"Lay lay lay lay lay lay ooo Beşiktaş."
Tribünlerde bir an olsun ses kesilmemişti. İlk yarı bitmek üzereydi. Skor 1-1 di. İlk gol Beşiktaş'tan gelmişti. Beşiktaş'ın genç ismi Semih Kılıçsoy atmıştı. Barış Alper Yılmaz ise Galatasaray'ın golünü atan isimdi.
Büyük derbide Galatasaray ev sahipliği yapıyordu. Bu önemli maç için iki takımda kıyasıya mücadele ediyordu.
Artık 45+2 oynanıyordu. Galatasaray son atağını yapmaya hazırlanırken başarısız sonuçlandı ve hakem düdüğünü çaldı, ilk yarı bitti.
Sahadaki oyuncular soyunma odasına doğru ilerlerken, Galatasaraylı bir taraftar, kendini sahaya attı. Arkasından biri daha onu takip ediyordu. Birinin yüzünde maske, diğerinin elinde silah vardı. Silahlı olan havaya ateş açtı. Bunun üzerine birkaç Beşiktaşlı taraftar sahaya indi. Yüzünde maske olan adam ise elini cebine atıp, bıçağını çıkarmıştı. Bütün güvenlikler silahlının peşinden gidiyordu.
Bıçaklı adam ise hızla, Beşiktaş'ın defansı Necip Uysal'a doğru koşuyordu. Bunu fark eden Barış Alper Yılmaz ise adamın Galatasaraylı olduğunu anlayınca Necip Uysal'a doğru ilerledi. Adam bıçağı Necip Uysal'a doğru doğrulttuğu sırada araya giren Barış Alper Yılmaz, bıçaklanmıştı. Kendini yere bıraktığında, Necip Uysal'ın kucağına düşmüştü.
Etrafa baktığımda herhangi bir sağlık görevlisi yoktu. Barış Alper Yılmaz ise orada can çekişiyordu. Başka çare yoktu. Onu orada bırakamazdım. Ne de olsa arkadaşımın abisiydi. Tribünden hızlıca inerek, kendimi sahaya attım. Arkamdan beni durdurmaya çalışan güvenlik görevlisi ile birlikte koşuyorduk.
" Hanımefendi lütfen durur musunuz?" diye bağırıyordu.
" Doktorum ben. Bırakın gideyim." dedim koşmaya devam ederken. Durmaya niyetim yoktu.
Yanına vardığımda, gözleri kapalı bir şekilde yerde yatmaya devam ediyordu. Necip Uysal ise Barış Alper Yılmaz'ı konuşturmaya çalışıyordu. Bilinci kapalı olabilirdi. Yere eğildim ve dizlerimin üstüne oturdum.
" Bilinci yerinde." dedi, Necip Uysal.
" Barış, gözlerini aç ve bana bak." dediğimde, yavaşça gözlerini araladı. İlk defa insan görürmüşçesine bakmaya başladı.
" Bakıyorum." dedi, sırıtarak. Önce gözlerime sonra da formama baktı. Gözleri formama kayarken yüzü düşmüştü.
" Şimdi elini çek yavaşça. Yarana bakayım." Derin olmamasını umuyordum ama bu kadar kanama olması hiç iyi değildi.
Elini çektikten sonra yavaşca formasını kaldırdım. " Ahh. Acıyor." dedi acı ile kıvranarak.
" Biliyorum. Lütfen dayanmaya çalış."
" Dayan kardeşim." dedi, Necip Uysal.
Formayı iyice sıyırıp yaraya baktım. Tahmin ettiğim kadar derin değildi ama hafif denilebilecek bir sıyrık da değildi. Yaraya tampon yapmam lazımdı. Herhangi birşey bulabilme umudu ile etrafıma bakındım. Tabi ki de birşey yoktu. Aklıma ilk gelen şey ile formamı çıkarıp, yaraya tampon yaptım. Bana bakmaya başladığında, bende aynı şekilde ona baktım. Üstümde formanın altına giydiğim body vardı.
Arkamı döndüğümde ise güvenlik görevlisi öylece duruyordu. "Beyefendi, acaba bir yardım mı çağırsanız?"
" Geliyorlar doktor hanım."
" Doktor musun sen?" diye soran Barış'a doğru döndüm. Doktor olmasam burada ne işim olabilirdi.
" Sence? Sana olan hayranlığımdan mı gelecektim buraya?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
53 numara
Fanfiction"Oradaki tek doktor sen miydin? Koskoca stadda senden başka doktor eminim ki vardır. Ama beni kurtarmaya gelen tek bir kişi vardı, o da sendin." " Benim yerimde kim olsa aynısını yapmazdı belki ama ben senin yerinde başkası olsa yine bunu yapardım."...