Her zaman olduğu gibi kulaklıklarım takmış ağaçlarla dolu yol da müzik dinleyerek yürüyorum . Okulum , sınavlarım , derslerim , ailem , arkadaşlarım yüzünden kendime vakit ayıramamıştım .
Ne zaman büyüdüm ve liseye geçtim bilmiyorum . Tek bildiğim ailem tarafından monoton bir hayata mahkum bırakıldığım . Gün doğmadan uyan kahvaltı yap okula git okuldan sonra dershane dershane bitince evde 2 -3 saat etüt akşam yemeği ye ve uyu . Her günüm böyle geçiyordu. Sonun da bir saat olsa bile vakit ayırabilmiştim kendime . Bu kadar çaba , bu kadar uğraş neden bilmiyorum . Bu hayatı ben yönetmiyorum , kararları bej almıyorum. Ben sadece bana verilen monoton hayatı uygulamaya ve ailemi mutlu etmeye çabalayan bir insanım .Hayat kimine göre bir mucize , kimine göre ise bir kabus . Bana göre ise hayat sadece bir sinema , ve ben bu sinema da Yönetmen değil bir oyuncuyum .
Beklenen an geldi , 30 dakikadır yürüyorum ve şimdi marmaraya gidip yola çıkmam gerekiyor . Programımı aksatırsam benim için hiç iyi sonuçlar ortaya çıkmayacak bunu biliyorum malesef ki acı tecrübelerle bu durumu biliyorum . Neyse bunlar uzun bir hikayenin ön sözü bile değil . Eve gitmem gerekiyor . Haftaya deneme sınavı var ve ailem 2. olmamı kabul etmiyor . Görüşmek üzere .Sabah Saat 06.00
Her zaman olduğu gibi mozartın requiem bestesiyle gözlerimi açıyordum . Yataktan kalkıp ihtiyaçlarımı giderdikten sonra hazır olan kahvaltıya indim . Evimizdeki hizmetliler ailemin isteği üzerine benim kahvaltımı saat 06.00'da hazırlıyorlardı . Kahvaltımı yaptıktan sonra odam da kıyafetlerimi değiştirip çantamı hazırlayıp gün içerisindeki derslerin kısa notlarını gözden geçirdikten sonra odamdan çıkarak merdivenlerden idim ayakkabılarımı giydim son bir kez aynada kendimi kontrol edip marmaraya yürümeye başladım. Ailem varlıklı bir soydan gelmesine rağmen bana en ufak taviz vermemişlerdi ve sabahları marmarayla okula gitmemi istemişlerdi. Evden çıktığım da saat 07.00 olmuştu ve 30 dakika sonrada marmaya gelmiştim. Bir kaç dakika bekleyişten sonra beklediğim sesle gelen araca bindim ardından 25 dakika içerisin de durağına gelmiştim . Okulum ile durak arasın da 10-15 dakika vardı ve bu zaman da benim biraz nefes almama olanak sağlıyordu . Saat 08.30'da çalan zille herkes kendi sınıfına doğru çıkmaya başlamıştı . Ben de merdivenlerden çıkarak kendi sınıfımın önünde durdum ve tabela da yazan yazıya baktım , 10/A . Evet her ne kadar inanmasam da 10. sınıf olmuştum ve yks sınavına 2 yıldan az bir sürem kalmıştı. Ailemin en fazla baskı kurduğu konulardan sadece birisi de bu durumdu . Kafam da bulunan düşüncelerden bana omuz atan öğrenci ile sıyrıldım . Kim diye baktığım da başka bir öğrencinin bana omuz atan öğrenciyi kovaladığını gördüm . Umursamadan sırama geçtim ve dersimiz olan fizik dersinin konularına göz geçirmek için notlarımın olduğu defteri çantamdan çıkartıp yazdıklarımı gözden geçirmeye başladım . Bugün hoca derse 2 dakika geç gelmişti. Defterimi ve kitabımı masanın üzerine bırakarak dersi dinlemeye başladım .
