3.4

122 12 164
                                    

hoosgeldiniz
bu bolum biraz fazla diyalog barindiriyor da onu onden soyleyeyim dedim
simdi bolume gecebilirsinizz

YORUMLARINIZI BEKLIYOR OLACAGIMM 🤩

-

O mutfaktayken çalan kapı zilini fark ettiğinde elindeki sigarayı masadaki küllüğe bırakıp kapıya yöneldi Shoko. Gelen Geto olamazdı, daha yeni market için çıkmıştı. Kimin gelmiş olabileceğine fazla kafa yormadan kapıyı açtı, gözleri ağlamaktan şişmiş Utahime'yi görünce yüzünde bir şok ifadesi belirdi.

"Utahime?! Ne oldu?!" diye sordu Shoko hemen telaşla Utahime'nin koluna girerken.

Utahime tek eliyle yüzünü sildi, burnunu çekti, "S-Shoko... Geto içeride mi..?" dedi titreyen sesiyle. "Öyleyse gideyim ben..."

Shoko Utahime'yi tuttuğu kolundan içeriye çekiştirdi. "Utahime ne oldu sana? Gel şuraya, yok Geto. Gel."
İçeri girdikleri gibi Utahime'yi koltuğa oturttu, hemen yanında çöküp perişan olmuş yüzüne baktı. "Utahime anlat bana, ne oldu? Neden bu hâldesin? Gojo'ya mı bir şey oldu yoksa?" diye sordu art arda.

Utahime 'Gojo' ismiyle ağzından bir kaç hıçkırık kaçırınca sorunun kaynağını anladı. Peki ya sorun neydi? Elleriyle Utahime'nin ellerini tuttu Shoko, "Güzelim, ben sana bir su getireyim, sonra konuşalım tamam mı? Bekle burada." dedi sakinleştirici bir tonlamayla. Ayağa kalkıp hızlıca mutfağa gittiğinde ise hemen masanın üzerindeki telefonuna sarıldı ve Geto'yu aradı. Arama biraz sonra, "Efendim aşkım?" diye açılınca hiç durmadan konuya girdi.

"Geto, eve gelme."

"Ne? Neden?"

"Aşkım gelme. Ne oluyor bilmiyorum ama Utahime geldi ve... Pek iyi görünmüyor. Kız kıza konuşsak daha iyi olur."

"Utahime mi..?" dedi Geto ve bir kaç saniye için sessizleşti. "Shoko, pek normal şeyler olmuyor gibi geldi... Sana güveniyorum."

"Ne demek istiyorsun? Bildiğin bir şey mi var?"

"Yani, Utahime'nin annesi bir haftalığına Osaka'dan yanına gelmişti değil mi? Dediğin gibi iyi görünmüyorsa ve Satoru'nun yanında değil de senin yanındaysa, iki ihtimal var. Ya annesiyle bozuştu ya da-"

"Gojo." diye cevapladı Shoko hemen. "Gojo. Bundan eminim."

"Daha konuşmadan mı?"

"Daha konuşmadan."

"Pekala... Bana durum güncellemesi yapmayı unutma. Seni seviyorum."

"Ben de seni."

Shoko telefonu kapattığı gibi bir bardak kapıp su doldurdu ve içeri, Utahime'nin yanına geri döndü. Utahime'nin donuk gözlerinden hâlâ yaşlar akıyordu, tepkisizdi. Shoko tekrardan yanına çöküp elindeki bardağı ona uzatırken, "Utahime, güzelim, su iç biraz hadi." diye fısıldadı.

Utahime bardağı alıp yavaşça bir kaç yudum içtikten sonra tek eliyle yüzünü silerek bardağı Shoko'ya geri uzattı. Ağlamaktan kıpkırmızı olmuş olan yüzüyle Shoko'ya burukça gülümsedi, "Anladın değil mi..?" dedi ağlamaklı sesiyle. "Elbette anladın... Sen hep anlarsın."

Sesli bir şekilde ağlamaya başlarken kollarını Shoko'nun bedenine sardı ve kendini tamamen bıraktı Utahime. Shoko ona ağlama demeyecekti, asıl içinde tutması onun için kötü oldu. Utahime'nin sarılışına aynen karşılık verirken rahatlatıcı bir şekilde saçlarını okşamaya başladı. Utahime ağlamasının arasından, "Shoko b-ben, ben ne yapacağımı bilemedim... Eve gidemedim... Shoko ben ne yapacağım..?" dediğinde ise sıkıca gözlerini kapattı. "Şşş... İyi olacak, her şey iyi olacak. Söz veriyorum." dedi sırtını sıvazlayarak.

𝙢𝙖𝙣𝙜𝙖𝙡 𝙩𝙚𝙖𝙢, 𝘫𝘶𝘫𝘶𝘵𝘴𝘶 𝘬𝘢𝘪𝘴𝘦𝘯Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin