Veysel'e uzun zamandır aç ve susuz olduğundan takviye serum aynı şekilde bir süre oksijensiz kaldığı için oksijen maskesi takılmıştı. Kenan yatağın yanındaki koltuğa oturmuş kardeşinin elini sıkıca tutmuştu. Gözlerini onun yüzünden ayırmıyordu. Yüzünü en ince ayrıntısına kadar inceliyordu.
Bi yandan yüzü ne kadar tanıdık gelse bile diğer taraftan o kadar uzaktı. Bi yandan yıllarını beraber geçirdiği bir çocuğu görüyor öte yandan sokakta ilk defa karşılaştığı bir çocuk görüyordu.
"Hadi uyan kardeşim"
Uyanacağını bilmesine rağmen uyanmayacak diye korkuyordu. Saçlarını okşamaya başladı. Uyanmasını istiyordu, iyi olduğunu görmek. Gerçeği anlatıp onu o pis bataklıktan çekip almak istiyordu.
Veysel'in nefesleri hızlanınca uyanacağını düşündü. Veysel birşeyler mırıldandı fakat hem sesinin az çıkmış olması hem de yüzünde ki maske dolayısıyla Kenan birşey anlayamamıştı. Anlayabilmek için kardeşinin yüzüne yaklaştı.
"Abi yapma lütfen yapma"
Kenan Halil'in kardeşine yaptıklarını düşününce sinirle yumruğunu sıktı. Nasıl kıymıştı bu masum cana, insanın hiç mi yüreği sızlamazdı. Tabi insan diyebilirse..
Sinirle Elif'e döndü. "Allah bilir daha neler neler çektirdi bu çocuğa! Var ya böyle boğazına yapışıp hesap sormak istiyorum! Nasıl yapabiliyo böyle bir şey! "
Elif yavaşça başını salladı. Kenan'ı pek dinliyor gibi değildi. Sanki başka birşeyler düşünüyordu. Kendi kendine "Tabi ya biz niye bunu hiç düşünmedik" Diye mırıldandı.
"Neyi? Elif sen ne diyon, beni dinliyon mu acaba?"
"Ha Kenan kusura bakma dinlemedim. Kenan biz hiç bunu düşünemedik"
Kenan kardeşinin tuttuğu eline bir öpücük kondurup Elif'in yanına geçti. "Neyi?"
"Tabi Halil niye Veysel'e böyle birşey yaptı bilmiyoz ama.. Ama şu var DNA testi yaptığımızda Veysel hastanedeydi açıklandığında ise puf yok oldu. Bunu bildiğimizi ise sadece sen, ben ve Mahsum amca biliyordu."
"Yani?"
"Yanisi şu Kenan biri ki bu hastaneden biri Halil'e bu bilgiyi uçurdu ki Halil test sonuçlanmadan Veysel'i götürdü. O süreçte de öldürmedi babası öldüğünde öldürmeye kalktı. Bunu neden yaptı bilmiyoz Tabi o başka mesele.. Diyeceğim o ki hastane de bir köstebek var."
Elif'in dediklerini düşününce gayet mantıklı geliyordu. Veysel'i öldürmeyi istese o gün öldürürdü ama babasının ölmesini beklemişti. Belli ki onu orada saklıyordu. Kimden olduğu ise belliydi. Bu konu Kenan'ın kafasında takılı kalmıştı. Yerinden kalkıp asistan odasına gitti. Anlaşılan birileriyle konuşması gerekiyordu.
~~~~~~~~~~~
Halil sorgu odasına alınmıştı. Odanın bir duvarının bir kısmı camdı. Odada bir masa ve sandalyeden başka bir şey yoktu. Üstelik biraz da karanlık bir odaydı. Sorguya alınmak için komiseri bekliyordu.
Kapı açılınca o tarafa döndü. Anlaşılan beklediği komiser gelmişti. Kapı kapanınca oda tekrar karanlığa gömüldü. Komiser sandalyeye oturup dirseklerini masaya yasladı ve ellerini birleştirdi.
"Evet, Halil Arslan.. Nasılsın bakalım? Bu yaptığından sonra"
Halil sırıtarak "Muhteşem, o kadar iyiyim ki" dedi.
Komiser kaşlarını kaldırıp başını salladı. Adamın bu rahat tavrına, kardeşine yaptığı bu canice olaya bi anlam verememişti. Elindeki birkaç dosyayı masaya bırakıp Halil'e uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayçiçekleri [ VeyKen ]
General FictionGönül dağı ve modern doğu masallarından ilham alınarak yazılmış olan iki kardeşin hikayesi