Fizik dersinde aldığımız notlardan ve geçtiğimiz yene konudan sonra 3 ders edebiyat işlemek bedenimi yormuştu . Neyse ki gelen öğle yemeği ile kendimi biraz toparlamayı başarmıştım . Bugün 9 saat dersim vardı ve okuldan sonra okula 25 dakika uzaklıkta olan dershaneye gitmem gerekiyordu .
Öğlen arasının bitmesine 15 dakika kalmıştı ve ben bahçedeki bankalardan birine oturmuş kulaklıklarımdan müzik dinliyordum . Biraz sonra yanımda bir hareketlilik hissettim ve ne olduğuna baktım. Yanıma sınıf arkadaşım lina oturmuştu ve bana ' beni endişelendiriyorsun ' bakışları ile bakıyordu.Lina bu ne hoş bir sürpriz. Nasılsın , bir süredir seni sınıfta endişeli görüyorum ?
Hiç vazgeçmeyeceksin değil mi göktuğ?
Her seferinde bana bu soruyu sormanı anlamıyorum . Ben değil sen endişelisin hatta bu endişelerin seni bir gün paranoyak yapmasından korkuyorum.Bu dedikleri ile ufak bir kahkaha atmıştım. Bu halim onun da gülmesine sebebiyet vermişti . Lina benim en iyi arkadaşlarımdan biriydi . Benim moralimi yükselten benle dertleşen, benimle mutlu olan bir insandı . Bir çok kez beni seviyor mu diye endişeleniyordum fakat sevgilisi olduğunu öğrenince rahatlamıştım.
Hey! Şampiyon kendine gel .
Gözümün önün de sallanan elle düşüncelerinden sıyrılıp linaya kulak verdim .
2 dakikadır konuşuyorum senden hiç ses çıkmıyor . Ne oldu diye bakmaktım ve sen çoktan transa girmişsin .
Lina beni biliyorsun , okuldan sonra dershaneye gideceğim ondan sonra evde 2-3 saat etüt yapacağım . Bazen dünyadan kopabiliyorum .
Göktuğ neden bu kadar monoton bir hayata sahipsin ? Neden diğer insanlar gibi eğlenmek , tatil yapmak , dinlemek , gezmek istemiyorsun . Neden hayatını sadece bir hedef üzerine şartlıyorsun ?
Linanın dediklerine hafifçe gülümsedim ama bu sevinç gülümsemesinden çok uzak acı bir gülümsemeydi.
Lina benim hayatım hakkın da karar verme yetkim yok . Ben ailem bana ne yapmamı söylüyorsa onu yapmaya mecburum . Bu monoton hayatı ben seçmedim . Bu hayatı ben kontrol etmiyorum.
Lina cevap vermek için ağzını açtı ama çalan zilin sesiyle herhangi bir şey söylemeden birlikte kalkarak sınıfa doğru yürümeye başladık.
Akşam Saat 22.00
3 saat süren dershaneden saat 21.00'da çıktıktan sonra 1 saat içerisin de eve gelebilmiştim. Ailemin bana verdiği program ile 2 saat sürecek olan etüte zaman kaybetmeden başlamam gerekiyordu.
Sabah Saat 02.00
Sonun da etütü bitirmiştim ve yemek yemeden üstümü değiştirip yatağıma yatmak için hazırlanıyordum .
4 saat sonra yeniden bu programa başlayacaktım.
Kafandaki düşünceler yattığım yatağım da bir süre sonra göz kapaklarım kapanmaya başlamıştı...|
Herkese iyi akşamlar bu taslak olarak bura da bulunsun , eğer ki istek olursa ve kurguyu yapılandırabilirsem devam edeceğim.
Kendinize iyi bakın
:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Değil , SEN...
Fiksi RemajaKendi hayatı hakkın da karar verme yetkisi olmayan bir öğrenci ileri de başına geleceklerden habersizdir. | Yazım hatalarım olabilir şimdiden özür dilerim . İlk kitabım ve ilk kurgum o yüzden hikaye gidişatı acemice olabilir iyi okumalar . Kendiniz...