Kafamızı çevirmemizle Alfa Alperen'i görmemiz bir olmuştu. Dedikleri beynimin içinde yankılanıp duruyordu. Benim burada bir alfayla böyle yaklaşmama neden böyle sert tepki vermişti? Daha da önemlisi bu öğle vaktinde burada ne işi vardı? İkimiz tüm bu olanları anlamaya çalışırken Alperen sinirli bir biçimde içeri girip kapıyı kapattı.
"İnek çocuk tüm feromonların koridora yayılmış. Kata kimse giremiyor bile. Omegalar kendini revire attı. Hocalar sebebini arıyor. Senin gibi çekinik biri nasıl olur da böyle yoğun feromon yayabilir?"
Dedikleri daha da şok edip duruyordu. Hasan normalde feromon yayması ile bilinen biri değildi. Bazen bazı omegaların ondan 'kahve aroması' kokusu aldığını duyardım ama hiçbir zaman tam emin olmazdım. Çekinik alfalar, normal alfalara göre yoğun feromon yaymayı beceremezdi ama Hasan'ın az önce olanlardan dolayı bunu başarmış olması Alperen'in tüm bu tepkisini açıklar nitelikteydi.
"Alperen ben de bir alfayım. Bugüne kadar bunu hiç yapmamış olmam asla yapmayacağım anlamına gelmiyor."
Her ne kadar feromon alma özelliğim olmasa da ortamdaki gergin havayı ben bile hissetmiştim. Özellikle Alperen'den gelen sert okyanus kokusu çoktan burnuma ulaşmıştı. Bu kadar yoğun kokunun iki sebebi olurdu, ya kızgınlığa girmiş azgın bir boğasınızdır ya da sinirden kuduruyorsunuzdur.
Alperen için ikincisiydi elbette. Birincisi için gerekli biri yoktu etrafta. Değil mi?
"Bugüne kadar pek alfalığını göremediğimiz için bilmiyoruz maalesef."
Bir alfaya bunu demek normalde sonu ölümle bitmesi gereken bir kavgayı rahatlıkla başlatırdı ama Hasan'ın böyle bir şey yapmayacağı belliydi. Zaten Alperen'in ailesinin gücü bırakın Hasan'ı 7 sülalesini bile ortadan kaldırabilirdi ya da ben öyle sanıyordum çünkü Hasan bırakın geri adım atmayı Alperen'in üzerine yürüyordu. Bu çocuk yürek mi yemişti?
"Benim alfalığımı sorgulamak sana mı düştü?"
Bunu demesiyle nefesimi tutmam bir olmuştu. Alperen birazdan onu paramparça edebilirdi ve bu durumda benim yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Aralarına girmeye kalkışsam birinin ufak bir itmesi havada uçmamı sağlardı. Mecburen o an gelmeden yardım çağırmak zorundaydım ama dışardaki yoğun feromon kokusu tahminimce daha da artmıştı. İki alfanın birbirine böyle karşılıklı yoğun nefretle bakması demek tüm feromonların koridorda karışması demekti. Şu an bu kata sadece yaşlı alfalar girebilirdi. Onlar dışında kimse bu yoğun feromonla baş edemezdi. Okul müdürünün ve yönetiminin hızlıca gelmesini beklemek dışında elimden hiçbir şey gelmiyordu.
"Dilin çok uzamış senin. Hayırdır bu yarımın yanında artistlik mi yapıyorsun bana? Neyine güvenerek?"
Bunu demesiyle ikisinin göz ucuyla bana bakması bir olmuştu. Bana yarım demesine sinirlenecek gücüm bile yoktu. Bugün yaşadıklarım beni yeterince strese sokmuştu zaten. Şu saatte tek isteğim bir an önce buradan kurtulup eve gitmekti. En azından orada hayatta kalma şansım vardı. Burada yoktu.
"O yarım insan değil Alperen. Öyle olsa bile ben onun diğer yarısı olacağım. Bunu bil. Hem ayrıca neye güvendiğimi iyi biliyorsun gayet."
Bunu demesiyle daha da şok olmam gerekirken Alperen'den gelen sert okyanus kokusunun azaldığını hissetmemle tüm duygularım karışmıştı. Az önce Alperen kendini geri mi çekmişti? İnanamıyordum. Demek Hasan'ın da güçlü bir arkası vardı. Alperen bile böyle geri çekildiğine göre bunun tek anlamı bu olmalıydı. Başka bir şey aklıma gelmiyordu hiç.
Tüm bu ego savaşlarına rağmen Alperen alaycı bakışlarını üzerime yollamaktan çekinmemişti.
"Eminim ailen böyle bir yarımın diğer yarısı olmanı kabul edecektir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Diğer Yarım - bxb / omegaverse
Manusia Serigala"Tüm dünya ne derse desin, senin diğer yarın olacağım."