24. Bölüm "Bela"

2.3K 198 67
                                    

Medyada çalan şarkı Aynur -Min Digo Mele-

"Biliyorum Jinda hanım, ama gelemem." Bu sırada, koridordan salona doğru gidiyordum.

"Aden, biliyorum babana kızgınsın ama-"

"Babam değil! Annemle ilişki yaşamaları sonucunda olmam, benim babam olduğu anlamına gelmez." Salonun ışığını açtığım anda beklediğim, koltukta bir sürü eli silahlı adam değildi.

Namluyu, elinde silah olmadan oturan başlarına doğrulttum. Bu tepkime hiç şaşırmamıştı.

'Merhaba Adeeen!' sesizce azını oynatarak söylemişti bunu. Bu herifi daha öncesinden hatırlıyordum. "Haklısın kızım, en azından bir seferlik benim için gelemez misin?" Jinda hanımı geçiştirmemin başka yolu olmadığından.

"Yarın görüşürüz." Arkadan sevinç ve teşekkür sesleri geldi ama dinlemeden kapattım telefonu. Şu anda daha büyük sorunlarım vardı zira.

"Ayakta kaldınız, lütfen oturun Aden hanım."

"Evimde ne işiniz var?" Pişkin herif.

"Siz bize gelmeyince biz de iadei ziyaret yapalım dedik. Aşk olsun hiç özlemediniz mi beni?" Parmaklarımla minik işareti yaptım.

"Şu kadarcık bile özlemedim."

Bir eliyle kalbini tuttu "Ah, kalbim kırıldı." Göz devirerek tekli koltuğa geçtim.

"Neden buradasın?"

Bir anda ciddileşti ve adamlarına kafasıyla işaret verdi. Onun hareketiyle odada ikimiz dışında kimse kalmadı. Ciddi ama bir o kadar rahat şekilde arkasına yasalndı. "Bulabildin mi belgeleri?"

"Tahmin edersin ki o kadar kolay değil. Annem akıllı bir kadındı kolay bir yere saklamış olamaz."

"Ama senin bulamayacağın bir yere saklamış da olamaz. Mardin'de olduğu belli değil. Diğer evlerine de baktın mı?" Bana emir verip durma, amına koyacam ha!

"Vaktim olmadı." Bir anda ayaklandı ve elini çeneme atarak sıkmaya başladı.

"Bana bak, vaktine başlatma. O belgeleri hemen bul! Sana verdiğimiz süre dolamk üzere, unutma." Elini tutarak döndürdüm.

"Bir daha bana dokunursan o parmaklarını kopartırım." Onu itip ayağa kalktım "Şimdi evimden defol! Ben gelene kadar da bir daha evime gireyim deme."

"Bu tamamen sana bağlı minik serçe. Vakit daralıyor. Patronu kızdırmak istemezsin." Dedi ve piç gülüşüyle evden ayrıldı. Bu herifi gebertmeme ramak kalmıştı.

Bir anda çerçevenin arkasından kapı açılmıştı. Gizli bir kapı. Annem benim fetüs fotoğrafımın arkasına gizli geçit yaptırmıştı.

Kapının arkası çok tozluydu. Anlaşılan buraya yıllardır girilmemişti. Tozlu merdivenlerden hızla indim. Telefonumun ışığı olmasa önümü göremezdim ama. Fazla vaktim yoktu. Emir bey her an bir şeylerden şüphelenebilirdi. Acele etmeliydim.

Merdivenin sonu iki farklı odaya çıkıyordu. Sağdakini açtım. Burada bir yatak ve başka bir beşik gördüm. Hemen öteki kapıyı açtım. Burada beklediğim şey vardı. Kasa kitaplar ve bilgisayarlar. Bir çok düzenek vardı burada. Aradığım yer burasıydı.

Hemen belgeleri aramaya başladım. Annem tam da tahmin ettiğim şekilde hareket etmişti. Anlamadığım, annemin buradan gittiğinde benim varlığımdan haberdar olmamasıydı. O halde çerçevede ki fetüs kime aitti? Ve annem bu belgeleri neden Mardin'de sakladı?

Hepsinin cevabını tek tek öğreneceğim, önce belgeler ama.

Klasörlerin içlerini açmaya başladım tek tek. Çoğunda dedemin ilegal işlerinin belgeleri vardı. Ev ve iş yerlerinin tapuları, anlaşma belgeleri, kontratlar, hesap bilançoları, banka şifreleri, yurt dışında anlaşmalı oldukları şirket hisselerinin ve daha nice belgelerin kopyaları ve aslları vardı. Burası bir madendi, ama benim aradığım bunlar değildi.

Aşiret AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin