22|Canımın içi

91 12 17
                                    

Okula girer girmez kolumdan çekiştirerek beni tuvalete soktuğunda nefes nefese anlamazca yüzüne bakıyordum. Noluyordu amına koyayım.

"Ne var?" Bugün birazcık ters tarafından kalkmış olabilirdim.

Gözümü ailemin evinde açtığım her gün sinirli ve çekilmez oluyordum. Bunu da Ayaz biliyor, neredeyse hergün onda kalmam için kırk takla atıyordu. Şimdi yine beni ikna etmeye uğraşacak sanırken beni sıkıca sarıp göğsüne yasladı. Başımın üstünde de bir öpücük hiss ettiğimde "Canımın içi." Dedi en içten sesiyle. Gözlerimi kapattım. Canının içiydim ben onun.

Ne olduğunu anlamazken "Ne oluyor," dedim ondan ayrılıp.

Uzaklaşmama izin vermeyip yeniden sarıldığında huysuzca ellerimi omuzlarına sarmıştım. Karşılık verene kadar bırakmazdı yoksa.

Elleriyle yanaklarımı tutup gözaltlarımı okşadı narin bir şekilde. İyiden iyiye mayışırken "Akşam gidiyorum." Dedi birden.

Kapanmış gözlerim açılırken "Nereye?" Dedim kısık sesle.

"Babam İzmirde, annemle ziyarete gideceğiz." Dedi kısaca hala parmaklarını yüzümde gezdirirken.

Bozulsam da yine de belli etmeden "Banane bundan, git." Dedim ellerini yüzümden çekerken.

"Bebeğim," dedi belimi sarıp beni gövdesine yaslarken. "Bir kaç gün olmayacağım," Bir şey dememi bekliyormuş gibiydi gözleri. İyi de, ne bekliyordu ki?

Gitme dememi mi? Sanki gitme desem gitmeyecekti.

Omuz silkip onu bir kaç gün görmeyecek olmak umrumda değilmiş gibi bir tavır sergiledim. Ona bu kadar bağlanıp alışmışken gitmesini hiç mi hiç istemesem de ailesiydi, bir şey diyemezdim. Diyecek cesaretim yoktu da zaten.

Burnunu boynuma dayayıp derince kokumu soluduktan sonra hafif bir öpücük kondursa da vücudumda derin etkiler bırakmıştı.

"Akşam bana gelsene, gitmeden önce yüzünü göreyim."

"İşten çıkamam, bekleme yani." Anında yüzü düşerken beni de bırakmıştı.






Dayanamamıştım. Bugün erken çıkıp koşar adımlarla evine doğru gidiyordum. Neden yapıyordum bilmiyorum ama sadece içimden geldiği gibi davranıyordum. İç sesim sadece onun yanına gitmemi ve sıkıca sarılmamı istiyordu.

Asansörü es geçip on iki kat merdiveni koşarak çıkarken nefesimin kesilmesi umrumda bile değildi.

Kapının önüne vardığım anda aynı zamanda açılan kapıyla ışıldayan siyahlarıyla göz göze gelmiştik.

"Geldin," Dedi neşeli sesiyle.

Kafamı sallayıp boynuna atladım. Belimi sıkıca sararken derin derin nefesler alıp kokumu soludu.

"Mesajlarıma cevap ver, özlerim." Başını boyun girintime soktuğundan sesi boğuk geliyordu.

Kafamı sallayıp kollarımı gevşetip yüzüne baktım. Kolunun birini belimden çekip elindeki anahtarı bana uzattı "İstersen, gelirsin.." biraz çekingence söylemişti, sanırım terslememden korkuyordu.

Elinde tuttuğu anahtarı alıp "Gelirim." Dedim gözlerinin içine bakarak.

........

Ben kendimi duygusuz ve kalpsiz herifin teki sanırdım. Küçüklükten beri küçük bir merhamet duygusu görmeyen bünyemde sevgiye ait kırıntı bile oluşmamış, yaşadığım derin kuyunun dibinde huysuzca oturuyordum. Çünkü hiç yüzüne gülümsenmemiş bir çocuk büyüdüğünde acımasız ve duygusuz olur. Bu, hayatın kimsesiz çocuklara verdiği kendini koruma gücüydü ve siz ne kadar çabalarsanız çabalayın güzel duygularınızı hiç bir zaman geri alamazdınız. Ama şimdi, kalbimde ufak bir sıcaklık oluşmamış ben, cayır cayır yanıyordum. Tam tamına üç gündür görmediğim siyahları, tonunu duymadığım yumuşak ve bana bebeğim diyen kadifemsi sesini, beni saran kollarını deli gibi özlüyordum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: 4 days ago ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

HOCAM | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin