1

2 0 0
                                    

Jisung'un anlatımından

Uçaktan iner inmez etrafa baktım. Kore bu üç yılda çok değişmişti. Üniversite tercihim olarak İtalya'nın başkenti Roma'yı seçmiştim. La Sapienza
İster üniversite olsun, şehri olsun, mimarisi olsun, misafirperverliği olsun her şeyi çok güzeldi. Her şey mükemmeldi. Bu üç yılda çok şey kazanmıştım. Aşk, iş, arkadaşlar. Ve geçen hafta diplomamı aldıktan sonra mimar olmuştum. Artık bir mimardım. Peyzaj mimarı. İtalya'da birçok iş seçeneğim olmasına rağmen ailemi, sevgilimi ve ülkemi özlemiştim. Ve şimdi geriye dönüp baktığımda yanlış bir karar verdiğimi de düşünmüyordum. Çünkü Kore en az İtalya kadar gelişmişti. Burada büyük şirketler, büyük iş adamları ve büyük iş fırsatları vardı. Gelelim şu anımıza. 11 saatlik uçuşun sonunda buradaydım. Seul'de. Gelişim herkes için sürpriz olacaktı çünkü kimseye söylememiştim. İlk önce ailemin yanına gidecektim. Bir taksiye bindim ve yola çıktım. Evimize giden yolda aslında ne kadar da şey değişmişti. Ama bir şey değişmemişti o duygu. O samimiyet duygusu. Bu duyguyu hiç bir şey değiştiremezdi. Evimizin biraz aşağısında taksiden indim. İlk önce ailemi ziyaret edecektim. Çiçekçiye uğrayarak bir buket papatya aldım. Papatya annemin en sevdiği çicekti. En azından bir zamanlar öyleydi. Mezarlığın kapısında durdukta içim titredi. Sanki, her şey tersine gidecek hayatım bozulacak gibiydi. Amma aklımdan kötü düşünceleri def etdim. Mezarlıklara yaklaştım. Baktım sadece uzun uzun baktım. Telefonuma gelen bildirimle irkildim. Saatime baktıkta bir saatdir oturduğumu fark ettim. Kalkarak uzaklaştım. Tek kelime edemeden. Konuşmayı başaramamıştım. Ama olsun yine gelirdim. Eve giden yolun üzerinde fırın vardı. Oraya girdim. Ve oda her şey gibi değişmişti. Kahvaltıya uygun birkaç şey aldım. Evimi ailemi ne kadar özlediğimi fark ettim. Heyecanla eve doğru yola koyuldum. Ağabeyimin yanında kalıyordum. Ve şapşal iki kuzen. Ailemde üç. Hayatımda beş kişi vardı. Evin önüne geldikde kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Dikkatlice çantamı alıp yere koyarak kapının önünde durdum ve kapıyı çaldım. İşte o ses ding dong. Kapı açıldı ve karşımda ağabeyim vardı. Ona baktığımda gözlerimin ne kadar dolduğunu gördüm. Ve bir an için her şeyi unuttum ve ona sarıldım.

__________________________________________

Chanın anlatımından

Sonunda pazar gelmişti. Ve artık sakin bir gün beni bekliyordu. Hyunjin bu gün geç uyanacaktı. Yeji arkadaşlarıyla dışarı çıkmıştı ve onlarda kalmıştı. Ve sonunda huzur tecelli etmişti. Bizim evdeyseniz huzurun tecelli etmesi zordu. Uyumaya çalışmaya zorladım kendimi. Saat 8e geliyordu. Sonunda uyuyamayacağımı fark etdikden sonra kalktım duş almaya girdim. Duştan çıktıktan sonra salonda oturdum. Kahvaltı hazırlamaya hiç ama hiç hevesim yoktu. Yukarıya çıkarak Hyunjini zorla kaldırdım ve kahvaltıya gitmeyi teklif etdim. O da kabul ederek duşa girdi. Üzerimi değişterek Hyunjini bekledim. Çıkmaya beş dakika kalmıştı ki, kapı çaldı. Hyunjinle bir birimize baktık. Ve kapıyı açmaya doğru gittim. Kapıyı açtıkta kısa çaplı bir şok yaşadım. Karşımda Jisung vardı. Benim canım kardeşim gelmişti. Bana sarılan kolları hiss ederek daha da sıkı sarıldım ve ne kadar özlediğimi fark ettim. Sonra içeri geçerek aile sarılmasını gerçekleştirdik.
Sonrasında Jisungun valizini içeri aldıkdan sonra elindeki poşetleride götürdüm. İçine bakdıkda sabah yemeye şeyler aldığını gördüm. Önümüzdeki masaya koyarak yemeye başladık.

Jisung neden haber vermedin? Karşılardık seni.

Sürpriz yapmak istedim sadece.  

Jisung yaa çok özlemiştik seni. Artık gitmeyeceksin dimi? Kalıcı olarak geldin?

Evet Hyunjin kalmayı düşünüyorum ama emin değilim olayların akışına göre değişe bilir.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 29 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yalandan aşk Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin