yaşanamamış olan her şeye.

332 92 348
                                    

sen dünyayı koru, ben seni koruyacağım.

oneshot, 2min.

minho, 16
seungmin, 13

minho, 16seungmin, 13

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

2001, Ekim.

"dağılın lan buradan!"

yabancı bir ses tam arkamdan geldiğinde yaşlar yanaklarımdan süzülmesine rağmen açtım gözlerimi. titreyen ellerimi dizlerime yerleştirdim. etrafımda çember oluşturmuş çocuklar sesi duymasıyla birlikte koşarak uzaklaşırken ben ağlamaya devam ettim.

bekledim arkamdaki kişinin yanıma gelmesini. o da dalga geçecekti belki bu hâlimle. daha on üç yaşında ve bir sandalyeye mahkûm diyerek gülecekti bana. sonra annemin belki de her gün düzenli olarak taradığı saçlarımı çekiştirecek ve sandalyeme tekme atarak beni yere düşürecekti. yanımdan gülerek uzaklaşırken ben de ağlamaya devam edecektim orada.

ama hayat ilk defa beni şaşırttı ve hiçbiri olmadı.

yanıma yaklaşan beden, az çok mahallede gördüğüm ancak hiçbir ilişkimiz ya da muhabbetimiz olmayan biriydi. lee minho. tanıdığım herkes korkardı ondan. adının geçtiği yerlerde çocuklar sus pus olurlardı. bazı annelerin çocuklarının yaramazlıklarını durdurmak için onun adını kullandığını öğrenmiştim hyunjinʼden.

hyunjin. benim tek arkadaşım.

canım belki de. kardeşim, annemin bile bilmediği sırlarımı anlattığım tek kişi. onunla tam bir senedir tanışıyoruz. ben ortaokul altıncı sınıfın son dönemindeyken o gelmişti sınıfımıza. tek benim yanım boş olduğu için o oturmuştu. normalde kimse oturmazdı benimle. oturmak istemezlerdi. sakat birisini yanında bulundurmak istemezlerdi çünkü. o gün ilk adımı atan hyunjinʼdi. bana yemeğini paylaştı. beni sandalyem ile birlikte zorlanarak da olsa bahçeye çıkardı. benimle oyun bile oynadı. o gün eve döndüğümde hayatımda hiç ağlamadığım kadar ağlamıştım.

"iyi misin?"

hemen tam dibimden gelen sesle yerimden sıçarken sanki kaçabilecekmiş gibi oturduğum sandalyemden geri gittim hafifçe. gülmek istedim bu hâlime kahkahalarla. dişlerimi sıktım sadece. geç dalganı, git işte diye bağırmak istedim suratına. gerildiğimi anlamış olacak ki uzaklaştı birkaç adım benden. hafifçe dizlerinin üzerine çökerek sorusunu yeniledi tekrardan. "iyi misin, seungmin?"

bana neden iyi davrandığına mı yoksa adımı bilmesine mi şaşıracağımı düşündüm birkaç saniye. kalakaldım ve yutkundum birkaç kez. gözlerim yüzüne çıktı bu sefer. benimkilerinin aksine simsiyah saçları düşmüştü alnına. gözlerinde görebildiğim yıldızlar bana gülümserken gözlerimin dolduğunu hissettim. anlayamadım neden dolduğunu. aptal gibi dişlerimi sıktım sonra. kafamı salladım cevap vermeden.

masum dilekler ve birkaç tutulmamış söz, 2min ✓Where stories live. Discover now