Soyunma odasında Hande Baladın'ı gördüğünde, Saliha'nın kalbi hızla çarpmaya başladı. Bu kadar ünlü ve başarılı bir voleybolcuyu burada görmek, şaşkınlık ve heyecanını bir arada getirmişti. Hande, sırtındaki spor çantasını bir kenara koymuş, dikkatle salonu inceliyordu. Saliha, nefesini düzenlemeye çalışarak nazikçe konuşmaya başladı.
"Merhaba... burada ne yapıyorsunuz acaba?" Saliha'nın sesi hafifçe titremişti ama olabildiğince nazik ve sakin olmaya çalışıyordu. Ünlü bir sporcu karşısında olması, ona kendisini küçük hissettirse de, dik durmaya özen gösterdi.
Hande, Saliha'nın sesini duyunca ona dönüp gülümsedi. Kendinden emin ama sıcak bir tavırla konuşmaya başladı.
"Merhaba! Sanırım birbirimizi tanımıyoruz. Ben Hande Baladın." Elini uzatarak kendini tanıttı. Saliha'nın heyecanlı bakışlarını fark eden Hande, gülümsemesini biraz daha genişletti.
"Milli takımda voleybol oynuyorum."
Saliha, karşısındaki genç kadının kibarlığına hayran kalmıştı. Elini sıkarken, kısık bir sesle kendini tanıttı.
"Ben de Saliha... " Biraz utangaçça başını eğdi ama yine de gözlerini Hande'nin gözlerinden kaçırmamaya çalıştı.
Hande'nin gülümsemesi çapkın bir sırıtışa dönüştü, içtenlikle karşılık verdi.
"Memnun oldum, Saliha. Aslında buraya geldim çünkü milli takım kampını burada yapacağız. Sanırım kimse sana haber vermedi?" dedi, bir kaşını hafifçe kaldırarak merakla sordu.
Saliha hafif bir şaşkınlıkla başını iki yana salladı.
"Hayır, haberim yoktu."
"Ah, anlıyorum. Normalde ben de bu kadar erken kalkmam ama bu sabah uykum kaçtı, salona erkenden gelmeye karar verdim. Sabahın sessizliği güzelmiş aslında."
Saliha'ya doğru bir adım atarak, onunla samimi bir şekilde konuşmaya devam etti.
"Senden önce kimse gelmemiştir diye düşündüm. Ama sanırım sabahın ilk misafiri sensin."
Saliha bu samimi tavır karşısında biraz daha rahatlamıştı. Hande'nin sıcak yaklaşımı ona kendini daha iyi hissettirmişti.
"Evet, genelde buraya herkesten önce gelip temizlik yapıyorum. Ben de müsaadenizle işime dönsem iyi olacak... salonu toparlamam lazım."
Hande, Saliha'nın gitmek üzere olduğunu fark ettiğinde, aniden duraksadı ve çapkın bir gülümseme takınarak ona döndü. "Bu arada, Saliha, tanıştığımıza gerçekten memnun oldum." Gözlerindeki ışıltı, içtenliğinin bir göstergesiydi. "
Hande'nin doğal tavrı, onun üzerindeki baskıyı biraz olsun hafifletmişti.
"Ben de memnun oldum," dedi hafif bir gülümsemeyle ve ardından temizlik işine geri döndü.
Ancak Hande'nin gülümsemesi kafasında dönüp duruyordu, adımlarını salonun zemininde yankılandıkça bile içindeki heyecanı dindiremiyordu.
Saliha, salonun son köşelerini temizlerken artık iyice terlemişti. Silme işini bitirmek üzereydi ve bir an önce antrenmanına odaklanmak istiyordu. Yavaşça doğrulup elindeki paspası yerine koydu ve derin bir nefes aldı. Bu sırada Hande, salonun ortasından sessizce geçip tribünlere yerleşti. Milli takımın ünlü oyuncusu orada oturmuş, Saliha'nın her hareketini meraklı bir gözle izliyordu. Az önceki karşılaşmalarındaki gerginliği üzerinden atmış görünüyordu; artık gözlerinde yalnızca bir keşfetme arzusu vardı.