Selaaam
Bu bölüm söz verdiğim gibi geçen bölüm en çok yorum yapan kişi için SweetToothPie yorumların için teşekkürler aşkım💗
Bu güzel çocuk Luca Davis şimdi kim olduğunu anlayacaksınız ♥️
...Lucius Malfoy ile göz göze geldiğinde sonunun geldiğini düşünüyordu. Hayır, hayatının değil elbette. Onu isteselerde öldüremez ve zapt edemezlerdi. Kurduğu bu küçük oyunun sonu geldi diye düşündü. Ta ki o sesi duyana kadar.
"Darien!"
Kafasını hızla çaprazındaki noktaya çevirdi. Kapüşonlusuna rağmen yüzünü tanıyabilmişti. İkinci hayatının sonradan yükelenen anılarından biriydi. Darien Jameson'ın yapayalnız olduğu o büyük Riddle Malikanesi'ndeki tek arkadaşıydı bu çocuk. Yani Harry'nin. Buna alışmalıydı.
Luca Davis, Harry ile yaşıttı ve onun ailesi de Voldemort için çalışıyordu. Ancak o Harry gibi Riddle Malikanesi'nde yaşamıyordu. Yine de babasıyla beraber sık sık uğradığı için Harry ile yakın arkadaşlardı.
Harry çocuğun olduğu yöne doğru hızla koşarken ne babası ne de Lucius Darien'a yardım eden çocuğun yüzünü göremediler. Eğer görselerdi bu Luca'nın sonu olabilirdi.
Harry ve Luca dar sokakta olabildiğince hızlı koştular ve Luca, Harry'yi kolundan tutup sağ taraftaki oldukça küçük bir başka tarafa doğru yönlendirdi. Yalnızca tek kişinin geçebileceği kadar dardı. İki oğlanda zayıf bedenlere sahiplerdi bu yüzden peş peşe çabucak geçmişlerdi sokaktan ancak Lucius ve Harris için fazla dardı. İki adam başka bir yol kullanmak için koşarlarken Harry kendini çoktan Diagon Yolu'nun kalabalığına atabilmişti. Buldukları ilk dükkana- Quidditch mağzasına attılar kendilerini. İki Ölüm Yiyen'in böyle kalabalık bir dükkandan çocuk kaçırmasına imkan yoktu.
Harry ellerini dizlerine koymuş derin derin nefesler alıyordu. Yüzü kızarmıştı, terliyordu ama büyük bir rahatlama da vardı üstünde. İşinin bittiğine neredeyse eminken Luca hayatını kurtarmıştı. Arkadaşına döndü. Sırıtarak sımsıkı sarıldılar. "Seni görmek güzel..." dedi Harry. Herşeyi kendisi yaşamış gibi hatırlıyordu ve bu çocuğa hissettiği samimiyeti açıklayamıyor olsa da gerçekti.
"Senide dostum." dedi Luca. Onlar birbirlerinin her türlü hareketini destekleyen iki yakın dostlardı. Ve evet, biri camdan atlarsa diğeri de atlardı. Öte yandan Luca'nın Ölüm Yiyen işlerini sevdiği de söylenemezdi. Gelin görün ki onun babası onu zorla Ölüm Yiyen yapmaya kalkmamıştı. Mr Davis Gelecek Postası'nda yazıyordu ve bu Voldemort'un çok işine yarıyordu. Tahmin edilenden de fazla yere adamlarını yerleştirmiş durumdaydı ve ona bir kere sadık olanların geri dônme şansı yoktu. İşaret pek çok anlamda korkunç bir bağlayıcılığa sahipti.
"Mr Jameson!"
Harry kapıdan gelen McGonagall'ın sesine döndü. Evet ona bir açıklama yapması gerekiyordu.
Kadın iki çocuğun yanına geldiğinde Luca'yı görünce kaşlarını çattı. Luca profesörüne selam verip uzaklaşmıştı. Harry terleyen saçlarını geriye atıp, "Tam yanınıza geliyordum ki, babam karşıma çıktı." dedi. McGonagall anında endişelenip dışarıya bakmıştı. Etrafta şüpheli bir şey bulamayınca tekrar Harry'ye döndü. "Kalabalık sayesinde onu atlatabildim."
"Bir şeyiniz var mı? Çatlak Kazan'a gidiyoruz, Dumbledore'a haber verelim de buralarda Ölüm Yiyen'ler gezdiğini bilsin."
...
Önlar Hogwarts'a daha dönmeden Dumbledore çoktan yaşananları öğrenmişti bile. Harry odasına postalandıktan sornaysa Yoldaşlık acil bir şekilde toplandı. Konu, Mr Jameson'ın durumunu nasıl avantaja çeviririzdi. Darien'ın bir yem olarak kullanılmasıyla Ölüm Yiyen'lerden bazılarını yakalamaları mümkün olabilir miydi?
