Uyarılar:
Okuyacağınız bu hikaye alkol kullanımı içermektedir.•••
sıcak yaz esintisi, yazın hoşuma giden sayılı şeylerden sanırsam. hiçbir etkisi olmadığı belli fakat tüyleri diken diken eden o his bir başka geliyor bana. yokluğu varlığı bir gibi. kumsalda yürürken ayaklarımı saran ılık kum ve batan güneş, insana her zaman hayran olası bir manzara verirken rahatlatıcı bir duygu hissettirmekten çekinmez elbette. dalgaların sesi ile beraber ister istemez kapanan gözler ve sunulan yavaşlık hayret ettiriyor insanı.
organizasyondan dolayı uzaklarda konuşan insanlardan gelen o boğuk sesler dalgalar ile harmanlı olarak kulaklarıma ulaşırken aklımla asla uyuşmayan ayaklarım yüzünden istemsizce kendimi kumsalda yürürken buluyorum. topluluktan uzak olmak beni rahatlatıyor.
geldiğim organizasyon sahilde yapılan yaz temalı bir defile. konsepti daha çok hülyalı bir yaz gecesini anımsatıyor bildiğim ve tahmin ettiğim kadarıyla. bu hülyalı geceyi anımsatması için gün batımı tercih edilirken canlı müzik ile beraber çalınan slow şarkılar insanı uyutacak seviyede desem yalan olmaz.
defile başlamadan önce podyum kurulurken gelen davetliler podyumdan biraz uzakta etkinliğin başlamasını bekliyor. davetlilerin bu zaman içinde daha keyifli bir vakit geçirebilmesi için küçük bir mini bar kurulmuş kumsal üstüne. yüksek masalar, birbirine çarpan kadeh sesleri ve alımlı kıyafetler sayesinde birbirlerini öven insanlar ile süslü bir alan aslında burası.
çoğunlukla davetliler tarafından tercih edilen beyaz ve kremimsi kıyafetler ve küçük deniz kabukları ile süslenmiş kadehler pek uyumlu bir ikili oluyor. kimileri zarif bir kesim ile dikilmiş uzun elbiselerini tercih ederken kimileri ise klasik gömlek ve krem pantolon ikilisini bırakmıyor. ben bu akşam seçimimi şampanya rengi saten gömlek içine beyaz bir tank top ile beraber beyaz kumaş pantolondan yana kullanıyorum. şarkıcı olmanın verdiği eda ile bugünlük kendimi stilistlerime bırakmıyor ve kendim hazırlanıyorum. altın zarif bir kolye, birkaç altın yüzük ve aynı şekilde serinin devamı küçük küpeler ile görünüşümü tamamlıyorum.
seslerin tamamen kesildiği sırada ise kendimi arkama bakarken buluyorum. davetin olduğu yerden çok uzaklaşmış olduğum için seslerin kesildiğini anlıyorum. yönümü tekrar organizasyon yerine doğru çevirirken telefonumdan saatime bakıyorum. defilenin başlamasına az vakit kalması sebebi ile biraz daha hızlı yürümeye başlıyorum.
gökyüzü kızıllığını korurken kısmi bir golden hour sayesinde çoğu kişi fotoğraf çekinmek ile meşgul. bunu yakınlaştığım alanda gördüğüm silüetler sayesinde anlıyorum. bir de benim gelmemi bekleyen ve bedeni tamamen bana dönmüş arkadaşımı görüyorum.
ellerini krem kumaş pantolonunun ceplerine atmış, transparan beyaz gömleği ile çoğu kişiye şölen sunuyor.
"sonunda gelebildin jisung. senin bu find myself eralı yürüyüşlerin beni bitiriyor haberin olsun."
gülerek yanına adımlarken laf yetiştirmeyi de unutmuyorum.
"sen de dene bence, yoksa sevgilinle atışmaların azalmayacak. bir kafanı, kendini dinlemelisin hyunjin."
"bu aralar ikimiz de çok stresliyiz. bundan dolayı atışıyoruz zaten. biliyorsun, bu defile için gerçekten çok çabaladım. o da aynı şekilde yeni bir otel açıyor milano sınırları içinde."
"bana bir oda ayarlar değil mi açılışta?" diye sormam ile kafama vurması bir oluyor.
"salak olduğun gerçeğini bazen unutuyorum biliyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
pistol / jilix
Fanfictionromantik / 3.8k "tüm hayatım boyunca kaderim olan aşkı çok bekledim ben, her zaman onu bulmayı ümit ettim. ve sen sarışın, birden karşıma çıktın."