22

1.7K 124 72
                                    

3. KİŞİ AĞZINDAN;

Alev, iki gündür evde hiçbir şey yapmadan öylesine bomboş oturuyordu. O gün nezarethaneden sabaha karşı çıkmıştı. O günden beri de tek yaptığı şey salonundaki koltukta oturmaktı.

İki gündür ne uyuyordu ne yemek yiyordu doğru düzgün. Tek yaptığı bomboş televizyon izleyip alkol almaktı. Koltuğa oturmaktan izi çıkmıştı artık.

Şimdi ise karşısında Mert ve Kerem oturuyordu ama asla onlarla da doğru düzgün iletişime girmiyordu. İkisi de delirmek üzereydi. Alev'i böyle görmek, herkesten koruyup kollamaya çalıştıkları kız kardeşlerini böyle böyle görmek üzüyordu. Ne yapacaklarını bilmiyorlardı.

Alev, iki gündür Barış'ın ne aramalarına ne de yazdıklarına cevap veriyordu.

"Alev, telefonun çalıyor." dedi Mert. Bilmem kaçıncı defa çalıyordu ancak umrunda bile değildi.

Boş bira kutularının arasında duran telefonuna baktı.

B.A.Y.

"Birazdan durur."

Mert derin bir nefes aldı, "Aç şu telefonu Alev lütfen. Çocuk delirdi iki gündür."

Omuz silkti kadın, "Böyle olması gerekiyor."

Kerem kaşlarını çattı, "Ayrıldınız mı?"

"Konuşmuyor ki ayrılsınlar." diye Alev yerine konuştu Mert.

Daha fazla ikisinin gürültüsüne dayanacak mecali gerçekten yoktu. Başı ağrıyordu. Onları kovacaktı, normalde asla bunu yapmazdı, özellikle de bu iki çocuğa karşı ancak yapmak istiyordu.

"Biraz yalnız kalmak istiyorum. Normalde yapmam ama sizden özür dilesem?" diye sorarcasına baktı ikisi.

İkiside anlayışla gülümsediğinde kalktılar ve Alev'in onları kapıya kadar geçirmesine izin verdiler.

Kadına ilk sarılan Mert olmuştu, "Gerçek Alev'i görmek istiyorum. Bu depresyonunu hemen bitir lütfen. Bu Alev'den hoşlanmadım." Alev kolların arasından çıktı. Bu sefer de Kerem'e sarıldı.

"Bu işi halledeceğim güzelim tamam mı? Bu evde göt devirip yatmaların kısa sürecek pek alışma."

Kerem bu olanlara ayrı sinirliydi. Alev'i Kenan Savcı sayesinde tanımıştı. İkisi çok yakın arkadaştı ancak Alev'e son yaptıklarından sonra büyük bir kavga edip aralarındaki ilişkiyi kesmişlerdi. Kerem için artık o sadece Savcı'ydı. Daha ilerisi olmayacaktı. Ne ölüsüne ne dirisine bakardı bundan sonra Kerem.

Alev, ikisine cevap vermeyerek sadece zorla kendini gülmeye zorlamıştı ve ikisini yolcu etti. Kapıyı kapatarak geri koltuğuna dönmeden önce buzdolabından bir bira daha alarak koltuğa yerleşti. Televizyonun sesini tekrar açarak soğuk birasından kocaman bir yudum aldı.

İki günde olsa mesleğini özlemişti. İki gün belki çok kısa bir süreydi ancak Alev için fazlasıyla uzun bir süreydi. Şimdiden ceketlerini, gömleklerini, topuklu ayakkabılarını ve cübbesini özlemişti. O koşuşturmayı özlemişti.

Özlediği tek şey mesleği de değildi. Barış'ı özlemekten deli oluyordu. Normalde deplasmana gittikleri zaman günlerce ayrı kaldıkları bile oluyordu ancak bu farklıydı. Bu seferkinin farklı olduğunu biliyordu. Bu sefer kendi hür iradesiyle ondan uzak duruyordu. Evet ona bir açıklama yapmadan bunu yapmamalıydı ama Kerem ve Mert'in sürekli onun hakkında Barış'a haber verdiğini biliyordu. Alev'in ne yaptığını her saniye öğreniyordu zaten Barış.

Kapının birden çalması ile gerildi Alev. Kimin geldiğini az çok tahmin edebiliyordu. Beyni onun hakkında ne zaman düşünmeye başlasa Barış sanki bunu anlıyor, kendini daha hatırlatıyordu.

Touched • Barış Alper YılmazWhere stories live. Discover now