"İlkin, bu ne?"
"Köpek..."
Elif, İlkin'e gözlerini devirerek, "Ciddi misin?" dedi.
"Evet..."
"Adı ne, koymadın mı?"
"Hayır, koymadım. Ne olsun ki? Benekli falan mı olsun? Baksana, her yerinde benek var."
"Yok be, değişik bir şey olsun... Aa, Dali olsun mu?"
"Nereden çıktı Dali?"
"Bilmem, sen seviyorsun ya tabloları falan, oradan geldi. Hem yüzü ona benziyor, şuna bak, uzun," dedi gülerek. O sırada Saliha da bahçeye çıkmıştı. Onların yanına gelerek:
"İlkin, hoş geldin... Bu yakışıklı kim?"
"Hoş buldum, Saliş. Tanıştırayım, Dali... Dali, Saliha."
"Memnun oldum Dali, çok tatlı ama bu ya."
"Evet... Abla, İlkinler bu gece gidiyorlarmış. Ben de onlarla gitsem olur mu?"
"Neden? Daha iki haftan var takıma katılmak için."
"Ya, biraz orada gezelim diyoruz. Hem birkaç işimiz var," dedi Elif, İlkin'e göz kırparak.
"Siz yine bir iş karıştırıyorsunuz ama hadi bakalım, hayırlısı..."
"Hadi ama, Saliş, izin ver gelsin. Bizde kalacak zaten."
"Tamam ama anneme sen söyle ben yokken."
"Tamamdır, bende o iş! Sen dünyanın en iyi ablasısın!"
Dedi Elif, Saliha'ya sarılırken İlkin de bu büyük sarılmaya katılmıştı.
"Sen de gidiyorsun ya, yalnız kalacağım tamamen desene!"
"Başka kim gidiyor ki?"
"Yengem gidiyor İlkin'im, yengem! Turnuva için buradan ayrılacaklar yarın."
"Ya, 'yengem' deyip durmasana ya."
"Ee, sen de gel bizimle Saliha."
"Nasıl geleyim İlkin? Annem var, artı iş var. Buradaki antrenmanlar da devam ediyor."
"Bir gün aynı sahada oynayacağız, bunu biliyorsun değil mi Saliş?"
"Hâlâ nasıl fark etmiyorlar, sinir oluyorum."
"Boş verin, benim gitmem lazım. Geç kalıyorum."
"Görüşürüz ablacığım. Ben giderken senin yanına uğrarım o zaman."
"Tamam, sıpam."
Saliha, yoğun bir sabahın ardından kafenin ortasında bir masanın üzerindeki boş fincanları topluyordu. Günlerdir çalıştığı için biraz yorgun olsa da, işini severek yapıyordu. Çalışma arkadaşlarıyla şakalaşarak ilerlerken, kapının önünde tanıdık bir yüz belirdi. Hande, gülümseyerek içeri girdi, ardından Ebrar, Zehra, Simge, ve Cansu da onun peşinden kafenin içine adım attılar. Saliha'nın kalbi hızla atmaya başladı. Hande'yi ve takım arkadaşlarını bu şekilde görmek sürpriz olmuştu.
Hande, Saliha'ya doğru yürürken gözlerinde tatlı bir parıltı vardı. Saliha, hızlıca etrafı kontrol etti; o anda kimse ona bakmıyordu. Hemen onun yanına gitti. Hande, gülümseyerek gözlerini Saliha'nın gözlerine dikti.
"Aşkım özledim seni,"
"dün geceden beri mi "
"evet tabi buranın kahveleri de güzlemiş o yüzden hazır gelmişken seni de göreyim" dedi şakacı bir şekilde .