve ağrıdan kafayı yediğim zamanlarda yanımda olan tek kişi, bugünler katlanılır yapan tek şeydi.
Yanıma oturduğunda onu güzelce kollarım arasına sardım, suratının her bir yanına öpücüklerimi bıraktım. O benim bu dünyadaki tek varlığım, her şeyimdi. Onsuz bir hayat düşünmezdim ve bu düşünce bana hep yıldızsız, kocaman ve bomboş bir gökyüzüne bakıyormuş hissini verirdi.
E bilirsiniz gökyüzünü gökyüzü yapan şeyler yıldızlardır, onlar olmadan gökyüzünün ne anlamı kalır..?Seungmin ile birbirimizin gözlerini ışığımız ile doldururken doktorum geldi ve o aydınlık ışığı gölgeye bıraktı.
Bu adamdan nefret ediyordum. Bana sürekli o ne olduğu belirsiz ilaçları içermeye çalışıyordu. Üstelik onları içince her şey çok farklı geliyordu. Etraftamda kimsenin olmadığı bom boş bir hapishanede gibi hissediyordum.Seungmin ne kadar kızarsa kızsın ilaçları elime aldığım gibi çöpe boşaltmam bir oldu. Seungmin, ilaçları içmemi istiyor fakat ilaçları içmediğimde daha mutlu olduğumu fark ettiği için sesini çıkarmıyordu.
Seungmin dışında hastaneye ziyaretime gelen tek kişi minik kardeşim Jeongin'di. Dersleri ve projeleri bu aralar ona fazla yük olduğu yetmezmiş gibi birde her gün benimle uğraşıyor, yanıma geliyordu. Önceden ailemle hiç bir bağlantımın kalmamasını dilerdim fakat bu küçük tilki...Bu küçük tilki, iyi ki vardı.
Bugün de o ziyaret günlerinden biri olacak ki minik kardeşim yine gelmişti. Onu okadar özlemiştim ki bir an Seungmin'in yanımda olduğunu unuttum. Jeongin de sanki Seungmin'i görmemiş gibi ne yüzüne baktı ne de selam verdi. Bu iş biraz garibime gitmişti ama sesimi çıkartmadım çünkü Jeongin ve Seungmin gayet iyi anlaşan iki arkadaştı.
Lafın arasına sıkıştırıp Seungmin'e minik öpücüklerimi gönderdim. Jeongin beni dolmuş gözlerle biraz süzdü. Sonra içinden "neyse boşver" demiş gibi kafasını iki yana sallayıp yanımdaki sandalyeye oturdu. Etrafına bakındı. Buranın gittikçe daha fazla kasvetli hale geldiğini o da fark etmişti. Sonra gözleri doktorun yeni getirdiği ilaçlara takıldı.
"Ahh abi ahh! Yine mi içmeden sen ilaçlarını?"
Söylene söylene bana zorla ilaçları içirdikten sonra yüzünde büyük bir şey başarmışçasına bir gülücük belirdi. O an minnoş yanakları çok tatlış olmasa oracıkta boğuverecektim onu.
Jeongin beni yormamaya dikkat ederek biraz yanımda durdu ve sonra ödevleri için eve geri döndü.
Akşama doğru göz kapağıma çöken yorgunluk ile yavaşça uykuya daldım ve tabii ki uyumadan önce sevgilime kocaman bir öpücük verdim.
O an uyumak istemenin yaptığım en büyük yanlış olduğunu bilememiştim tabii.
Gözümü kapadıktan sonra kendimi rüya aleminde buldum. Başlarda koca bir boşlukta tek başımaydım, kimse yoktu. Ne yürüyebiliyor, ne de konuşabiliyordum. Sonra önümde Seungmin belirdi. Onu gördüğüme çok sevinmiştim ama sevincim uzun sürmedi. Seungmin bana el sallayıp arkasına bile bakmadan koca boşluğun ortasında kaybolmuştu. "Sevgilim" demek istedim ona "benden gitme" demek istedim ama ne konuşabildim ne de peşinden gidebildim. Oysa onunla beraber o boşlukta kaybolmayı hep dilemiştim. Ölüp gideceksem bile yanımda sevgilimin olmasını istemiştim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayalet Sevgilim -2min-
FanfictionSenin yanında olamazsam, hayaletin ile yetineceğim. #Oneshot