Harry bunu kesinlikle istemiyordu. O ne aydınlığın ne de karanlığın tarafındaydı. O gri bölgedeydi ve amacı ikisini birleştirmekti. Büyücülere barışı getirmekti. Tam da bu yüzden Voldemort'a ihtiyaç duyuyordu. Yani iki tarafın da kazanmasına engel olmalıydı.
Dumbledore'un onu yem olarak kullanmaya karar vermesinden yararlanıp planlarına engel olabilirdi. Olmak zorundaydı. Voldemort hakkında ele geçirecekleri bilgilerle onu yenerlerse o zaman karanlık taraf kafası kopmuş bir tavuk gibi oradan oraya savrulurdu. Tekrar torparlayamayacağını biliyordu. Karanlık tarafı bir arada tutması için Voldemort'a, aydınlık tarafı bir arada tutması için Dumbledore'a ihtiyacı vardı. En nefret ettiği iki adamı koruması gerekiyordu.
Yoldaşlığın Darien'ı da toplantıya dahil etmesi çok uzun sürmemişti. Bir ev cini odasına gelip onu Büyük Salon'a götürmüştü.
Moody yine onaylamayan keyifsiz bakışlarla süzdü genç oğlanı. McGonagall endişelenmiş görünüyordu. Öğrencileri sahiplenmek gibi bir huyu vardı kadının. Dumbledore'un sükuneti yerindeydi. Fleamont ile kısa bir bakış paylaşıp başıyla selam verdi. Diğerlerininse çoğu Moody gibi düşünüyordu. Darien istenmediği bir yerde olmaktan rahatsız olmak yerine ona olan bakışlarla keyiflendi. Olan bitenden habersiz zavallı bir çocuk olduğunu sanmaları komik geliyordu ona.
"Otur lütfen, Darien."
Dumbledore'un işaret ettiği sandalyeye oturdu. Habersiz ve meraklı göründü.
"Sana söylüyorum, Dumbledore! Bu iş bir çocukla ol-maz!" dedi Moody huysuzca. Harry kollarını masanın üzerinde birbirine doladı. "Size bildiğim her şeyi anlattım zaten." dedi.
Dumbledore, Moody'ye uyarıcı bir bakış yollayıp Harry'ye döndü. "Darien, bu öğleden sonra Profesör McGonagall ile okul alışverişini yaparken senin peşine düşen Ölüm Yiyen bize bir fikir verdi. Baban hala seni arıyorsa belki de bunu kullanmamız gerekiyordur."
Dumbledore susunca Moody devam etti. "Eğer babana ulaşıp ona geri döneceğini ve oşaret alacağını söylersen Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen seni tekrar kabul eder mi?"
Darien omuz silkti. "Kaçtığımdan haberi bile yoktur diye düşünüyordum ama bugün Knockturn Yolu'nda Lucius Malfoy'da vardı ve beni gördü. Yani artık yakın hat bunu biliyordur. Yakın hat biliyorsa, Karanlık Lord'da öğrenmiş demektir." Dumbledore'a baktı. "Hogwarts'a -yani sana- sığınmamı ihanet olarak algıladıysa beni öldürür. Ki muhtemelen öyle algıladı."
"Duyduğun gibi, Dumbledore. İşe yaramaz-"
"Başka ne işe yaramaz biliyor musun?" Diye aniden Moody'nin sözünü kesti Harry. Moody tek kaşını kaldırarak ona döndü. "Şu söylenmelerin. Susmak bilmez misin sen?" dedi aynı Moody gibi homurdanırcasına. McGonagall yanaklarının içini ısırarak ciddi ifadesini korudu. Bir kaç kişi Fleamont ile beraber sessizce kıkırdarken diğerleri gülümsemelerini gizlemeye çalıştılar. Dumbledore sükunetle sırıttı Moody'nin suratına. Moody burnundan soluyarak baktı çocuğa.
Harry ayaklandı. "Bana başka sorunuz yoksa, size iyi toplantılar." dedi ve hızlıca Büyük Salon'dan ayrıldı. Tabii sonrasında içeriyi gizlice dinlemeye devam etmişti. Moody'nin arkasından söylediği sevgi dolu sözler(!) onu daha da keyiflendirdi. Toplantı biterken arsız bir sırıtışla odasına döndü.
...
Adanadan okuyan varmıı
Bölüm nasıldııı
💗💗💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Büyü'nün Oğlu
FanfictionHarry Potter, özeldi. Herkesten daha özel. O kendisi gibi yüz binlerce büyücü olduğunu sanıyordu ama haberi yoktu, Büyü'nün oğlu olduğunu bilmiyordu.