Media: muhteşem edit yeteneklerimle yaptığım yıldızlı yarabantları💅Biraz sarılı kaldıktan sonra beni tuttuğu gibi kucağına alıp arabanın kapısını kilitleyip, hemen önümüzdeki denizin karşısına koyulmuş banklara adımlamaya başladı.
Sabahın köründe okula gitmeyip buraya geldiğimiz için etrafta kimsecikler olmadığından rahatca haraket edebiliyorduk.
Kucağında benimle beraber banka oturduğunda bir şey demeden inip yanına oturmuştum. Karşımızdaki muazzam manzarayı seyr ederken omzuma konan ağırlıkla başımı ona çevirdim.
Üşümemiştim bile.
"Tüm ceketlerini bana veriyorsun galiba,"
Derin bakışları gözlerimde dolandıktan sonra kısık siyahlarıyla "Canımı iste, canımı vereyim." Dedi yoğun bir sesle.
Bu aralar fazla romantikti bu adam.
Hafifce gülümseyip ellerimi koluna sararken "Salaksın," Dedim sırıtarak.
"Biliyor musun Kayhan," Bir anda ciddi ses tonuna dönmesine şaşırırken bir şey demeden devam etmesini bekledim.
"Ben hayatım boyunca kimseye ceketimi vermemiştim." Düşünceli bir şekilde dalgalı olan denize bakarken "Kimsenin üşümesinden korkmamıştım." Dedi.
Yüzümdeki tebessüm silinirken sarıldığım kolunu bırakıp doğruldum. Ellerimi ceplerime koyarken aynı onun gibi elalarımı karşımdaki manzaraya diktim.
"Ben de kimseye ihtiyacım yok sanıyordum," Dedim başımı eğip gülümseyerek kafamı iki yana sallarken.
"Sizinle tanışana kadar, hocam." Bayık bakışlarım yanımdaki adamdayken gözlerime baktı o da.
"Gözlerin aynı senin gibi, uzaktan bakınca başka.." Yüzüme yaklaşıp gözlerime dikkatle baktı. "...Yakından bakınca başka."
Dudaklarımız arasında santimlik mesafe varken "Öyledirler,"
"Ama kimse yakından bakmaz, gerçek rengini görmez. Sorsanız, annem bile bilmez gözlerimin rengini." Başımı çevirip yanan göğsüme inat hafifce dudaklarımı kıvırıp çok uzaklara diktim gözlerimi.
Çenemde beliren parmaklar yüzümü yeniden ona çevirirken "Ben biliyorum rengini, kirpiklerinin sayını bile biliyorum." Bir şey demediğimde çenemdeki eliyle yüzüme ulaşıp dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Kalbim hızlıca çırpınırken sertçe öpüp geri çekildi.
Yoğunlaşmış gözlerini tüm yüzümde gezdirdikten sonra "Eğer bir gün, beni kalbine kabul etmek istersen üzerinde benim ceketimle burada buluşalım. O zaman, gözünden akan incilere dünyayı yakacağım."
"Ben," Diye başladığımda işaret parmağını dudağıma getirmiş, konuşmamı engellemişti.
"Dediğimi duydun, bir şey söylemene gerek yok. Ayrıca benim olduğunda çalışmana bile izin vermeyeceğim, seni yoran herşeyi yerle bir edeceğim." Beni kısıtlayamayacağını bildiğinden yapacağı herşeyi sevgili olduğumuz döneme saklıyordu. Sorun bunlar değildi, sorun gerçekten de sevgili olacağımıza inanmasıydı.
Canımı yakan herşeyi biliyordu.
Ve bunlardan uzaklaşmam için herşeyi yapmaya hazırdı. Beni derin bataklık kuyumdan çıkarmak için herşeyi yapmaya hazırdı.
......
Önümdeki deftere ne çizdiğimi bilmeden öyle birşeyler karalarken dalgın bakışlarım çizdiğim şeyde olsa da aslında orada değildi. Çok uzaklara dalıp gitmiştim. Bir kaç gün önce bana denizin kenarında dediği cümleleri hatırlarken içim bir garip oluyordu. Tarih yerine edebiyat hocası falan mıydı acaba? O ne biçim cümlelerdi anasını satayım. İçim gitmişti.