2.2

49 2 12
                                    

Aslında herşey çok güzel gidiyordu, son birkaç gündür. Harun ve Ateş gayet iyi anlaşmıştı ve Ateş geçmişini unutup bize alışmaya başlamıştı.

Fakat tek bir sorun vardı ki, Berke ve Emre sürekli rahatsız etmeye devam ediyordu. Ne yaparsak yapalım yakamızı bırakmıyorlardı.

Gene normal bir gün geçirmiştik, mutluyduk. Saat gece yarısını çoktan geçmişti, Harun uyumuştu ama biz Ateş ile ayakta kalmıştık.

Ateş balkonda sigara içerken yanına gittim, içimde büyük bir arzu vardı.

"Neden uyumadın?" Diye sordum bir sohbet başlatmak için.

"Uykum yok. Hem sen niye uyumadın?" Diye yanıtladı beni. "Ne bileyim, uyuyamıyorum"

Yanına oturdum, kendisi kıkırdadı. "Salih.." meraklı bakışlarla ona baktım. "Efendim?"

"Ben, özür dilerim... Sana karşı yaptıklarım için."

Dediği bu şey üzerine afallamıştım. Evet, bana yaptıkları gayet de ağırdı fakat ben onu çoktan affetmiştim.

"Hey, sorun değil."

"Olsun, sana çok hata yaptım zamanında. Berke aptalı için. Pişmanım" sigarasından bir fırt daha çektikten sonra başını yere eğdi. Ağlıyor muydu?

"L-Lan, ağlama manyak mısın?"

Çenesinden tuttum ve kendime çevirdim, çok masum bakıyordu. Yutkundum.

"Kendini suçlu görme, ben seni zaten affettim. Sadece sen onlara kandın. O yüzden bunlar yaşandı."

"A-ama... Hepsi benim suçu-"

En sonunda dayanamadım ve dudağına yapıştım. Şehvet içinde o dudaklarını öpüyordum.

Ellerini omzumun arkasında birleştirip karşılık verdi. Yavaş yavaş boynuna inip emmeye başladım. Duvara yaslamıştım onu.

"Vücudun... Çok iyi..."

Birden beni itti. "T-tamam yeter..." yüzü kızarmıştı. Utanmış mıydı o?

Kahkaha attım, "utanman çok şirin... Neyse, hadi sen yat uyu."

"Hayır yatmayacağı-"

Tam o sırada silah sesi geldi. Bir küfür savurarak aşağıya baktım, Berke ve Emre aşağıdaydı.

"Sizi alçaklar... Ateş! Sen Harun'un odasına geç ve kendinizi kilitleyin, sakın çıkmayın."

"Ama-"

"Ateş sana ne diyorsam onu yap!" Hemen yatak odasına gidip silah aldım ve Ateşi Harun'un odasına kilitleyip aşağıya indim.

"Şimdi belanızı götünüze sokmaya geliyorum..."

Aşağı inerken Doruk'u aradım, adam getirmesi için.

Ben aşağıya inene kadar zaten Doruk'lar gelmiş ve onların etrafını sarmıştı.

Kahkaha atarak aralarından geçtim ve Berkenin tam karşısında durdum. "Sanırım biri canına susamış, ha?"

"Ateş'i bize geri ver..."

"Allah Allah? Öyle miymiş ya? Tutun şunları!"

Ben bunu dediğim anda bizimkiler ikisinin kollarından tuttu, ellerindeki silahlar yere düştü. Uzanıp onları aldım elime ve incelemeye başladım.

"Bu elinizdeki silahlar, dandik herhalde ha?"

"Ateşi ver dedim.."

Silahı elimde biraz salladım ve kafasına tuttum, Emre bağırmaya başladı.

"Silahın dandik olup olmadığını sende deneyelim mi?"

"Seni pislik...."

"Ve hayır, ateş senin olmayacak... Doruk, sana bırakıyorum" dedim ve silahı Doruk'a verdim.

Doruk silahı alımdan alıp Berke'nin alnına yasladı ve "iyi uykular yakışıklı" diyip vurdu. Ama son anda biri onu itti ve kurşun Berke'nin omzuna geldi.

"Siktir, bu kim lan!"

Bu, bu Kaan'dı?

"Meydanı size bırakacağımı mı sandınız lan sik kafalılar! Emre, Berke'yi hastaneye götür!"

"Allah Allah?" Diyip güldüm, "Patron Ayaz'ın bile sevmediği o eleman... Seni aramızda tekrardan görmek ne güzel..."

"Ne demek istiyorsun lan sen?!"

"Ayaz Bey diyoruz Kaan... O da seni sevmiyor..." Diye kahkaha eşliğinde araya Doruk girdi.

"Buradan gitmezsen Berke değil... sen ölürsün...?"

"Seni varya-"

Doruk bir anda Kaan'ın suratına yumruğu indirdi ve yere yatırıp yumruklamaya başladı.

"Hah, koçum be..."

Kendime bir sigara yaktım ve cebimde ki muştayı çıkarıp Doruk'a verdim.

"Al aslanım, bu lazım olac-"

"Neler oluyor lan burada!?"

Siktir, Patron Ayaz geldi lan.


SAHTEKÂRLAR VE SADIKLAR 𝑏𝑥𝑏𝑥𝑏 -YARI TEXTİNG-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin