VII

59 12 18
                                    

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Oyalanarak geldiğim evimin kapısına alnımı yaslamış annemle az sonra yapacağımız konuşmayı düşünüyordum. Alacağım cevaplardan korkuyordum. İçime derin bir nefes çekerek alnımı yasladığım kapıdan uzaklaştım. Zaten öğrenebileceğim çoğu şeyi öğrenmiştim, daha neyden korkuyordum? Kararlı bir şekilde elimdeki anahtarı kilide sokarak kapıyı açtım. "Oğlum, sen mi geldin?" Kafamla onaylarken görmeyeceği aklıma geldi. "Benim anne." Annem sesimi duyduktan sonra başını mutfak kapısından uzattı. "Hoş geldin oğlum, yemeğini ısıtayım da gel ye hadi." Annemi ufak bir mırıltıyla onayladıktan sonra odama geçtim ve formamı çıkardım. Pijamalarımı çıkartıp giydikten sonra yemek yemek için mutfağa adımladım. Annemin masaya koyduğu üstünden duman çıkan en sevdiğim yemekleri görünce guruldayan karnıma gülerek masaya oturdum.

Ben yemeğimi yerken yanıma oturan annemle birlikte ona döndüm. "Günün nasıldı oğluşum, neler yaptın bugün?" Ağzımdaki lokmayı yuttuktan sonra dudaklarımı araladım. "İyiydi anne ama yorucuydu ve kafam çok dolu." Annemin kaşları çatılırken dirseğini masaya yasladı ve yüzünü de avucuna yasladı. "Neden oğlum, bir sorun yok değil mi?" Kafamla annemi reddederken doyduğuma kanaat getirip elimdeki çubukları masaya bıraktım. Ağzımı sildikten sonra başımı eğerek kollarımı masada çaprazladım. "Yeonjun?" Annemin bana seslenmesiyle güç bulabilmek için içime derin bir nefes aldıktan sonra eğdiğim kafamı anneme döndürdüm. "Melez Kampı'na gitme zamanım gelmiş."

"N...Ne?"

Annemin gözlerinde korku pırıltıları baş gösterirken gülümsedim. "Bana anlatman gereken bazı şeyler var sanırım anne?" Annemin gözlerinin dolduğunu görünce yüzümdeki gülümseme anında soldu. "Anne, ağlama. Senin suçun değil biliyorum, seni suçlamıyorum da. Sadece merak ediyorum ve bana gerçekleri olduğu gibi anlatacağını düşünüyorum?" Uzanıp annemin akmakta olan gözyaşını sildim. Annem beni başıyla onaylarken ayağa kalktım. "Sen salona geç, ben de burayı toplayıp geliyorum."

"Ben toplarım-"

"Anne, geç hadi." Annem istemeye istemeye kalktı ve salona geçti. Ben de yediklerimi kaldırıp masayı sildim. Bulaşıkları makineye dizdikten sonra ellerimi yıkadım ve salona geçtim. Annem düşünceli bir şekilde dirseklerini bacaklarının üstüne koymuş yeri seyrediyordu. İçim burkulurken annemin yanına oturdum. "Bana her şeyi başından itibaren anlat anne. Babam kim, ben aslında kimim, neden saçma sapan yaratıkları görüyorum kısacası bana benimle alakalı her şeyi açıkla anne." Annem yere çevrili olan gözlerini bana doğru çevirdi ve içine derin bir nefes aldı. Bacaklarımın üstünde duran ellerimi avuçları arasına aldı. "Babanla ben sahildeyken tanıştık. Korelilere benzemiyordu ve gözüme çok yakışıklı gelmişti. Her zaman yüzünde görenleri kıskandıracak bir gülüşü vardı. Ben şezlongta uzanmış yatarken baban bir grupla birlikte voleybol oynuyordu. Voleybola fazla ilgim olmamasına rağmen koşarak babanın yanına gittim ve benim de oynamak istediğimi söyledim. Baban yüzüne çapkın bir gülümseme yerleştirerek oyuna geçmemi söyledi. Oynarken gözlerimiz sürekli birbirimize kayıyordu. Ufak gülüşmeler, göz kırpmalar falan derken oyun bitti. Baban da denize girmeyi teklif etti. Ben de durur muyum? Hemen tamam dedim, babanla denize girdik, yüzme ve kim nefesini daha çok tutacak yarışmaları yaptık. Günün sonunda babanla birbirimize telefon numaralarımızı verdik. Bir süre sonra sevgili olduk. Sevgili olduktan yaklaşık bir buçuk yıl sonra senin geleceğini öğrendik bebeğim. Dünyanın en mutlu insanı bendim sanki. Ama babanda bir huzursuzluk vardı. Ona ne olduğunu sormama rağmen hep bir sıkıntısının olmadığını söylüyordu. Doğuma yakın beni karşısına aldı. Kendisinin bir Tanrı olduğunu, senin de bu sebeple bir yarı-tanrı olacağını söyledi. Tabii ki ona inanmadım ve güldüm. Basit bir şaka yaptığını düşünüyordum ama bana dediklerini kanıtlayınca haliyle şok olmuştum. Bir süre inanmamak için kendimi zorladım ama sonunda her şeyi kabul etmek zorunda kaldım. Baban bana sen doğduktan sonra gitmesi gerektiğini söyledi. Söylediği şey beni çok yaralamıştı ve bir daha babanla konuşmak istemedim. Baban bana ısrarla verdikleri sözü tutamayıp çocuk yaptığı için Olympos'a dönmesi gerektiğini söylese de onunla konuşmuyordum. Ama bir süre sonra aşkım ağır bastı ve babanla olan son günlerimi iyi geçirmek için elimden geleni yaptım. Sen doğduktan bir ay sonra da baban gitti. Gitmeden önce bana doğru zaman gelene kadar sana hiçbir şeyi anlatmamamı söyledi. Bu yüzden sana hiçbir şey anlatamadım."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 30, 2024 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Aesthete :YeongyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin