"Kavga mı ettin?" Dedi baş parmağını kısaca elimin üzerinde gezdirirken.
Başımı salladığımda "Kiminle?" Diğer elimi de tutup incelediğinde karnımda uçuşan kelebeklere inat yüz ifademi sabit tutup "Koray ve birkaç kişi daha, tanımıyorum."
"Ergen bir çocuğu dövdürteceksin sonunda bana," Kafasını senden adam olmaz gibi iki yana sallarken tuvalete geri dönmüştük.
Deniz ortalıkta gözükmezken etrafı kontrol ettikten sonra bizi bir kabine sokup kapısını kilitlemişti.
"Ne yapıyorsun?" Kalbimin sesi kulaklarımı esir almışken kendi sesimi duymakta zorluk çekiyordum.
Soruma cevap vermeden giydiği şişme montun cebinden yıldızlı yarabantlarından çıkardı. Yüzümde bir gülümseme oluşurken "Üzerinde mi taşıyorsun?" Dedim.
Uğraştığı banttan gözlerini çekip kısaca gülen yüzüme baktıktan sonra "Her an kavga edebilecek bir bebeğin olduğunda mecbur kalıyorsun." Dedi dudağında bir kıvrılma oluşurken.
Onun bebeğiydim ben.
Dikkatlice bantları yaraların üzerine yapıştırıp ellerimi elleri arasında tutmaya devam ederken "Kavgacı bebek." Dedi gülümseyerek ve saçlarıma bir öpücük kondurdu.
Aldığım öpücükle mayışıp sert halimden sıyrılırken gözlerimi kapatmıştım ki "O çocukla ne konuşuyordun?" Dedi. Hala daha kıskandığını fark ettiğimde keyfim iyice yerine gelmişti.
Kollarımı kaldırıp boynuna sararken "Sanane, hem neden bu kadar merak ettin yoksa onu seviyor musun?" Piç sırıtışım yüzümü kaplarken koluyla belimi sarıp beni kendine yapıştırdı.
"Seviyorum, ama onu değil." Gözleri gülen dudaklarımda oyalanırken tatmin olduğum cevapla "Yardım etmen lazım." Dedim dikkatini dağıtmak için, yoksa burada pek de iyi şeyler olmazdı.
"Ne gerekiyor?"
İlk kez birinden yardım istiyordum ve bu hiss hayatım boyunca tattığım en mükemmel histi. Arkanda birinin olduğunu hiss etmen kadar insanı sevindiren başka bir şey yoktu.
Olayları kısaca ona anlattığımda dikkatlice beni dinledikten sonra "Müdürle konuşacağım, bu saçmalığa artık bir son vermeli."
"Ama Koray'ın babası.." diye başlamıştım ki "Şhh.." diyerek beni susturdu."Ben halledeceğim bebeğim."
Sevinçle gülümserken dayanamayıp yanağına kocaman bir öpücük kondurup kaçmıştım.
Deniz'e Ayaz'a söylemeyeceğim demiştim ama bu benim tek başıma hall edebileceğim bir şey değildi. Sözü geçen birinin yardımı lazımdı. Sanırsınız ki benim gibi hayırsız birinin müdüre anlattığına kimse inanmazdı, üstelik bu okula bağış yapan bir adamın oğlu söz konusuyken.
......
"Biz bir soda daha alalım kardeşim." İkinci masadaki abinin dediğiyle hemen mutfağa koşup bir soda kaptığım gibi önlerine koymuştum. Karşılığında büyük bir gülümseme alırken geri mutfağa dönüp biraz soluklanmıştım.
Bugün kafe o kadar yoğundu ki okuldan geldiğimden beri oturmamıştım bile ve birazdan açlıktan düşüp bayılabilirdim.
İş çıkışıma daha yarım saat vardı ama ben dayanamayacakmışım gibi hiss ederken İsmail abinin odasına gidip eve gitmesem de en azından sadece oturmak için izin almak istemiştim.
Kapısını çalıp gel komutunu aldığımda beni görür görmez gülümsemiş, "Gel Kayhan," Demişti.
"Abi, ben bir şey isteyecektim."