Şehrin Hissettirdikleri

23 2 0
                                    

💎

11. Bölüm: Şehrin Hissettirdikleri

💎

Tanzer'in elinde olan bakışlarım düşüncelerimle beraber gözlerini bulduğunda hızlıca önüme döndüm. "Gidelim. Bu şehir beni boğuyor." Sandalyemden kalkıp masanın üzerinde olan çantamı ve telefonumu da alıp çıkışa doğru ilerledim. "Kızım? Nereye gidiyorsun apar topar bir şey yok inşallah." Kızım. Şaşkınlıkla karşımdaki kadına diktim gözlerimi. Tanzer'in annesiydi bu. Onca yılın ardından onu görmek içimdeki hisleri karman çorman etse de gözlerini görmem hiç iyi olmamıştı. Anneminkilere çok benzerdi çünkü.

"Hazal, bir şey mi oldu yavrum?" Koluma tutunup konuşması hem dolan gözlerimi fark etmemi sağladı hem de dalıp gittiğim yerden kurtardı beni. Bir damla yaş akmak üzere olan gözlerime ellerimi götürüp engel olmaya çalıştım. İkimiz de sessiz kalırken onun arkamda kalan birine işaret verdiğini gördüm ama bunu anlayacak durumda olmadığımdan ona bakmayı sürdürdüm.

"Ferda teyze, seni görmek ne güzel." Dedim gülümsemeye çalışarak. O da her zamanki gibi kocaman gülümsemesiyle bana karşılık verdi ve iki elimi tuttu nazikçe. "Seni de öyle. Nereye gidiyordun söylemedin." Sarı, küt saçlarını inceledim bir süre. Eskiden upuzundu saçları beline kadar gelirdi. Şimdi böyle görmek garip hissettiriyordu. "Eve." Boğazımda oluşan düğümü yok etmek adına yutkundum. Gözlerini her gördükçe ağlama isteğim kabarıyordu. "Tanzer," Ellerimi ondan kurtarıp iki yanıma bıraktım sakince. "Gelmemi rica etmişti. Yarın da antrenmanım var. Malum lig başlıyor kaçırmak istemiyorum." Gözleri ellerimi buldu ardından tekrardan bana dikecekti ki etrafa bakınmaya başladım.

"Karan bırakırdı seni, tek başına nasıl gideceksin İstanbul'a? Olmaz öyle." Kafamı hızlıca iki yana salladım. "Hallederim ben. Hem işi vardır belki burada, mani olmak istemiyorum." Kollarını göğsünde birleştirdikten sonra konuştu. "Ben de İstanbul'a geleceğim haftaya. Kaç zamandır görüşemiyoruz buluşalım olur mu? Özledim seni." Onu onaylasam da bunu istemiyordum. Göz göze geldiğimiz her bir saniye benim için ölümdü çünkü. "Olur." Dedim daha fazla uzatmamak adına ardından vedalaşıp salondan dışarıya attım kendimi.

"Nereye?" Bahçenin kapısından da çıkmıştım ki önümü kesen Tanzer daha fazla ilerlememe müsaade etmedi. "İstanbul'a. Geldik düğüne bitti. Yarın antrenmanım var ona yetişmem lazım." Aslında böyle bir zorundalığım yoktu çünkü Nevra, eminim ki Volkan hocaya durumumu bildirmişti ancak daha fazla Bursa'da kalmak istemiyordum.

"Birlikte geldik birlikte gideriz. Arkana bile bakmadan kaçar gibi çıkıp gidiyorsun. Yapma." Çantamı tutan elimi daha da sıktım. "Ne yapma? Neyi yapma? Bir şey yaptığım falan yok benim Tanzer. Daralıyorum burada duydun mu? Nefret ediyorum bu şehirden, sokaklarından insanlarından. Kalmak istemiyorum burada." Yüksek çıkan sesime aldırış etmeden devamını getirdi. "Kaçıyorsun." Gözlerimi hiddetle açtım. Aynı sokakta olmasa da bir zamanlar yine aynı kelimeyle açılmıştı aramız.

"Saçmalıyorsun sen de. İyi geceler ben..." Duvarın karşısında olan bedenimi sırtım duvara yaslanacak şekilde ittirip yüzüme doğru eğildi. "Neyse ki bu sefer kaçmana izin vermiyorum." Kaşlarını kaldırıp konuştuktan sonra yanımızda duran arabanın sesiyle benden uzaklaşıp gelene baktı. Sürücü koltuğundan Ömer inip Tanzer'in hemen yanında bitmesiyle Tanzer ön koltuğun kapısını açtı benim için. Çocuk gibi inat etmek yerine oturdum o koltuğa ve ardından kapı da kapandı.

💎

Elimdeki zarfa kısaca bakıp kurdelesini çözecektim ki çalan zille beraber zarfı çıkarttığım çekmecenin içine yerleştirdim. Gecenin ikisinde kapıma hangi deli dayandıysa geçerli bir sebebi vardı umarım. Aşağıya inip yaklaşık onuncu kez çalan zille birlikte kapıyı araladım. Bunu yaparken karşımda dağılmış bir Tanıl görmeyi beklemiyordum.

Bir Beyaz FrezyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin