Hayat betimlenmiş zor bir hikayedir aslında. Kimisine hikaye, kimisine masal gibidir hayat. Kimisinin canını yakar da kimisini ödüllendirir. Kimisine büyük gövdeli huş agaçlarında gölge verir, kimisine bir mektup gönderir göklerin esiri kuşlarla. Ama bir sevgi gönderemedi insanların kalbine insanla...
Mavi gökyüzünün gri bulutlarla uyumuydu sanki ikimizin hayatı.
Senle ben gibi...Kulaklığı indirdim kulagımdan. Mavi gökyüzünün artık turuncuya çalan rengi arka bahçemize vuruyordu.
Annemle evde yalnızdık. Babam yıllar önce kalp krizinden dolayı vefat etmişti. Abimse şu an beyzbol antrenmanındaydı. Derken bahçede bi kadın gördüm. Bu annem degildi.
Bu saçı başı dagınık, yüzündeki kandan gözleri gözükmeyen, bir de elinde boşa savuşturduğu kanlı kasap bıçağı olan bi kadındı.
Telefonuma uzandım polisi aramak için. Bu esnada yeterince hızlı hareket ettiğimi düşünüyorum. Numaraları girerken annemin mutfakta kek yaptığını hatırladım.
Koşarak iniyodum merdivenleri. Merdivenlerin sonunda, hemen sağda kalıyodu mutfak.
Mutfağın geniş kapısından daldım içeri. Annem irkilerek döndü bana. Elindeki kek kalıbı yere düştü.
-Anne hemen benimle yukarı gel!
-Niye noluyo Sıla
-Anne...
Geleceği yoktu kolundan tuttuğum gibi onu çekmeye başladım. Ona anlatıp korkutmak istemedim onu. Yukarı, odama geldigimizde içeri girdim, kapıyı kapatıp kilitledim.
Elimdeki telefonun nasıl oraya gittiğini bilmeden masadan aldım. Telefonu alıp polisi aramak için tuşları girdiğim sırada bişey unuttuğumu hissettim.
-Billy!!
Diye annem bagırdıgında fark ettim. O bizim köpeğimizdi. Annem masaya bıraktığım kilidi sağımdan uzanıp aldı kapıya koştu. Onu yakaladım kolundan.
-Anne lütfen mantıklı düşünelim bekle. Şu anda biz daha önemliyiz. Şimdi anahtarı bana ver, ben inip alayım Billy'i. En azından savunmayı biliyorum kendimi anne hadi lütfen.
-Ne oldugunu anlatıcakmıson artıkk!?!?!
-Anne bak... dışarıda kanlı bıçaklı bi kadın var. Sakin olmamız lazım. Tamam mı?
-Sakin ve dikkatli. Çok dikkatli olman lazım
Başımı evet anlamında salladım. Kilidi aldım. Kapıyı açtım, abimin odasına gidip gardropdaki beyzbol sopasını aldım. Annemin sesini duyabiliyodum.
-Sıla en son ön bahçedeydi
-Ben gelene kadar polisi ara, içerden de kilitle kapıyı
Diyip anahtarı kapının altından attım odaya. Susması evet demekti. Aricanı biliyodum zaten.
Ben beyzbol sopasını iki elimle kavramış, gardımı almıştım. Yavaş ve temkinli adımlarla indim merdivenden.
Tasma sesini duyduğumda bir oh çekecek kadar rahatlamıştım. Billy üzerime atladı. Elimdeki beyzbol sopası düştü yere. Ön bahçede birilerini ara gibi etrafta koşuşturuyodu o deli kadın. Cidden deli gibi bakıyodu etrafına, sanki birilerini arıyodu. Derken beni gördü. Sopayı koltuk altıma alıp Billy'i kucakladım ama ağır olması hızlı hareket etmemi engelliyodu.
Koşarak merdivenleri çıkmaya çalıştım. Afalladım. Dönüp arkamı baktığımda kadın kapının eşiğinde durmuş, bana bakıyodu.
Bir yandan o kadını incelemeye çalışırken bir yandan da merdivenleri çıkıyodum.